Haiii, ben geldiiim. Ailemiz 50K okunmaya ulaştı, gerçekten çok mutlu oldum, çok teşekkür ederim desteğini esirgemeyen, yanımda olan her birinize sonsuz minnettarım. Umarım daha nicelerini görürüz hep birlikte Xx
Bir önceki bölümün oy ve yorumlarını coşturduğunuz için inanılmaz sevindim ayrıca. Çok teşekkür ederim, her bir yükselen oy ve yorumlarınız bana motivasyon sağlıyor, yazma hevesi veriyor. Umarım bölümü seversiniz. Bir sonraki bölüm fena geleceğim, hazırlıklı olun haberiniz olsun şimdiden jajajja
Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar diliyorum <33
**
"Heh, olduuuu."
"Şimdi öpebilirim." Lipbalmı dudaklarımdan çektiğinde sözlerini idrak etmeme dahi izin vermeden dudaklarıma atıldı.
Tam o sırada, kapı açıldı. "Hadi Jungkook vakit doldu gide-oh ohh siz iyice işi pişirmişsiniz bakıyorum da!" Hoseok'un yakınan sesiyle birlikte dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırarak geri çekilmek zorunda kaldım.
Taehyung, gözlerini kırpıştırarak aralık dudaklarını sıkı sıkıya birbirine bastırırken, bakışları benim çarpraz köşemde kalan kapıda dikilen Hoseok'a kaydı. Kaşları çatılırken, dişlerini kırmak istercesine sıktığında, parmakuçlarımla onu sakinleştirmek istercesine parmaklarının arasındaki et parçalarını ve parmak boğumlarını okşadım.
Hoseok'a içerlemeye hakkım yoktu, ama gitmeden son yapmam gereken şeyleri de hızlıca halletmem lazımdı. "Yine geleceğim, sessizce beklersen yine gelebilirim." diye kısık bir sesle mırıldandığımda, yıldızları gözlerine sığdırdığı bakışları kapıdan ayrılarak benimkilerle çakıştı.
Göz kontağımızın yeniden kurulması üzerine çatık kaşları usulca normale dönerken, alnında beliren şekilsiz çizgiler tenini terk etti. Dişlerini sıkmaya son vererek kaskatı kesilen çenesi gözlerimin önünde saniyeler içerisinde gevşedi.
Parmaklarını okşayarak omzumun üzerinden ufak bir açıyla, kapının eşiğine sırtını yaslamış sessizce beni bekleyen Hoseok ile bakışlarımızı buluşturdum.
"1-2 dakika daha müsaade edebilir misin Hoşik? Mandalina soyayım bir de ısıtıcı bant getirmiştim onları ayaklarının altına yapıştıracağım. Burası çok soğuk, üşütüp hasta olmasını istemiyorum."
Dudaklarını şişirerek ofladı. "Elleri kelepçeli olsa da mandalinayı tek başına soyabilir Tanrı aşkına..."
"Hoşik ellerine merhem sürdüm, görmüyor musun? Lütfen ama." dedim yavru köpek bakışlarımı devreye sokup dudaklarımı büzerken.
"Kapıyı açık bırakırsam dikkat çekebilir, kapatıyorum yine. Ama bak 2 dakikan var, sonra gideceğiz, yemekten gelmek üzereler çalışanlar. Patlayacağız bak."
"Sigara falan içiyorlardır onlar gelemezler hemen yaaa, şu an vakit kaybediyoruz hem." dedim poşeti onun yattığı yatağın köşesinden alarak içinden çıkarttığım bir tane mandalinayı hızlıca soymaya başladım bu sırada.
Hoseok, homurdana homurdana çıkıp kapıyı sessiz olmaya özen gösterecek bir yavaşlıkta kapattı. Bense çöplerini poşete attığım mandalinayı ortadan ikiye bölerek avcumda tutarken Taehyung'un yanında bulduğum boşluğa hafifçe oturdum.
Taehyung dikkatle beni izliyordu ve lipbalm hâlâ elinde duruyordu. Kapağı ise bendeydi. Lipbalmı elinden yavaşça alıp kapağını kapattım. "Mandalina yedikten sonra lipbalm süreyim sana. Sonra bunu sana bırakacağım zaten, istediğin zaman sürersin tamam mı?"
YOU ARE READING
MADNESS • TAEKOOK ✓
Fanfiction"Hep benim için parla ateş böceğim..." Jeon Jungkook'un babasının akıl hastanesine şizofreni tanısı konulan Kim Taehyung getirilir. Zaptedilemeyecek kadar hırçın olan bu hasta oldukça tehlikelidir. Dünya onun cehennemiydi, cehennem ise onun evi. Ta...