Saatler geç vakitlere doğru ilerlerken hala odasından çıkmamış olan Changbin herkesi meraklandırıyordu fakat kimse yanına gitmek için cesaretlenmemişti. Daha doğrusu Jisung bu konuşmayı oğluyla tamamen yapayalnızken yapmak istiyordu, Hyunjin'in kalbi kırıktı ve Seungmin herkesin uyumasını bekliyordu. Chan ise... Onun hiçbir şeyden haberi yoktu. Elindeki legolarla kendine araba yapmaya çalışıyordu. Her ne kadar yaptığı şeyler arabaya benzemese de eğleniyormuş gibiydi.
Sonunda Hyunjin Chan'ın uyku saatini bahane ederek kalktı ve eşi de onu yalnız bırakmamayı tercih etti. Seungmin ise içeride biraz daha oyalandıktan sonra derin bir nefes verdi ve artık kendi odasına dönüşen o odaya girdi.
Yeğeni arkası dönük bir şekilde başına kadar yorganını çekmiş yatıyordu. İçten içe onun uyumadığını biliyordu Seungmin. Birlikte olan gece konuşmaları onların uyku saatlerini bir kaç saat ileriye itmişti. Yine de formaliteden sordu. "Changbin... Uyuyor musun?"
Hiç hareket etmeden "Hm hm." Diye mırıldandı Changbin. İçten içe bu zamanı bekliyordu aslında. Amcası onu fark etmeden sinirlendirmişti. Sadece biraz naz yapıyordu o kadar.
"Dejavu oldum sanki." Diye mırıldandı Seungmin. Bu ona ilk gece konuşmalarını hatırlatmıştı. Yan bir şekilde güldü ve yeğeninin yatağına oturdu. "Kalk hadi, konuşalım biraz."
Daha fazla dönebilecekmiş gibi kıpırdandı Changbin. "Konuşmak istemiyorum."
Bunun üzerine Seungmin gözlerini devirip elini yeğeninin saçlarına daldırırken "Kaçmak o olayın çözülmesini sağlamıyor maalesef." Dedi naif bir sesle.
Sinirli bir şekilde kalkıp saçlarının arasındaki elin düşmesine sebep oldu Changbin. "İyi, konuşalım o zaman." Dedi sertçe. Gözleri kısılırken "Bir daha babamla öyle konuşma." Diye devam etti.
Şaşırmıştı amcası. Bu çıkışmayı beklemiyordu. "Ne?" Diye sordu gözlerini kırpıştararak.
"Ne duyduysan o. Evet hatalı olabilir ama bu senin ona babalığı hakkında konuşabileceğin anlamına gelmiyor. Daha kendi çocuğunla ilgilenemiyorsun, babama bu konuda laf edemezsin."
Duyduğu sözler Seungmin'in kalbinin kırk yerden parçalanmasına neden oldu. Haklıydı yeğeni. Daha kendi ailesine sahip çıkamamıştı. Başkalarına laf etmeye hakkı nereden buluyordu ki. Titreyen sesine engel olmaya çalışarak "Haklısın, özür dilerim." Diye mırıldandı.
Ortamda garip bir sessizlik oluşurken bacaklarını kendine çekip kollarını bacaklarına sardı Changbin. Ağır şeyler söylediğini biliyordu ama doğruyu söylediği için geri adım atacak da değildi. Bunun yerine ona bir şans sunmayı seçti. "Sana söyleyecek."
Seungmin'in eğilmiş kafası kalkarken "Kim?" Diye sordu anlamayarak. Tahmini olsa da kendini kandırmak istemediği için sormuştu bu soruyu.
Elleriyle oynarken cevapladı Changbin. "Minho amcam, sana bebeği söyleyecek."
Seungmin gözleri şaşkınlıkla büyürken "Nasıl oldu bu?" Diye sordu. Ona da söylemesini çok istiyordu ama Minho gururlu biriydi. Öylece hemen kapısına gelmezdi. Bunun için birinin onun gururuyla oynamış olması gerekti.
Omuzlarını silkti Changbin. "Lunaparka gittik bugün. O ara anlaştık birlikte. Ben Chaewon'a açılacağım, Minho amcam da sana hamile olduğunu söyleyecek."
Şüpheyle gözlerini kıstı Seungmin. "Buna nasıl ikna oldu?" Diye sordu. Hala kendisine öylece geleceğini düşünmüyordu.
Dudaklarını büzüp "Bilmiyorum ama üzgün gibiydi. Benden önce abisiyle buluştu. Kötü bir tepki almış olmalı." Dedi yeğeni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Family °Seungho°✓
FanfictionMinho, Seungmin ile olan çalkantılı evliliğini kurtarmak ister