4

184 14 13
                                    



Yeni bölüm geç geldiği için üzgünümm
Diğer bölüm daha hızlı olacağım. Üstelik yazılılar haricinde herhangi bir sınavım da yok

İyi okumalar canlar

Umarım bölümü beğenirsiniz 🖤


~~~






Namjoon'un odadan çıkması ile ben de oturduğum koltuktan kalkıp cam kenarındaki koltuğa geçmiştim. Başımı cama yaslayarak derin düşüncelere dalmıştım. Öncelikle Soobin'in böyle davranması beni biraz kırmıştı ama ona bişey diyemezdim. O da kendince haklıydı. Peki ya bu bulaştığımız iş? Bu da neyin nesiydi böyle? Bu tarz düşüncelerim ile saatlerce başım cama yaşlı bir şekilde duruyordum. Düşüncelerimin arasına o kadar dalmıştım ki yanıma gelen kişiyi fark etmemiştim bile. Soobin'in koluma dokunmasıyla irkilerek o tarafa dönmüştüm. O ise bana pişmanlık ile bakıyordu. Bir anda boynuma sarılması ile şaşırmış ardından dudaklarımı esir alan gülümseme ile satılığına karşılık vermiştim. Soobin benden ayrıldığında üzgünce bana bakarak "Çok özür dilerim hyung sana k kadar bağırmamam gerekirdi. Sen böyle bir durumda ikimiz içinde iyi olan seçimler yapmaya çalışırken sana böyle yüklenmemeliydim" gözleri dolu dolu bir şekilde bana sarılan bedeni sakinleştirmek için sırtını sıvazlamaya başladım. "Soobin, meleğim. Ben sana sinirli ya da kızgın değilim ki. Sen de kendine göre bir tepki verdin. Anlattıklarım olağan üstü şeylerdi" diyerek onu sakinleştirmeye çalışıyordum. En sonunda sakinleştiğinde benden ayrılmış merakla bana bakarken "Bana küsmedin değil mi hyung?" diye sormuştu. Ona gülerek saçlarını karıştırdım ve "Hayır küsmedim küçük tavşan" dedim. Bu onu da gülümsetirken bana tekrar kısa bir sarılma vermişti. Benden ayrılıp "Aşağı inelim mi? Hem bana daha detaylı anlatırsınız ne yapacağımızı" bana soran gözlerle bakarken onu baş hareketiyle onaylamış ardından saçlarını dağıtmıştım. Soobin sızlanırcasına "Yaa" deyince ben de gülmüştüm. Moralim yerine gelmişti. Soobin bir anda aklına bişey gelmiş gibi bana dönerek "Ayağına ne oldu da alçıya alındı ki?" diyerek merakla bana bakarken onu geçiştirircesine "Ufak bir kaza" demiştim. Ama Soobin bana kesin öyledir bakışları atınca oflayarak "Bu olaylarla azıcık ilgili olabilir" dediğimde yüzünde duyduğu cevaptan memnun bir ifade yerleşmişti. Sırtını bana dönüp "Bin bakalım Hyungie" demişti. Soobin nasıl olduğunu çözemediğim bir şekilde benden uzundu ben 1.79 iken o 1.85'ti ve bizim selvi boylu vampir kardeşler kadar uzundu. Bunu fazla dert etmemeye karar vererek onun sırtına binmiştim. Bindiğim gibi de boyum 1.89 olmuştu herhalde ki kapı eşliğinden eğilerek geçmiştik ve aşağı vampirciklerin yanına vardığımızda onlarla aynı boydaydım.

Aşağı indiğimizde bizi gören kardeşler yüzlerinde memnun olmuş bir ifade ile bize bakıyorlardı. Taehyung tek kaşını kaldırıp "Barıştınız sanırım" dediğinde Soobin ile aynı anda başımızı evet anlamında salladık. Soobin beni yavaşça koltuğa bıraktıktan sonra kendisi de yanıma oturmuştu. Namjoon , herkes oturunca konuşmaya başladı "Öncelikle şu vampir meselesinden bahsedecek olursak sizin için bir ilaç yapıyorum. Bunu bir ay boyunca sabah akşam içmeniz lazım. Bu ilaç kan kokunuzu gizleyecek. Bir ayın sonunda o seni arayan vampirler kan kokunu unutmuş olurlar zaten"  çalan telefonumu cebimden çıkarıp kimin aradığına baktığımda ise yutkunmuştum. Telefon hala daha çalmaya devam ederken bana bakan bedenlere dönüp "Jimin hyunga ne diyeceğim" Taehyung anında "Yalan söyle" demişti. Derin bir nefesi ciğerlerime çekip telefonu açtım.

JUNGKOOK!! Neredesin sen?

Hyung-

Neden gittiğini öğrenebilir miyim?

Dark PassengerWhere stories live. Discover now