4.1

1.4K 98 38
                                    

     Genç adam "Asaf?" diye mırıldandı. Duyduğu ses kesinlikle ağabeyine aitti.

     Aceleci adımlarla salona ilerlerken Dağhan'a sataşmaya çalışan kişinin sesi daha da netleşiyor ve onun heyecanı daha da artıyordu.

     "Ağabey?"

     Asaf onu üst katta sandığı için sürekli merdivenlere bakıyordu. Aras'ın sesi birden arkasından gelince irkilmeden edemedi. Dağhan'a bakarken ellerini yavaşça yukarı kaldırdı. Ardından arkasını dönerek "Sürpriz!" diye bağırdı, sevinçle.

     Aras ağzı kulaklarında ona sarılmak için bir hamle yaptığında Asaf kardeşini sıkıca kucaklayarak hafifçe sağa sola sallamaya başladı.

     Dağhan gülerek onları izlerken Asaf "Gördün mü? Aras'ın en sevdiği kişinin hâlâ ben olduğumu sana söylemiştim." dedi gururla.

     Dağhan "Sanki aksini iddia eden oldu." derken Aras'ın yanakları hafifçe yanmaya başladı. Geriye çekilirken "Ne diye zahmet edip bir daha buraya geldin? Biz zaten yanına gelecektik." dedi, sesini öfkeli tutmaya çalışarak.

     Asaf elini uzatıp Aras'ın saçlarını geriye doğru tararken sıcak bir sesle "Ne zahmetinden bahsediyorsun?" dedi. "Ha siz gelecektiniz ha ben gelmişim, ne fark eder? Hem fena mı oldu? Bir gün önceden görüşmüş olduk."

     Bu açıklama Aras'ı ikna etmeye yetmese de ağabeyinin burada olmasından son derece mutlu olduğu için onu daha fazla üstelemek istemedi.

     Asaf'ta küçük kardeşi tarafından azarlanmak istemediği için "Çok fena acıktım." diyerek konuyu değiştirmeye çalıştı.

     Nitekim bunu başardı da. Daha çok Asafla Dağhan'ın atışmalarıyla geçen uzun bir sohbetle birlikte yemekleri hazırlayıp masaya oturmuşlardı. 

     "Kabalığımı mazur gör; ama daha ne kadar bize imalı imalı bakmayı sürdüreceksin?"

     Asaf, Dağhan'ın alaycı sorusuna hafifçe gülerek dirseklerini masaya bastırdı. Ellerini birbirine kenetleyip kaşlarını kaldırırken "Rahatsız mı oldun?" diye karşılık verdi.

     Dağhan elindeki kaşığı bırakırken kendisiyle uğraşan arkadaşına gözlerini dikti. "Hayır, ben rahatsız olmadım ama..."

     Bakışlarını, dalgın bir ifadeyle önündeki çorbayı karıştıran gence çevirerek "Aras senin yüzünden rahatça yemek yiyemiyor." dedi.

     Genç adam ismini duyunca başını kaldırarak anlamaz gözlerle Dağhan'a baktı. Duyduğu kelimeleri zihninde bir araya getirirken "Ah, şey... başım... başım ağrıyor da o yüzden pek yiyesim yok." dedi, gülümsemeye çalışarak.

     Asaf ellerini indirip kardeşinin kolunu okşarken "O zaman bir şeyler daha yemeye çalış sonra ağrı kesici içip uyursun. Ben de yorgunum zaten erkenden uyuyalım." dedi.

     Aras ona içten bir şekilde gülümseyerek "Peki, sen öyle diyorsan." diye karşılık verdi. Ardından Dağhan'a kısa bir bakış attıktan sonra tekrar başını eğip önündeki yemekle ilgilenmeye başladı.

     Dağhan'ın memnuniyetsiz bakışları birkaç saniye daha Aras'ın yüzünde oyalandıktan sonra Asaf'a döndü. Huzursuzluk bedenini ele geçirirken hafifçe sol kaşını kaldırdı.

     Evden ayrılırken ve Asaf'la geri döndüklerinde hiçbir tuhaflık yoktu ama her nedense masaya oturduklarından beri Aras çok dalgındı. Bu durum Asaf'ın da dikkatini çekmiş ve dahası onu da rahatsız etmiş olacak ki Dağhan'a kaş göz yaparak kardeşini konuşturmak için bir şeyler söylemesini işaret etmişti.

ELMAYI YEDİ ADEM [b×b]Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora