32

20.2K 1.9K 1.4K
                                    

Haiii, ben geldiim. Huhh, bu bölüm ciddi anlamda benim için dönüm noktası gibi bir şey diyebilirim. Tam anlamıyla asıl dönüm noktası bölümlerine ulaşmamıza henüz vakit var gerçi. Ehehe bölümü umarım seversiniz. Bölüm sonunda yazdığım bölüm ile ilgili düşüncelerimi sizinle paylaşacağım. Sizlerin de düşüncelerini çokça merak ediyorum.

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

Yıllarca eziyet çeken, zedelenen, o yaralı ruh zincirlerini kırarak özgürlüğünü ilan ediyor bugün. İlmek ilmek emekle sevginin yarattığı gökyüzü maviye bürünüyor yeniden. İçi çürüten acılar, yosun tutmuş yürekler ve yeryüzünü çepeçevre sarmalayan karanlık yerini huzura bırakıyor; aydınlığa kavuşuyor bedenler... -Şevval Işık (Sevvy97)

"Ben hiç sevilmedim. Bana bu yaşıma kadar hiç kimse senin davrandığın kadar iyi davranmadı. Herkes bana sırtını döndü, dışladı. İstemedi, ötekileştirildim. İstenmeyen olmaya alışmak zorunda bırakıldım. Ama... Ama şimdi her şeye rağmen yine de seni sevebilir miyim? Yine de sana yaralı kalbimi verebilir miyim? Sana... Sana tamamen kendimi teslim edebilir miyim ateş böceğim?"

Cümlesi tamamlandığı evrede yüzüm gözyaşlarımın istilasına uğradı. O sözler içimden bir parçayı söküp çekip almış gibi hissettim. Kızgın ateşlerde bekletilmiş demir parçaları yüreğime bastırıldı sanki. Delik deşik olan yarama tuz bastı.

Liğme liğme edildiğimi hissettim. Ona sırtını dönen, dışlayan ve kötülüğe iten, terk eden ve canavarmış gibi itekleyen herkesten nefret ettim delicesine. Bunca yaşadıklarına rağmen sanki... Sanki beni sevmeye hakkı yokmuş, ama bunu benden diliyormuş gibi konuşmuş olması beni harap etmişti. Sözlerinin etkisiyle, gözlerinin önünde bitik bir viraneye dönmüştüm .

Beni gerçek anlamda yaslanmak , sığınmak istediği bir dayanak olarak görüyordu. Onun için güvenli yer haline gelmiş olmalıydım ve bana bu yüzden kendini teslim etmek, yaralı kalbinin kapılarını sonuna kadar açmak istiyordu. Kalbine dokunmama izin veriyordu.

Parmak boğumlarıyla gözyaşlarımı silerken, "Ateş böceğim, ağlama ağlama. Kötü bir şey mi söyledim? Üzdüm mü seni? Neden ağ-"

Yüzümdeki ellerini tenimden yavaşça indirirken eğilerek dudaklarına hüzün ve minnet dolu masum bir öpücük kondurarak onu susturdum. Başımı hafifçe geriye kaydırarak, muhteşem bir şekilde eşleşen dudaklarımızın o yumuşak temasını sonlandırıp ona üstten baktım.

"Bana tamamen kendini teslim edebilirsin, yaralı kalbini onarmak için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırım. "

Hoseok öksürerek bana kapının önüne çıktığına dair kaş göz işareti verdi ve beş dakika sonra çıkın dercesine sessizce dudaklarını oynattı.

Yarım ağız gülümseyerek başımı olumlu anlamda sallarken Hoseok odadan çıkıp bizi yalnız bıraktı.

Taehyung çenemden tutarak başımı ona çevirmemi sağladı ve çakmak gibi parlayan gözlerimiz orta yolda çarpıştı.

Kirpikleri arasından dikkatle bana bakarken dudaklarını bir kez daha araladı.  "Beni gerçekten kabul ediyor musun? Kalbimi kabul ediyor musun?"

Başımı hevesle olumlu anlamda salladım. "Ediyorum, kalbini tüm içtenliğimle, tüm samimiyetimle kabul ediyorum. Çünkü ben... Çünkü ben seni seviyorum Taehyung. Her geçen gün, her geçen dakika biraz daha fazla seviyorum ve buna engel olamıyorum. Sana kapılmaktan kendimi alıkoyamıyorum." İçimde gittikçe kabaran gerçekleri çekinmeden onunla paylaştım.

MADNESS • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now