20

26.3K 2.4K 2.4K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Ah biraz gecikmeli geldim, açıkçası bölüm yazmak için yazmadığımı hep söylüyorum ve bu fic benim için gerçekten çok kıymetli. Psikolojik bir fic ve işleyişi aceleye getiremez, gelişigüzel yazamazdım. Sabırla beklediğiniz için teşekkür ederim:)

Sevgililer gününe özel bir bölüm getirdim sizlere ehehe :D Bol bol oy ve yorum isteriiim, yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

Cama davetsiz misafir misali çarpan yağmur damlaları olacak ve kalbine sel gibi akacağım. Tüm duyguları kanına anbean aşılayacağım. Sonra yaralı ve yosun tutmuş kalbin yeşermeye başlayıp çiçekler açacak... -Şevval Işık (Sevvy97)

*

"Seni istiyorum ama..."

"Korkuyorsun işte. Sana zarar vermemden korkuyorsun. Kötüyüm ben, hastalıklıyım çünkü. Deliyim ben, canavarım herkes bana böyle diyor..." Sözleri bir hançer gibi saplandı yüreğime. Öyle koydu ki, o kadar dokundu ve yaraladı ki ruhumu, paramparça olduğumu hissettim o an. İçimden bir şeyler koptu gitti sanki.

Kanıma işleyerek beni derinden sarsan bu kelimelerin ardından nasıl bir savunmaya geçeceğimi, ilk defa ne şekilde kendimi ifade etmem gerektiğini idrak edemeyecek hale geldiğimi, yaşadığım bu duygu karmaşası konusunda yoğun bir düşünce silsilesine kapıldığımı hissettim. Ne dersem daha az kırılırdı, ne söylersem onu daha az yıpratırdı? Bunu ona nasıl aktarabilirdim ki... Ah Tanrım.

Şu zamana dek stres yönetimi konusunda başarılı olmuş ve bir şekilde öyle ya da böyle kriz anını kontrol altında tutmaya çalışmıştım. Fakat bu kez köşeye feci şekilde kıstırılmış hissediyordum. Eh, en nihayetinde bir doktor olmadığım gerçeği kafama dank ediyordu böylelikle.

Ben bu duygu ve düşünce seline kapılmış bir şekilde sessizliğimi korumaya devam ettiğimde, o inlercesine sesler çıkarttı ve kelepçelerini şangırtarak ellerini havaya kaldırıp saçlarını yolarcasına, gücüne önem vermeden çekiştirmeye başladı.

İşte o an, atak yapmak zorunda olduğum o baskıyı hissettim. Eğer harekete geçmezsem çok daha tetiklenecekti ve bu da yakalanacağımız, yakalanmamız üzerine de bitişimiz anlamına geliyordu. Babam bu olayı duyarsa bir daha onu kesinlikle görmeme izin vermezdi.

Hızla oturduğum yerden fırladığım gibi bir an bile tereddüt etmeden onun önüne eğdiği başını kaldırmak amacıyla yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Gözleri gözlerime değdiği ve benim yanına geldiğimi gördüğü anda beline sıkı sıkıya sardım ellerimi. Normalde o bana sarılmamı söylemeden ona temas etmek konusunda epeyce çekinceli davranırdım, fakat şu anki durumda ne yapacağımı şaşırmış, paniklemiştim.

Sesini Hoseok dışında herhangi bir personel duyarsa gerçek anlamda bittiğimizin resmi olurdu. Bu şekilde sonlansın asla istemezdim, onu korumaya çalışırken kaybetmek... Düşüncesi bile korkunçtu.

Zarar görmesini asla istemiyordum, onu korumak temel amacımdı. Bunun için çabalarken her şeyi son anda elime yüzüme bulaştırmak sanırım en son isteyeceğim şey bile olamazdı.

Ona sarılmamla birlikte bunu aniden gerçekleştirmemin etkisiyle bedeni kaskatı kesildi. Genzinden şaşırdığına dair tiz bir ses yükseldi. "Canavar değilsin, sen kötü biri de değilsin. Hastalıklı ve deli hiç değilsin. Sen Taehyung'sun, sen sadece güneşi görmek isteyen, zihnine kilit vurup bir çıkış yolu ararken dimdik ayakta duran, yılmadan pes etmeden her şeye direnen, güçlü Kim Taehyung'sun..."

MADNESS • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now