BÖLÜM 26

33 3 3
                                    

Günümüz

Onurdan ;

Oturduğum yerden kalktım ve Hastaneye girdim Dağhan'ın odasına gittim ve son kez Denizi teselli edip eve geçmek üzere arabama bindim. Sonra eve gitmekten vazgeçip Arminayı aradım.

-Aradığınız kişi şuanda meşgul-

Neyle meşgul acaba evine gitsem mi ki ? Yavaş ol Onur evet o belki yalan söylüyor ama sen gerçeğin ne olduğunu biliyorsun hafızan yerinde. Yolumu mezarlığa çevirdim uzun zamandır annemi ve ablamı ziyaret etmemiştim. Şimdi bana epey bir kırgın olmalılardı. Aile mezarlığımız ormanın içindeydi pek fazlada mezar yoktu. Dümdüz olan ormanlık yola girdim henüz ışıklandırma yapılmayan yol gerçekten karanlıktı bu yüzden arabanın farlarını açtım. Karanlık ışığı bir sünger gibi emip yok ediyordu adeta. Aynı insanların içindeki iyiliğin kötülük tarafından aciz düşürülüp emilmesi gibi. Mezarlara yaklaştığımda kazma sesleri gelmeye başlamıştı. Arabayla mezarların yanından geçip oradan uzak bir yere park edip farları kapattım. Torpidodan silahımı aldım ateşe hazır hale getirdim arabadan inip birkaç dakika gözümün karanlığa alışmasını bekledim ve seslerin olduğu yere doğru yavaş ve sessiz bir şekilde ilerlemeye başladım. Bu orman özel bir mülktü ve her kafası esenin izinsiz bir şekilde girmesi uygun değildi. Kaldı ki ormanın belli başlı bölgelerinde bekçiler vardı ve bazı ağaçlarda da gece görüşlü kameralar bulunuyordu. İnsanlar da zaten çoğu zaman uzak bir yer diye buraya gelmek istemezlerdi. Çoğu korkardı zaten bu ormandan . Buraya girme cesaretini gösteren her kimse ya çok cesurdu –ki biz buna aptal cesareti deriz- ya da delinin tekiydi. Seslere yaklaştığımda yanlışlıkla bir dal parçasına basmıştım o an kazma sesi durdu ve üç dakika boyunca hiçbir ses yoktu. Tabi bende dala bastığım yerde kala kaldım arkamı döndüğümde bana doğru hızla inmekte olan küreği gördüm refleks olarak boş olan elimle tutup silah olan elimle de karşımdaki kişiye zarar vermemek için havaya sıktım kürek yere düştü ve karşımdaki kişi ben onu göremeden hızla koşmaya başladı. Silahı iki elimle kavrayıp peşinden koşmaya başladım çok hızlıydı ya bir atletti ya da aksiyonu olan başka bir mesleğe sahipti. Peşinden koşmayı bıraktım ve bir ağacın arkasından gizlice onu izlemeye başladım. Gecenin karanlığı beni saklıyordu. En sonunda durdu ve az önce kazmakta olduğu yere geri dönmek üzere bana doğru yavaş yavaş yürümeye başladı benim hizama geldiğinde boğazına sert bir şekilde vurdum ve sersemleyip yere düşmesini bir iki dakika da nefesinin kesilmesini sağladım. O sersem bir haldeyken ben plastik kelepçeyle el ve ayaklarını bağladım karanlıkta pek fazla yüzünü seçemesem de kokusu tanıdık gelmişti tabi kokusunu ellerini bağlarken saçından bir iki saniye duymuştum ama ciddi anlamda tanıdık gelmişti. Telefonumun fenerini açıp yüzüne tuttuğumda anladım kim olduğunu.

''Armina ?''

Sersemliği henüz gitmemiş olacak ki bomboş bakıyordu bense ne diyeceğimi veya ne yapacağımı şuan için bilemediğimden sadece onu tutup kazı yaptığı yere doğru sürüklemeye başladım. Oraya kadar sürükledikten sonra ağacın dibine yasladım ve karşısına geçip kendine gelmesini bekledim. On beş dakika sonra kendine geldi.

''Onur ? Senin burada ne işin var?''

'' O soruyu benim sana sormam gerek Armina''

''Neden ellerim bağl- Beni kovalayan ve bana vurup beni sersemleten sendin.''

Sesi sinir doluydu.

'' Evet bendim. Şimdi ya kolay yoldan anlatırsın ya da zor yoldan. Bence işi zorlaştırma ve bu gece beni daha fazla yorma.''

''Bence daha fazla yorulabilirsin belki beni de yorarsın''

'' Armina !!''

''Ay ne var be a a iki cilve yaptık''

''Ben o bildiğin adamlardan değilim benim aklımı çelemezsin ne yalanla ne de o tür şeylerle''

''Ne diyorsun sen ya ? Ben sana ne zaman yalan söyledim ??''

