8

25.7K 2.7K 3.3K
                                    

Haiii, ben geldiim jsjsj Yine bir günde iki bölüm ama bu sooon :D Hahahayd, yemin ediyorum taslak yok diyip yarım olan bölümü düzenleyip atıyorum hsjsjsj Cidden bu sondu ama başka taslağım kalmadı, bu bölümü de zaten bugün yazmıştım hühühü. Seri üzgünüm, hazır bölüm salmak kadar güzeli yoktu :(

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, bol bol oy ve yorum istiyoruuuum. Keyifli okumalaaaar, soluklanarak okuyun hihihi :D

○●○

Derin ve hırıltılı sesini bir kez daha işittim sonra. "Korkuyorsun." diye fısıldadı, sanki düşüncelerimi okuyup fark etmiş gibi. Ufacık bir düşünce silsilesine kapıldığımı anında anlamıştı. Gözlerime dikkat kesilmişti o bitkin bakışları.

Başımı hızla iki yana salladım. "Hayır korkmuyorum. Bana zarar vermezsin, çünkü sen kötü biri değilsin." dedim bir an bile tereddüte düşmeden. Sesim istediğim ölçüde kendimden emin çıkmayı başarmıştı, bu hoşuma gitti.

Belli belirsiz gülümser gibi oldu ve sonra yeniden kollarını kaldırmaya çalıştı. Kollarını hareket ettirdikçe kelepçelerinden çıkan sesti beni daha ziyade irkilmeye iten.

"Yaklaş..." diye tekrarladığında, yeterince yakınında değilmişim gibi ona doğru biraz daha yaklaştım. Konuşmaya mecali yok gibi göründüğü için, kulağıma bir şeyler fısıldayacağını düşünerek ona yaklaşmıştım.

Ama o hiç beklemediğim bir şekilde kelepçeli ellerini başımdan geçirerek beni kendi göğsüne doğru çekip kolunun üstüne düşürdüğünde neye uğradığımı şaşırdım.

Gözlerim şokla irileşmiş, ağzım bir karış aralanmıştı. Aniden düşüşümün etkisiyle ona karşı koyma fırsatım da olmadığı için başımı sertçe zemine çarpmaktan kurtulamamıştım. Acıyla inlerken beni kolları arasına kıstıran erkeğin göğsüne yapışıp kaldığımı fark ettim.Oh, fazla yakındık...

Neredeyse burun burunaydık. Nabzım deliler gibi hızlanmıştı ve bir heyecan girdabına kapılmıştım. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu.

"Gerçekten... Kötü biri... Olmadığımı. Düşünüyor musun?" diye fısıldadı tenime sıcak soluklarını salarak, neredeyse her bir kelime de duraksayıp dinlenmişti. Güç bela konuşuyordu, buna rağmen ilk defa bu kadar uzun bir cümle kurmuştu.

Dün gece 'hak ettiler' ve 'ben kötü biri değilim' cümlelerinin ardından en uzun kurduğu cümle şimdi buydu ve bu beni mutlu etmişti. Sakinleştiricinin etkisi ve gördüğü zarara rağmen benimle konuşmaya çabalıyor olması beni inanılmaz sevindirmişti.

O buradaki hastalar arasında en güçlüsüydü gözümde. Burada ona yaşatılanlara rağmen hâlen daha benimle konuşmaya çalışıyordu.

Kelepçeli ellerini başımdan aşağıya indirmiş ve sırtıma kadar kaydırmıştı ve kelepçelerin demiri sırtıma batıyordu. "Sen kötü biri değilsin ve hiç bir zaman da olmadın, olmayacaksın." dedim bir an bile şüphe yaşamaksızın. Ona ciddi anlamda destek çıkmak istiyordum. Her konuda, her koşulda yanında olmaya hazırdım.

Ben konuşurken onun gözleri gözlerime odaklanmıştı. Yalan söyleyip, onu kandırıp kandırmadığımı sorguluyor gibi dikkat kesilmişti gözlerime. O kayan ve yorgun bakışlara rağmen...

Ve bense bir saniyeliğine bile göz kontağımızı bozmamış, buruk bir şekilde gülümseyerek onun bakışlarına karşılık vermeye devam etmiştim, çünkü gerçekleri söylüyordum ona. Kandırmıyordum, ya da onu geçiştirmiyordum hiç bir şekilde. Evet belki üvey ailesini katletmişti, ama... Bir sebebi olmalıydı. Asla bilerek böyle bir şey yapabilecek biri değildi, olamazdı. Öyle olsa bana da zarar verirdi.

MADNESS • TAEKOOK ✓حيث تعيش القصص. اكتشف الآن