how long?

1.2K 162 405
                                    

hep yaptığı gibi işi bittiği an hırsla kalemini defterinin üstüne attı zhongli. neden hep bu kadar agresifti? tartaglia gülerek attığı kalemi aldı.

"kapanışı yalnız düşünmeme izin ver. çok bunaldın."

zhongli dün gece uyuyamamanın etkisiyle iyice vahşileşen bakışlarını tartaglia'ya çevirdi. oğlan içinin ürperdiğini hissediyordu her seferinde. "emin misin?"

"eminim birkaç cümle zaten. git yüzünü falan yıka sen hadi." elini onu kovalar gibi havada salladı ve defteri de önüne çekti. "kendine gel biraz. bitiririm hemen."

zhongli biraz yerinde gerindi ve kalkmadan hemen önce yanağından bir makas aldı. "geliyorum birazdan."

tartaglia ağzının kulaklarına gittiğini fark edince kendini tokatlamak istemişti. mırıltılarıyla onu onayladı ve kafasını deftere gömdü. oğlan odadan çıktığı an ilk cümleyi düşünürken kalemin ucunu kırmıştı. ne kadar bassa da uç gelmediğinde bitirdiğini anladı ve sıkıntıyla kafasını geriye attı. nasıl olsa zhongli yazıyor diye kendi eşyalarını getirmemişti ki.

oflayarak kalkacaktı ki biraz ötede oğlanın çantasını gördü. dokunmalı mıydı? içten içe zaten merak yüzünden kendini kemiriyordu. kendine bir bahane de bulmuşken, hâlâ kararsız olduğunu sanarak çantaya yürüdü. aslında kararı çoktan vermişti. "sadece uç alacağım," diye düşündü. "bunda kötü bir şey yok ki."

ve duraksamadan çantayı alıp fermuarını açtı. bu telaşın sebebini kendisi de bilmiyordu. suç işliyor gibi hissediyordu. elini sokup biraz baktıktan sonra kalemliği bulup çıkaracağı an gözüne tanıdık bir mavi çarptı.

dehşet içinde büyüyen gözleriyle defteri yavaşça çekip çıkardı. inanamıyordu.

nefesini kesik kesik dışarı vererek güldü ve defteri elinde evirip çevirdi. gerçekten de oydu. gözleri kararıyordu. acıyla inledi ve çantayı elinden bıraktı. defteri,

başından beri zhongli'de miydi?

demek o yüzden..

"pfffhahaha," dolan gözleriyle anlamsız bir gülüş daha savurdu. nasıl kanmıştı buna? düşününce her şey gözünün önünde değil miydi? bedeni ağlayışlarını garip gülüşlere çevirirken omuzları sarsılıyordu.

kapıda dikilen zhongli gördükleri yüzünden donup kalmıştı. o herhangi bir tepki veremeden varlığını fark eden tartaglia eğdiği kafasını kaldırdı ve sakince "demek bunun yüzündendi ha?" dedi tek elinde tuttuğu defteri sallarken.

zhongli tepkisini ölçmeye çalışarak temkinli tavrıyla dikilmeye devam ediyordu. tartaglia aksini duymak istercesine yeniden "demek bu yüzdendi ha?" dedi. "öpmeler, sarılmalar.. iyi davranmaya çalışmalar."

daha fazla devam edemeyecekti. biraz susup ne kadar aptal olduğuna gülmeye devam etti. o kadar güçsüz hissediyordu ki içinden gelmesine rağmen kahkaha atamıyordu.

"ne oldu çok mu üzüldün? acıdın mı bana?" zhongli dudaklarını araladığı an susması için hırsla elini kaldırdı. "kes." oğlan pişman gözleriyle ona bakarken bunu fark edemeyecek kadar dağılmış hâldeydi. "çok sevmişsin yanında taşıdığına göre."

defteri tüm gücüyle odanın diğer ucundaki zhongli'ye fırlattı ve sonunda soğukkanlılığını kaybederek "al senin olsun o zaman!" diye bağırdı. defter oğlanın göğsüne çarparak yere düşmüştü. "hiçbir önemi kalmadı zaten." yavaşça alçalan sesi titriyordu artık. ağlamasını engelleyemeyecekti. zhongli de bunu fark edip ona doğru yaklaştığında dehşetle geriye adımladı.

"git," dedi güçlükle. "bir daha karşıma çıkma zhongli. yoksa canını tahmin ettiğinden daha çok yakarım."

"öyle yapıyorsun zaten," derken onu dinlemeyerek yaklaşmaya devam etti zhongli.

stammer | zhongchiWhere stories live. Discover now