üç

1.7K 205 150
                                    

"ne yazabilirim ki bu deftere? ben öyle biri değilim."

sandalyesinde iyice geriye yaslanarak nefesini seslice dışarı verdi zhongli. tam da masanın üstünde duran bu defterin kapağını açmadan önce "niye okuyayım ki ne yazdığını? ben öyle biri değilim," demişti kendi kendine. demek ki insan gerçekten yapmak istediği şeyleri, inkâr ederek de olsa, yapıyordu eninde sonunda.

öyle ki eve kendini zor atmış, defteri çıkardıktan sonra çantasını bir köşeye fırlattığı gibi sandalyesine oturmuştu. son kez kendiyle çelişti ve burun kemerini sıkarak bekledi. artık bir kere başlamıştı zaten, geri dönüşü olmazdı ki.

"bu defter birinden aldığım ilk hediye."

zhongli şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ve masaya doğru eğildi. daha ilk andan şaşırıyordu işte. tartaglia herkes tarafından ilgi yağmuruna tutulmuyor muydu? öyleyse nasıl ilk hediyesi olabilirdi?

"bana dedi ki ne zaman yalnız ya da üzgün hissedersen buraya yaz. ben hep gülümsüyorum, öyleyse buraya ne yazacağım?"

tartaglia böyle dertsiz tasasız rahat piçin tekiydi işte. zhongli ondan en çok da bu yüzden haz etmiyordu. peki ya cidden ne yazmıştı? düşüncelerinin onu bölmesine daha fazla izin vermeyerek okumaya döndü.

"dedim ya ilk hediyem diye, elimi uzatıp alırken boğazım düğümlendi. herkese her şeyimi vermeye o kadar alışmışım ki birinin de beni düşünmesi o an çok değişik geldi. bazen herkesin param ve cömertliğim yüzünden benimle olduğunu düşünüyorum. bir gün birine hayır desem tuzla buz olacak gözlerindeki varlığım."

zhongli de boğazının düğümlendiğini hissetti. böyle düşündüğü dışarıdan belli olmuyordu. sahi tartaglia'nın kalabalık çevresindeki yiyicileri onu gerçekten sevenlerden ayırt etmek mümkün olabilir miydi o da bilmiyordu.

"vermek benim için hiçbir zaman sorun olmadı. elimde olanı paylaşmayı gerçekten seviyorum ama bugün uzun zamandır göz ardı etmeye çalışmama rağmen sorguladım bu konuyu. tek taraflı olduğunda paylaşmak olmuyor, değil mi? öyleyse ben bunun karşılığında ne alıyorum insanlardan? dikkatlerini, minnetlerini, ilgilerini.. bilmiyorum. aslında çok yalnız hissediyorum. her an hem de. belki de ufacık bir an yüzüme bakmaları içimi rahatlatıyordur."

genç adam satırları okurken bunu yazan insanın ağlamak üzere olduğunu anlamıştı. eskiden kendi de bazen yazardı, bu hissi iyi biliyordu. nefeslerinin düzensizliğini fark ettiğinde gözlerini kırpıştırdı. suç işliyormuş gibi mahçup hissediyordu ama bırakamazdı. kafasını yeniden deftere eğerken elini gergince saçlarına atıp oynamaya başladı.

"zhongli haklı öyleyse. onu xiao'yla konuşurken duyuyorum bazen, benim ilgi budalasının teki olduğumu söylüyor. ortamlarda göze batmak için aciz bir şekilde çabaladığımı düşünüyormuş. kızamıyorum ki ona.. ama üzülüyorum biraz. neden üzüldüğümü de anlamıyorum aslında çünkü haklı, gerçekten öyle biriyim."

devamını okurken yüzünün anlamsızca yandığını hissetti zhongli. gittikçe daha çok kaşları çatılıyor, saçlarındaki eli gevşiyordu.

"her neyse. onun yüzüme bakması için de benden nefret etmesi gerekiyormuş demek. tamamen görünmez olmaktan iyidir. bakalım ne kadar böyle devam edecek."

"ne demek istiyor bu?" diye mırıldandı ve defteri hızla, sert bir hamleyle kapattı. "nefret ettiğim falan yok." kendi kendine konuştuğunu fark edince hemen sustu. tartaglia'ya karşı devamlı hissettiği öfke yine gün yüzüne çıkmıştı işte. tırnaklarını avuçlarına batırdı. garipsiyordu, oldukça sakin biriydi normalde. aklında birbirine geçen düşünceleri def etmek istercesine kafasını iki yana salladı ve oturduğu yerden kalktı.

o sırada masada duran telefonu titreşmişti. uzanıp ekranı açtığı an bildirimde tartaglia'yı görünce işlediği suç yüzünden gerildi.

gruba atılmış bir mesajdı. "arkadaşlar, mavi kapaklı balinali bir defter gören olursa bana haber verebilir mi?" yazıyordu. devamı da geliyordu, zhongli dudağını kemirerek oğlanın yazacklarını beklerken elleri yazıp yazmamak için tereddüt ediyordu. sonunda mesajın devamı da geldi. "sınıfta unutmuştum ama döndüğümde bulamadım. kayıp eşya dolabımız falan var mı?"

elleri mesaj çubuğunda uzun uzun beklerken telefonun diğer ucunda da tartaglia'nın aynı gerginlikte beklediğinden bihaberdi. sonunda sessiz kalmaya karar verdi, gruptan konuşmaya gerek yoktu, yarın zaten verirdi. suçlu hissetmesine rağmen görüldü atıp çıktı. şimdi yarına kadar bu defterle ne yapacaktı?

stammer | zhongchiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin