BÖLÜM 27

35 2 6
                                    

Sonra kendini az önce dibinde oturmakta olduğu ağaca çekti ve beni de kendine daha fazla yaklaştırdı. Nefesim kesiliyordu adeta sonra kendimi geri çektim. Yanakları elma gibi al al olmuştu göremiyordum ama hissedebiliyordum. Bir iki adım geri gittim.

''Beni evime bırakır mısın ?''

''Tabi ama yarım kalan işini tamamla istersen toprak üzerinde kokar sabaha kadar. Benimde halletmem gereken bir şey var''

''Ormanda mı ? Nereye gideceksin ki ?''

''Annem ve ablamın mezarı burada aslında onları ziyarete gelmiştim ama yolumdan epey bir şaştım. Sayende''

''Şey özür dilerim''

''Önemli değil hadi hallet işini ben biraz ötede olacağım seslensen hemen duyarım''

''Tamam''

İlerledi ve kazmaya devam etti bende mezarların yanına gidip toprağı elimle okşadım.

''Annem , koruyucu meleğim keşke daha fazla zaman geçirseydik seninle. Hepsi benim yüzümden işten zaman bulamadım sana.''

Mezar taşını öpüp anlımı yasladım ve o an da iki tane göz yaşı damladı kuru toprağa. Sonra ablamın mezarına döndüm.

''Ablam , yaşasaydın benden beş yaş büyük olacaktın değil mi ? Ah be ablam toprak büyütmüyor insanı tecrübe katmıyor dünyadaki kadar , yormuyor da aynı şekilde. Keşke senin tanıdığın Onur olarak kalabilseydim ama şuan sizden farksızım. Evden işe işten eve hayatım bundan ibaret. Bazen sabahlıyorum , çoğu zaman eve gitmiyorum . Senin çok değer verip sevdiğin Dağhan var ya evlendiğini anlatmıştım sana düğünden sonraki gece ağlaya ağlaya evet o Dağhan işte komaya girdi. Ama bana sakın kızma yapabileceğim hiçbir şey yoktu ablam. Ama iyileşecek ve ben sana gelip bu haberi heyecanla anlatacağım söz.

YAZARDAN

Armina arkasında fark ettirmeden onu dinliyordur. Onur ayağa kalktığında arkasından ona sıkıca sarılır ve kafasını sırtına dayar hiçbir şey söylemeden öylece dururlar beş dakika boyunca. Onur gözlerindeki yaş nemini siler ve Armina'dan ayrılır.

''Artık seni evine bırakayım belli ki işin bitmiş geç oldu''

''Onur eve gitmesek ?''

''Nereye gideceksin ?''

''Gideceğiz ''

''Peki nereye gideceğiz ?''

''Bara gidelim''

''Tamam araban burada kalsın çocuklar yarın kapına getirir''

''Tamam''

O dakikadan sonra bara gidene kadar bir kelime dahi konuşmamışlardır. Birbirlerine eşlik eden şey sadece nefes sesleriydi aynı zamanda da kalp atışları. Bir saat sonra bir giysi dükkanın önünde arabayı durdurur Onur.

''Niye burada durduk ?''

''Bu kıyafetler ile mi bara gitmeyi düşünüyordun cidden ? İkimiz de cinayet işlemişe benziyoruz toz toprak içindeyiz üzerimizi değişeceğiz''

Armina Onurun cinayet işlemek dediği zaman biraz duraklar ve bir dakika kadar bir süre Onura bakar. Daha sonra derin bir nefes alır ve ;

''Bak şimdi bu sözünüz hiç olmadı Onur bey. Sizin gibi bir savcı ve benim gibi bir doktora hiç yakışı kalır bir şey mi cinayet işlemek. Ben insanların hayatlarını kurtarıyorum siz de o cani insanları tutuklayıp cezalandırıyorsunuz. Çok kınadım sizi savcı bey''

''Doktor hanım yine çeneniz düştü bakıyorum. Hadi inelim de giyinelim saat on bire geliyor''

''Bir işin varsa hiç gitmeyelim istersen''

Savcı BeyWhere stories live. Discover now