0.8

3.8K 333 61
                                    


    "Bir çekil be kızım! Sanki ahiretteki yerini öğreniyorsun." dedi, Hakan önündeki kızın omzunu dürterek. Bedenini duvara yaslamış, kollarını göğsünde bağlayan Aras sıkılmış bir ifadeyle bakıyordu arkadaşına.

    Hakan, önündeki gözlüklü kızın oflayarak kenara çekilmesiyle panonun önüne geçti.

    Birkaç dakika panoda gezdirdi gözlerini ve ardından somurtkan bir ifadeyle başını eğerek Aras'ın yanına döndü. Aras umursamaz bakışlarla ona bakarken "Maalesef..." dedi, hüzünlü bir ifadeyle. Aras arkasını dönecekken başını hızla kaldırarak "A almışız!" diye bağırdı, heyecanlı bir ses tonuyla.

   "Ve Dağhan Hoca'nın daire içine aldığı iki gruptan biriyiz." dedi, yumruğunu havada sallarken. Kendince zafer kutlaması yapıyordu.

    Aras, bu kutlamaya göz devirirken "İyi, sınıfa gidiyorum ben." dedi, Hakan'ı arkasında bırakarak.

    Peşinden yavaş adımlarla ilerleyen Hakan "Acelen ne anlamıyorum ki." dedi, dert yakınırcasına. Amfiye giren Aras'ın arkasından onaylamaz bakışlar attı. Karşı koridordan gelen, kendi deyimiyle "Kel Adnan" Hoca'yla göz göze gelince hocanın koşmaya başlaması üzerine o da koşmaya başladı.

    Hocadan önce sınıfa girerek "Tüh, bugün de beni dersten atamayacaksınız Hocam. Bakın şu kel talihin işine." dedi, üzgün bir ses tonuyla.

   Hoca sinirden köpürürken sınıfın çoğu Hakan'ın sözüne gülmemek  için kendisini sıkıyordu. 

    Aras başını onaylamaz bir şekilde salladı. Dönem tekrarı yapmak istiyordu herhalde. 

    Hakan, Hoca'nın yüz ifadesini görünce sanki yaptığı yanlışı yeni fark ediyormuş gibi sinsice "Çok özür dilerim Hocam. Dilim sürçmüş. Kör talih diyecektim." dedi, utanmış bir yüz ifadesine bürünerek. Oysa ki içinden kahkahalar atıyordu.

    Adnan Hoca sinirle "Geç yerine!" diyince başını sallayarak basamakları adımladı. Dönem başında derse geç gelenleri katiyen içeriye almayacağını söylemişti ve Hakan ona saç ekim broşürü götürdüğünden beri onu dersten atmaya çalışıyordu.

     Yanına oturan arkadaşına kızgın bir yüz ifadesiyle baktı Aras. Hakan, Aras'ın bakışlarına yönelik "Kendi kaşındı bu sefer." dedi, ellerini havaya kaldırarak. "Mart ayında karşı cinsini gören kediler gibi koşturmasaydı üzerime." dedi, masum bir ifadeyle. Aras omuzlarını düşürerek önüne döndü.

    Biliyordu ki ona ne kadar uğraşma dese de Hakan, hocayla uğraşmaya devam edecekti.

    ***

    "Seçilen öğrenciler yanıma gelebilir misiniz?"

    Sınıfa giren Dağhan Hoca'yla Hakan, Aras'ın omzunu dürtmeye başladı. Bir yandan da "Geliyoruz Hocam." diyerek ayaklandı.

    Aras, omzunu adeta çıkarmak istiyormuş gibi bastıran ele sinirlenerek araladı kapalı gözlerini. Yine de "Ne istiyorsun?" dedi, sakin bir ses tonuyla.

    "Dağhan Hoca çağırıyor, kalk hadi." dedi, sabırsızca.

    Genç adam oflayarak yerinden kalkarken Hakan çoktan basamakları inmeye başlamıştı. Adını bilmediği bir kız, bir de erkek dikiliyordu kürsünün önünde. Hakan'da kürsüye ulaşmış "Çabuk ol!" dercesine elini sallıyordu Aras'a. Derince iç çekerek, söylene söylene ilerledi kürsüye.

    Dağhan, Aras'ta gelince "Yarın akşam okuldan sonra..." dedi ve elindeki küçük kağıdı öğrencilerinin önüne bırakarak "Bu adrese gelirsiniz." dedi.

    "Misafirliğinizi hafta sonuyla birleştirmeyi düşündüğüm için yarın gelmenizi istiyorum." diye belirtti ve devam ederek "Sizin içinde uygun olduğunu düşünüyorum?" dedi, daha çok sorarcasına. 

     Herkes olumlu anlamda başını sallarken "Tamam, o zaman yarın görüşürüz." diyerek ayrıldı sınıftan.

     Hakan kolunu Aras'ın omzuna atarak "Yarın seni almamı ister misin? Beraber gideriz." dedi, gülümseyerek.

     Genç adam "Tamam ama şimdi beni rahat bırak." diyerek omzundaki koldan kurtuldu.

    ***

    "Bak, bu tişörtün çok güzelmiş bana versene." dedi, siyah desenli tişörtü Aras'a gösterirken. Genç adam tişörtü arkadaşının elinden çekerek "Ağabeyimin hediyesi o." dedi.

    "Ona bakarsan, eşyalarının hepsi ağabeyinin hediyesi. Alışveriş yaptığın yok ki." dedi azarlarcasına. Arasın yatağına uzanmıştı bu sırada.

   Aras herhangi bir yorumda bulunmayarak göz devirdi sadece. Çantasına gerekli olduğunu düşündüğü her şeyi tıkıştırarak Hakan'a döndü.

   "Kalk hadi, geç olmadan gidelim." dedi, ona hitaben. Hakan başını sallayarak ayağa kalktı. 

    "Ağabeyim ne zaman geliyor?" diye sordu merdivenleri usulca inen Aras'a. Kendi ağabeyi gibi sahipleniyordu Aras'ın ağabeyini. Hatta sırf Aras'ı sinirlendirmek için geldiği zamanlar peşinden ayrılmıyordu adamın. 

    Omuz silkerek "Bilmem, çok yoğun bu aralar." diye yanıtladı.

    Ayakkabılarını da giydikten sonra kapıyı açtı. Hakan kapıdan çıktıktan sonra, o da dışarıya çıkarak kapıyı kilitledi.

   Sessizlik içinde geçen araba yolculuğundan sonra Aras'ın evine çokta uzak olmayan büyük bir eve gelmişlerdi.

     Hakan arabayı park ettiğinde ikili arabadan inerek eve yöneldi. "Güzelmiş." dedi Hakan başıyla evi işaret ederek. Onaylayan mırıltılar çıkarmakla yetindi Aras. 

    Aklı, böylesine güzel bir evde oturan adamın okula neden otobüsle geldiğindeydi.

  
   Kendimizi aşmamız dileğiyle.

ELMAYI YEDİ ADEM [b×b]Where stories live. Discover now