kaçtaydık?

1.2K 147 97
                                    

zhongli rahat etmek için biraz kıpırdandı ve yastığını kafasının altına oturtup iç çekti. "bize rapunzel izlettiğine inanamıyorum."

yanında uzanan tartaglia soran gözlerle kafasını ona çevirdi. bunun, yani aynı yatakta uyumanın, normal olduğunu, arkadaşların bile yatıya kalmalarda birlikte uyuduğunu söyleyip iknâ etmişti oğlanı. çok yapmış gibi konuşup duruyordu ama doğrusu yatıya kalmalar hakkında bir şey bildiği yoktu.

"beğenmedin mi? tonia izlememi istiyordu." dudağını öne doğru büzdü ve biraz duraksamanın ardından "aslında ben çok sevdim," diye itiraf etti.

"hmm," derken yüzündeki garip sırıtışla kaşlarını kaldırdı zhongli. "neyini sevdin?"

tartaglia bakışlarını kaçırsa da ciddi ciddi düşünerek cevaplıyordu bu soruyu."rapunzel'in yıllarca kuleye kapanması.." ona biraz kendini hatırlatıyordu ama bunu söyleyecek değildi. kendini açmaya alışkın olmadığından bu yaptığı aptalca geldi ve kendi cümlesini yok saydı. "aslında başlarda mutlu görünüyordu, değil mi? sanki esir değilmiş gibi davranıyordu."

"evet." zhongli onun sıkıntı içindeki hâlini izlerken ne demek istediğini iliklerinde hissediyordu adeta. "hep gülüyordu ama aslında mutsuzdu."

"ve yalnız." bakışlarını kaçırmaya devam ederken garip bir gülüş savurdu. utanmış hissediyordu, savunmasızdı. her ne kadar üstü kapalı konuşuyor olsa da.. "bunlara rağmen esaretini bitirecek kadar cesur davrandığı için sevdim. bir de son ana kadar sevdiği kişiye inandığı için."

yani tartaglia da ona inanmıştı. bir gün ondan nefret etmeyi, eziyeti bırakacağına inanmıştı. onu seveceğine inanmıştı. bunu söylemeye çalışıyordu. tıpkı istediği gibi, güvendiğini söylüyordu yani.

mutlu hissedemiyordu.

kan oturmuş gözleri tartaglia'nın kusursuz yüzünde dolaşırken güçlükle yutkundu. boğazı parçalanmış gibiydi. kuru çıkan sesiyle "uyuyabilir miyiz?" dedi yavaşça.

tartaglia oğlanın yine kirece dönen rengine ve kızarmış gözlerine baktığında yanlış bir şeyler söylemiş olup olmadığını sorguladı. hiçbir şey bulamamıştı. kafasıyla onu onaylayarak "iyi geceler," diye mırıldandı ve arkasını döndü. zhongli ondan ne saklıyordu?

üstüne çöken garip kırgınlığın ağırlığıyla tüyleri ürperiyordu. yorganı omuzlarına kadar çekti ve içten içe üşüyen bedenini sakinleştirmeye çalıştı. bir şeyler doğru değildi.

tam kendini uykuya vermek için gözlerini kapatmıştı ki zhongli'nin yavaşça arkasından ona sarıldığını hissetti. göğsünü tamamen sırtına yaslamış, alnını saçlarına dayamıştı. sanki o da üşüyormuş gibi bedenini kendine doğru çekti. tam dayanamayıp neyin yanlış olduğunu soracağı an oğlanın boğuk çıkan sesiyle "seni seviyorum," dediğini duydu.

bu kadar çaresiz ve savunmasız hissederken karşısındakine duyduğu güven tartaglia'yı şaşırtıyordu. öyle ki bir sarılması, iki kelimesiyle kalbine ve bedenine hükmetmesine izin veriyordu. aklındaki tüm şüpheyi anında silebiliyordu. "ben seni hep seviyordum," dedi dürüstçe. artık içine çok kapanmaması gerektiğini düşünüyordu. yine de bu göğsünün sıkışmasına ve ellerinin heyecandan titremesine engel olmuyordu.

zhongli uzun süren sessizliğin ardından hâlâ bir cevap vermediğinde tartaglia'nın artık uyumuş olduğunu düşünüyordu. oğlan anlık heyecanının ardından düzelen nefesleriyle usul usul yatıyordu. zhongli kafasını yastıktan çaktırmadan kaldırıp yüzüne baktı. gözleri kapalıydı, huzurlu görünüyordu.

alnına düşen saçlarını hafif dokunuşlarıyla geriye doğru taradı ve yanağını öpmek için eğildi. dudakları oğlanın yanağına hafifçe değmişti ki yeniden geri çekildi. ona dokunmayı bile hak etmediğini düşünmeye başlıyordu, gittikçe daha kötüye gidiyordu bu. en iyisi fazla ileri gitmeden bitirmekti.

tam şu an yapacaktı.

uyumamış olmasını dilerken "tartaglia," diye fısıldadı yavaşça.

cevap yoktu.

sıkıntıyla doğruldu ve ağlama isteğini engellemek istercesine avuçlarını gözlerine bastırdı. pişmanlık duygusunun ne demek olduğunu şu an öğreniyordu ve kesinlikle nefret etmişti.

stammer | zhongchiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin