BÖLÜM 10

90 9 2
                                    

Saat henüz Yediydi çok nadiren gittiğim kuyumcuya uğradım eve giderken. Arminaya hediye olarak çok narin ve sade bir kolye almıştım. Umarım beğenirdi hediyesini. Ev zaten düzenlenmişti. Duş alıp İtalyan stil siyah bir takım elbise giyindim . Birkaç dava dosyasını inceledikten sonra onları kasaya kaldırdım daha sonra eve biraz daha göz gezdirdim saat sekiz buçuktu , evden çıktım Arminanın evine gittim . Kapıyı çaldım ver bir iki dakika bekledikten sonra kapı açıldı . Karşımda bir afet vardı sanki . Ateş içinde yanan bir odun gibi hissediyordum karşımdaki peri yüzünden . Üzerindeki dar kırmızı abiyenin bacak kısmında kendine çeken bir yırtmaç vardı . Bu elbiseyle vücut hatları daha belirginleşmişti . Ah Tanrım bu nasıl bir melekti böyle . Konuşmaya başlayınca hemen kendime geldim .

'' Hoş geldin Onur ''

'' Hoş buldum geçelim mi ? ''

'' Tabi ''

Arabaya bindik . Yol boyunca Armina çok gergin görünüyordu ama nedeni bir türlü anlayamıyordum . Sessizliği bozmak istedim . İçimi karartıyordu .

'' Peki branşın nedir Armina ? ''

'' Genel Cerrahiyim ben fakat profesyonel olduğum branş Beyin cerrahi ''

'' Zor bir meslek . Peki daha önce hiç saldırıya uğradın mı hasta yakınları tarafından ? ''

'' Hayır hiç öyle bir şey yaşamadım fakat yaşamayacağım anlamına gelmez . Ama umarım yaşamam bu korkunç olur . Zaten böyle saldırgan hasta yakınlarını da anlamıyorum , biz onların yakınlarını hayatta tutmak için hayrete değer bir mücadele veriyoruz ve onlarda buna karşılık bize saldırıyor anlamıyorum gerçekten bunun nedenini . Hadi tamam bir acın var öldü yakının ama bu bize saldırman gerektiği anlamına gelmez , şansı yokmuş yaşama tutunmamış bizdeki suç ne ? ''

'' Gerçekten çok ama çok haklısın ama böyle bir şey yaşasan da kime geleceğini çok iyi biliyorsun'' 
Gülümseyerek bana o harika gamzelerini bahşetti . Çok güzellerdi , sanki bütün ömrümü gamzelerinde geçirebilecekmişim gibi hissediyordum .

'' Tabi biliyorum sağ ol ''

Dedi mahcup bir sesle . Çok tatlıydı . Bu kadar güzel olmak zorunda mıydı ? Birkaç dakika sonra eve vardık . İçeri girdik ve hayran hayran etrafa bakınmaya başladı oysaki o kadar mükemmel bir ev değildi evim . Patron saniyesinde yanımıza damladı .

'' Sen ne tatlı bir şeysin öyle , akıllı çocuk ''

Kafasını şefkatle okşadı . Patron birkaç kez Arminanın üzerine atladı ve ellerini yaladı . Yüzü biraz tuhaf bir hal almıştı . Bir şeyler hissetmiş olmalıydı. Bu şüpheci yüz ifadesi ancak böyle açıklanabilirdi .

'' Adı ne bu tatlı şeyin Onur ? ''

'' Adı Patron , ama senden biraz tedirgin oldu ? ''

'' A a neden ki ? ''

'' Boş yere tedirgin olmaz o , belki kokundan rahatsız olmuştur bazı parfümlere alerjisi var ''

'' Evet olabilir ''

Salona geçtik , Büyük bir camdan oluşan salon'un denize bakıyordu. Armina dalgın dalgın manzarayı izlemeye başladı bir şey düşünüyordu belli olarak .

'' Bir şey içmek ister misin ? ''

'' Zahmet olmazsa bir bardak viski alabilir miyim Onur ? ''

''Tabi getiriyorum hemen ''

Mutfağa girdim bir duvarı boydan boya içki şişeleriyle dolu olan raftan bir şişe viski çıkartıp iki  servis bardağına doldurdum ve içeri geçtim . İçmeyeli çok olmamıştı . Zaten salonda ki sehpanın üzerinde atıştırmalıklar vardı bu yüzden ekstradan bir şey getirmedim . Elimde ki bardaklardan birini ona uzattım .

'' Sağ ol ''

'' Afiyet olsun '' Diyerek oturdum yanına biraz mesafeyle .

'' Söyle bakalım yeni yıldan beklentilerin nelerdir ? ''

'' Ben çoğu zaman yıl başına babamla şirkette girerdim , beklentilerimiz birlikte olurdu . Fakat artık o yok . Açık konuşmak gerekirse ne bekleyeceğimi bilmiyorum ''

Dedi sonralara doğru sesi titremişti ve gözleri dolmuştu .

'' Onur lavaboya uğrayacağım müsaadenle , ne taraftaydı acaba ? ''

'' Tabi , Üst katta soldan dördüncü oda ''                                                                                                                  

''Tamam teşekkür ederim ''  

Üst kata çıktı , Bu gün bir gariplik vardı üstünde . Fazla duygusaldı , fazla düşünceli . Tamam sonuçta babası ölmüştü hatırlayınca üzülüyor olabilirdi ama bu duygusallık geçen günlere nazaran daha bir fazlaydı . Ben bu düşünceler içinde boğuşurken Armina lavaboya gitti gideli nerdeyse yedi dakika oluyordu . Niçin bu kadar fazla kalmıştı ki ? Belki ağlıyordu . Yanına gitmeli miydim ? Gidersem rahatsız olur muydu ? Belki de biraz yalnız kalmak istiyordu . Ya da aklıma gelen diğer bir şey . Sessizce yukarı kata çıkıp lavabonun kapısını tıklattım .

'' Armina iyi misin ? Bir sorun mu var ? ''

Dedim kapının arkasından . 


Hikâyenin İnstagram Hesabı ; watty_savcibey_

Savcı BeyWhere stories live. Discover now