''Ne zaman mı yalan söyledin ?!!''

''Bağırma bana Onur !!''

'' Bağırırsam nolur ? Yine yalan mı söylersin Armina hanım?!!''

'' Ne zaman yalan söyledim ben sana sevgilim''

'' Sevgilim deme bana ! Hatırlıyorum her şeyi. Bana nasıl yalan söylediğini nasıl kandırdığını !! Hastalığımı kullanıp beni aptal yerine koydun !!''

''Özür dilerim''

Bu sefer sesi hüzün ve pişmanlık doluydu.

''Neden ?!! Neden ya Neden ?!! Niye böyle bir yalan söyledin !!!''

'' Onur özür dilerim bana yakının olmadan seni göremeyeceğimi söylediler ben de onlara öyle deyince ve sen uyanınca öyle birden deyi verdim çok özür dilerim''

''Ne diye yalanını bunca zaman devam ettirdin o zaman ?!!''

'' Bilmiyorum sanırım o rolü oynamaya alışmıştım''

'' Niye buradaydın peki ?''

''Yoldayken bir kediye çarptım çöpe atmak istemediğim için buraya gömmeye karar verdim''

'' Bırak palavrayı !!!! Yalan söylemeyi kes !!!''

'' Onur yalvarırım sakin ol lütfen . Yalan söylemiyorum bak istersen kedi de orada ''

Etrafa biraz göz gezdirdikten sonra ölü ve ezilmiş olan kediyi gördüm. Kendimi yatıştırmak için gözlerimi kapatıp kafamı geri yasladım

''Şey acaba beni çözebilir misin ? Bu plastikler canımı acıtıyor da''

Arabaya gitmek üzere kalktım ve yürümeye başladım.

''Onur !! Beni böyle bırakıp gidecek misin ?!! Ya ne kadar hödüksün !! Bir kadına böyle davranılır mı ??!!! Onuuurrrr !!!''

'' Çok konuşuyorsun Doktor !! İnsanlar senin sözüne nasıl inanıp güveniyorlar ?!! ''

Seslerimizi birbirimize duyurmak için bağırmak zorunda kalıyorduk.

'' Onur beni cezalandırıyor musun ?!! Ve bu şekilde mi yapıyorsun ?!!! Sen bir savcısın kendine gel!!''

Hiç ses çıkartmadan arabaya yürümeye devam ettim bağırıp çağırıyordu ama ben pek fazla önemsemiyordum. Arabaya bindim Armina'nın kazı yaptığı yere yaklaştırdım ve torpidodan çakı alıp arabadan indim. Yanına gittim ve o çırpınmaya başladı.

''İstemiyorum bırak ! Bıraksana be adam !!! Çözme beni !! Yalı kazığı seni !!! Öküz diyeceğim hayvana hakaret olacak !!! Hödüksün oğlum sen !!!'

''Armina susacak mısın ? Kıpraşma da kelepçeyi keseyim çakı bir yerini kesecek''

Armina kıpraşmaya devam ediyordu ve daha fazla sinirleniyordum. Ellerindeki plastiği kesmeyi başardım ama bu seferde elleriyle beni itmeye çalışıyordu ellerini tek elimle tutup havaya kaldırdım ve ağaca yasladım ama o ayaklarıyla kıpraşmaya devam ediyordu dizimle ayaklarına baskı uygulayıp hareketlerini durdurdum ayaklarındaki ipi de kestim ve ellerim ile dizimi ondan çekip kalktım elimi kalkması için ona uzattım ama o elimi tutmayıp kendi kalktı ve bileklerini ovuşturmaya başladı.

''Dur bakayım''

''Çekil Onur sana ihtiyacım yok kendim hallederim''

''Ne bu agresiflik hem suçlusun hem güçlü''

Bana sert bir tokat attı

''Beni burada bırakıp gittin sandım !!!! Korktum !!!''

'' Sen kimsin de bana bağırma cüretinde bulunuyorsun !!!! Kendine gel !!! Hem yalan söylüyorsun !!! Hem de ormanıma girip izinsiz kazı yapıp bana tokat atıyorsun !!!''

Beni yakamdan tutup kendine çekti ve dudaklarıma yapıştı.Çehrem yumuşamıştı ama beynim fevkalade bir şokun içerisindeyken kalbim yaramaz bir çocuk gibi yerinde duramayıp hoplayıp zıplıyordu. O beni öpüyordu evet ama ben kendimde karşılık verebilecek haddi bulamıyordum. Dudaklarıma dokunduğu anda gözlerim benden bağımsız kapanmıştı ve benim kalbine hislerimle dokunmamı sağlamıştı.

İnstagram Hesabı ; watty_savcibey_

Savcı BeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin