everything i know

1.3K 143 230
                                    

saçlarını kesmişti. son günlerde sadece kendine gelmeye çalışıyordu. telefonunu eline bile almıyor, günün çoğunu zaten uyuyarak geçiriyordu.

derslere gitmemişti. ganyu'yla bile konuşmamıştı. daha ne kadar böyle devam edebilirdi? bir şeyler yapması gerektiğini hissediyor ama düşündükçe bulamıyordu.

günlerdir tek başına acı çektiği bu oda artık o kadar ıssız geliyordu ki dayanamıyordu. "yarın okula gitmeliyim," diye düşündü kendi kendine. "bir haftadan fazla oldu." ve dönüp günlerdir bakmadığı aynaya baktı.

sadece biraz cansız görünüyordu o kadar. gözleri ve teni ışığını kaybetmiş gibiydi. "iyiyim sanırım," diye mırıldandı ve daha fazla kendine bakmaya katlanamayarak kafasını çevirdi.

"zhongli, yine arkadaşların gelmiş." osial'ın iğneleyici bağırtısını duymasının ardından xiao kapıyı tıklama gereksinimi duymadan içeriye girdi.

"neredesin kaç gündür?" hırıltılı çıkan sesine rağmen gözleri özlem ve sitemle bakıyordu. nasıl hiçbir şey demeden ortadan kaybolabilirdi?

"iyi misin?" dedi arkadan çekinerek gelen ganyu. "çok endişelendik."

aether, xiangling, hu tao.. hepsi sırayla odaya giriyordu. zhongli şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırarak oturduğu yerden kalktı. kendini kötü biri olarak görmeye o kadar alışmıştı ki onu sevenler olduğunu tamamen unutmuştu.

"ben.. iyiyim. hepiniz benim için mi geldiniz?"

"hayır." her zamanki ters tavırlarının üstüne eklenen terk edilmişlik hissi yüzünden daha da agresifleşmişti xiao. kollarını bağlayarak "osial'ın memnuniyetsiz bağırtıları için geldik," dedi.

ganyu boğazını temizleyerek onu yavaşça dürttü ve "görmüyor musun?" diye fısıldadı. "iyi değil."

xiao dişlerinin arasından tısladı ve "ben de değilim," diye cevapladı onu. "insan en azından bir şey yazar! kaç gündür aklımız çıktı."

"fısıldıyorsunuz ama aynı odadayız yani." hu tao tek ayağının üstünde onlara doğru eğilerek atıldı. "duyuyoruz sizi. zhongli de duyuyor."

"aa öyle mi?" xiao yırtıcı bakışlarıyla hu tao'ya döndüğünde kız bundan etkilenerek göz kırptı ve sırıttı. "uu, çok vahşisin."

xiangling bel çantasından çaktırmadan bir şeyler çıkarıp yerken ortamdan çoktan soyutlanmıştı. avucundakilerden birazını sessizce zhongli'ye uzattı.

"bunlar ne?"

"acı biber. güzel gidiyor."

zhongli çok saçma bir rüya görüyormuş hissine kapılmıştı. uzun süre kabuğuna çekildikten sonra çevresindekilerin her zamanki hâllerinin aslında ne kadar zor olduğunu yeni fark ediyordu.

tartışmalarına devam ettiklerini fark ettiğinde varlığını hatırlatma isteğiyle boğazını temizledi. işe yaramıştı. sesleri yavaşça kesildiğinde "teşekkür ederim," dedi. "geldiğiniz için." gerçekten gelmelerine sevinmişti ama buna rağmen sesi çok cansızdı.

oluşan uzun sessizliğin ardından dayanamadı ve "ne olduğunu biliyorum sanırım," dedi aether. "lumine bok böceğiyle konuşurken duydum."

zhongli kafasını eğdi ve iç çekti. hepsine anlatacaktı ne haltlar yediğini. belki bir çözüm bulmasında yardım ederlerdi.

"tartaglia'nın her yerde aradığı defteri aslında bendeydi. geri vermek istedim ama merakım ağır bastı ve okudum." kafasını ellerinin arasına aldı ve sıkıntıyla devam etti. birilerinin onu anlamasına ihtiyaç duyuyordu, kötü biri olmadığını söylemesine.. "gerçekten çok çeliştim kendimle. hataydı biliyorum."

"defteri okuduktan sonra ona acıdığım için iyi davrandığımı düşünüyor. galiba şu an benden nefret ediyor. aslında defter sadece bir şeyleri fark etmemi sağlamıştı."

"fena," dedi hutao.

"fena," diye onu onayladı xiangling. yedikleri bir an için boğazında kalmıştı.

xiao bir şey demeden gelip yanına oturdu ve elini destekler gibi sırtına koydu. kendi için ne kadar sinirli olsa da şu an bunu bir kenara bırakması gerektiğini biliyordu.

"ne ben onun yaklaşma çabasına dönüyordum ne o bana gerçek yüzünü gösteriyordu. onu sevmekten neden bu kadar korktuğumu bilmiyorum ama bu ikimize de eziyet etmemi açıklamıyor, değil mi? ganyu.."

ganyu'ya baktığında kız hüzünlü tavrına rağmen şefkatle gülümsedi.

"keşke başından seni dinleseydim."

"bazen hata yapmadan öğrenemiyoruz." kız yürüyüp diğer yanına oturdu ve elini omzuna koydu. "hissettiklerini ve içinde verdiğin savaşı anlıyorum. benim için de zor olmuştu."

zhongli sertçe yüzünü ovuşturdu. onları bunaltmak istemediği için kendi kendine aşmaya çalışıyordu ama aslında yapayalnız hissediyordu. tartaglia'nın defterinde yazdığı gibi.. ahh,

"sen hep bizim yanımızda oldun," dedi xiao boğuk sesiyle.

"evet," diye atladı hu tao. "şimdi buna bir çözüm bulalım."

xiangling yerinde zıplayarak heyecanla "oh oh! ben biliyorum," dedi. çok sabırsızdı. "yemeğe davet ederim. en iyi yolu!"

"hayır." zhongli o kadar kesin söylemişti ki xiangling anında zıplamayı kesti. "bunu benim hâlletmem gerek ama nasıl?"

"ne kadar kovarsa kovsun yanında olacaksın, başka çaresi yok." ganyu yumuşak sesiyle ve güven veren gözleriyle onu kabuğundan çıkmaya iknâ ediyordu. "o sana aynısını yapmadı mı?"

xiao sıkıntıyla nefesini dışarı verdikten sonra kafasını diğer yöne çevirerek "gerçekten seviyorsan elinden geleni yap," dedi. "yoksa bırak ve hayatına devam et artık."

aether izin istercesine elini havaya kaldırarak odanın ortasına adımladı. "yine lumine'den duyduğum bir şey.. tartaglia'nın spor salonunun adresini biliyorum ben."

xiao kaldırdığı kaşlarıyla "vay canına," diye mırıldandı. "bana bir ağrı kesici lütfen." aether ona mahçup tavrıyla gülümseyerek ensesini kaşıdı.

"benimkini bilmiyor ama."

"sen spora mı gidiyorsun?"

"al işte."

xiao iç çekerek kafasını zhongli'ye dayadı. günlerdir içinde büyüyen endişe yok olduğu için rahatlamış hissediyordu. ona göre tartaglia elbette zhongli'yi affedecekti. herkes neden bunu bu kadar kafasına takıyordu ki? ayrıca tartaglia onun başına isteyerek ya da istemeyerek sürekli bela açıyordu, pek haz ettiği biri değildi.

"her neyse," derken ayaklandı. "yarın okulda bekliyor olacağız. gidelim artık."

"teşekkür ederim çocuklar. yarın görüşürüz." zhongli onları geçirmek için ayaklandı. biraz olsun rahatlamıştı ve cesaret kazanmıştı. "geliyorum," diye tekrarladı vazgeçme şansını yok etmek için.

gidiyordu ve gün boyu tartaglia'nın yanında olmaya çalışıyordu. ahh, sonuçta ona sakinleşmesi için zaman tanımış ve istediği gibi gözünden uzak durmuştu, değil mi? şimdi yapacaklarının daha da ters tepmemesini dilemekten başka bir seçeneği yoktu.

zhongli'ye hakaret eden yorumlardan gerçekten nefret ediyorum :) kaç kere daha söylemem gerekiyor?

simdi terapi amacli zhongli'min kalkanini acarak guvenli guvenli tartaglia oynamaya gidiyorum cunku amos' bow cikardigimi biliyor muydunuz?

ya teapotta zhongli ve childei evlendirdigimi biliyor muydunuz

XPWMQPWÖWĞWŞWĞQ BUYUK İHTİMAL HAYİR.

stammer | zhongchiWhere stories live. Discover now