1.4

3.5K 307 69
                                    

    
     Dağhan "Bölümünü sevmiyor musun?" diye sordu, otobüste Aras'ın yanına otururken.

     Aras, camdaki bakışlarını yanındaki koltuğa yerleşen adama çevirirken bıkkınca göz devirdi. Profesör'ün cevap bekleyen yüzüne karşın omuz silkerek "Hayır, seviyorum." dedi.

    Dağhan gülümseyerek "Derse pek ilgili değilsin de o yüzden sordum." dedi.

    Aras, başını koltuğa yaslarken "Bilmem." dedi kısaca.

    Profesör önüne dönerek yanında oturan genç gibi başını koltuğa yasladı. Genç adamın duvarlarını yıkmak zor olacaktı onun için.

     Aras gözlerini cama dikerken "Garipsiniz." dedi, sakince. Bu yaptığının kabalık olduğunu biliyordu ama yine de kendisine engel olamamıştı. Profesör başını hafifçe sola çevirerek "Sana bunu düşündüren ne?" diye sordu.

     Gözlerini camdan ayırmadan omuz silkti. "Bilmem." dedi, tekrardan.
Sessizce nefesini dışarı vererek devam etti. "Mesela bu haliniz." dedi, elini havada hafifçe savurarak. "Yani evinizi gördüm ya da bahçedeki büyük garajınızı. Hizmetliniz bile varken neden otobüs kullanıyorsunuz?"

     Aras'ın çatık kaşlarının aksine daha büyük bir gülümsemeyle karşılık verdi Profesör.

     Aras, bir anlık bu söylediklerinin kendisini hiç ilgilendirmediğini
duyumsayarak özür dilemek istedi. Yüzünü yanındaki adama çevirdiği
sırada Profesör'ün "Akşama bir işin var mı?" sorusu üzerine afallayarak ona baktı.

    Kısa bir tereddüt yaşadıktan sonra "Hayır, neden?" diye sordu. 

    Profesör eliyle çenesini sıvazlayarak "O zaman yemeğe gidiyoruz."dedi.

    Aras itiraz edecekken parmağını havaya kaldırarak "Demin 'Hayır.' demiştin, şimdi bana bahane sunma." dedi, gülümseyerek.

    Genç adam bıkkınlıkla "Tamam." dediğinde Profesör cebinden telefonunu çıkardı. Kilidi açtıktan sonra ekranla uğraşıp, sırıtarak yanındaki gence uzattı. Aras anlamaz gözlerle telefona bakarken "Numaranı yazar mısın?" diye sordu.

     Aras telefonu hışımla alırken çabucak yazıp yanındaki adama verdi. Durduk yere başına iş açmıştı. "Harika, bir bu eksikti!" diye geçirdi içinden.

     Dağhan hala sırıtmaya devam ederken ekrandaki numarayı kaydetti. Aras, ineceği durağa yaklaştığını fark edince ayaklandı.

     Dağhan'ın yanından geçerken duyduğu "Saati mesaj olarak bildiririm, Gökdeniz." lafıyla kaşlarını çatarak otobüsten indi. Kaçık herif!

     Gökdeniz ne!

     Eve kadar, çeşitli hakaretler eşliğinde yürüdükten sonra sessizce içeri girdi. 

     Telefonunun bildirim sesi boş evde yankılanırken kaşlarını çatarak cebinden çıkardı telefonu. 

1 yeni mesaj

+0536... 
20.00'de kapındayım ve sanırım evini bilmiyorum. Adresi konum atar mısın?

     "Ah Tanrım... lanet olsun!" dedi, sinirle.

     ***

     Dışarıdan gelen korna sesiyle koltuğa bıraktığı ceketini aldı. Sessizce ayakkabılarını giyerken aklında dolaşan tilkilerin kuyruklarını birbirine bağlamaya çalışıyordu. 

     "Hadi ama Aras, öğretmen ve öğrenci ilişkisi içinde altı üstü yemek yemeye gidiyorsunuz. Abartma!" diye mırıldandı kapıyı açarken.

ELMAYI YEDİ ADEM [b×b]Where stories live. Discover now