31

1.1K 146 178
                                    

arada sözleşmiş olmalarına rağmen aşağıda onlara yer yoktu bu yüzden derslerin bitmesini beklemek zorunda kaldılar. zhongli, görevli bitirdiğini söylediği an ayaklandı ve ne gariptir ki bu ders boyunca uyumayan ganyu'yu bileğinden kavrayıp nazikçe çekti. acele etseler iyi olacaktı.

"gidelim."

ganyu panikle ellerini havada sallayarak "ben.. ben gelmesem?" diyordu ama nafile. "kaçmaktan sıkılmış olmalısın. şu aralar her şey çözülsün istiyorum ve sadece kendi hayatımda değil." zhongli kıza doğru eğilerek sessizce konuştuğunda dışarıdan tutuşu ve ifadesi yüzünden onu bir konuda tehdit ediyormuş gibi duruyordu. zaten atrafta zhongli'yi tanımayan çoğu kişi ganyu'yu zorla yanında tuttuğunu düşünüyordu.

"çok kötü hissedersen çıkarız, tamam mı? gelip kolumu tutarsan anlarım. zaten gözüm üzerinde olacak, gözlerinle çıkışı da işaret edebilirsin. bir şekilde anlarım yani." ganyu tereddütle gözlerini kaçırdığında yanaklarını sıkıştırarak tuttu ve buna izin vermedi. "tamam mı?" diye yeniledi sorusunı.

kız yanaklarını sıkıştırmasına gülerek kafasını salladı ama balık gibi öne çıkan dudakları yüzünden belli olmuyordu. "tamam.. gidelim. zaten keqing beni görmez bile."

"ah, emin ol görür." oğlan o kadar tehlikeli sırıtmıştı ki ganyu ürpererek yanaklarındaki elini tutup indirdi. "yer kalmayacak, inelim." zhongli sırt çantasını taktı ve kızınkini de boştaki diğer eline aldı. xiao ve ganyu'ya nedense böyle korumacı davranıyordu her zaman.

bu sırada tartaglia yan yan onlara bakarken gidip 'aşağı inelim' demeye çekiniyordu ve unutmamış olmalarını diliyordu. montunu giyindikten sonra çantasını yavaşça taktı. onlar bir şey demeden çıkıp giderlerse o da omuzlarını düşürüp eve gidecekti.

tabii yanındaki kız izin verirse. ganyu ve zhongli'nin el ele tutuştuğunu görüp "ne kadar tatlılar," diye kıkırdamış ve o arada tartaglia'nın elini tutmuştu.

zhongli kafasını çevirip baktığı an beyninden vurulmuş gibi hissetti. ganyu'yla onun arasındaki şey ve tartaglia'yla o kızınki.. aynı değildi, hissedebiliyordu. yine de hiçbir şey söylemedi, karışamazdı ki. farkında olmadan ganyu'nun elini sıkıyordu. kız uyarırcasına parmaklarını bastırdığındaysa kendine gelip hemen gevşetti.

"bir arkadaşım oynuyormuş ve çıkmak üzereymiş, yeri bizim için tutuyor." kız yüzünde asla bozmadığı o kocaman gülüşüyle saçlarını omzundan geriye atarak konuşuyordu. "yani rahat takılabiliriz, gitmeden bir şeyler bile içeriz."

"arkadaşın bizi beklemiyor mu?" dedi ganyu kaşlarını kaldırarak. amacı kızı bozmak değildi, şaşırmıştı sadece. "inelim bence." dönüp onay almak isteyen küçük bir çocuk gibi zhongli'ye baktı. oğlan da ona bakmayan tartaglia'da sabitlemişti gözlerini. "bence de," diye onayladı yine de.

kızın "siz bilirsiniz," homurtuları eşliğinde aşağı indiler. burası her bloğun altında olan bir yerdi. loş bir ışık, birkaç masa ve sandalye, oyun aletleri.. genelde sadece masa tenisi ve bilardo oluyordu ama kulüpteki öğrenciler birleşip bir makine almaya karar verirse başka. burası hazırlık olduğu için kimse böyle bir şey yapmamıştı tabii.

ganyu kapı açılırken daha camdan keqing'i görmesiyle dönüp merdivenlere yöneliyordu ki zhongli elini bırakmadı ve sorarcasına baktı. "ganyu? lütfen, sadece o yokmuş gibi yap. seneye bölümleriniz de aynı ve ben yanında olmayacağım."

"shenhe orada olacak." kız pembeleşmiş yanaklarını saklamak için kafasını eğdi. kalbi çok hızlı atıyordu. böyle ortamlara girmezdi ki o! kaldı ki bir de eski kız arkadaşı.. "bu yüzleşmemen için bahane değil. yürü." zhongli onu içeri itekleyip kapıyı kapattığında artık çok geçti. masaya eğilmiş, vuruş yapmak üzere pozisyon alan keqing'le çoktan göz göze gelmişti.

stammer | zhongchiTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang