10

124 12 18
                                    



Ben geldimmmm

İyi okumalar canlar

Umarım bölümü beğenirsiniz 🖤

~~~



- Hastanedeki 1. gün -

Soobin pov

Hyungumun yattığı yatağın yanına sandalyeyi çekmiş oturuyordum. Bugün soluk olan ten rengi biraz daha normale dönmüştü ama hala soluk bir beyazdı. Abim çığlık atarken nasıl duymamıştım. İşin garip kısmı da buydu. Normalde seslere duyarlıyımdır. Ama nasıl oldu da çığlığı duymamıştım anlayamıyordum. Dün Namjoon ve Taehyung hyung gitmek zorunda kalmışlardı o yüzden ben de yeni tanıştığım kardeşleri Yeonjun ile kalmıştım. O da şu an kantine inmiş aç kalmamam için birşeyler almaya gitmişti. Kapının tıklatılmasıyla bakışlarım oraya döndü. Yeonjun olsa tıklatmazdı kapıyı. "Gel" diye bir komut vermemle içeriye dünkü iki adam girmişti. Şu teşkilattan gelenler. Kırmızı saçlı olan abime üzgünce bakmış ardından bana bakmıştı. Siyah saçlı olan yani Changbin ise yanıma gelmişti. Oturduğum yerden ayağa kalktığımda Changbin "Dışarıda konuşalım mı?" demişti. Başımla onu onaylayıp son bir kez abimi kontrol ettikten sonra odadan çıkmıştım.

Changbin "Olayın nasıl olduğunu anlatır mısın?" Taehyung hyungun kimliği ortaya çıkmasın diye biraz yalan söylesem bişey olmazdı. Gerçi abimin yalanları kadar inandırıcı olur muydu orası muamma. "Ben duymadım hiçbirşey. Çok yorgundum ve o gün akşam derin uyumuşum" Changbin o keskin bakışlarıyla bana bakıp diğer sorusunu sordu " Peki abini kim kurtardı" Derim bir nefes alıp "Abim evde tuhaf bişeyler olduğunu fark edince Taehyung hyungu aramış. Taehyung hyung da o kişiyi dövüyordu ben seslere uyandığımda. Sonra ikiside beni fark edince duraksadılar o esnada o adam açık olan kapıdan kaçıp gitti" başıyla beni onaylamıştı. Yanındaki arkadaşına dönüp "Bu olayı bir de Taehyung denen kişiden dinleyelim" demişti. Omzumda hissettiğim el ile bakışlarım o tarafa döndü. Yeonjun kantinden gelmişti. "Bir sorun yok değil mi?" kırmızı kafalı başını iki yana sallayıp "Hayır yok" demişti. Ardından bana bakıp "İkimiz konuşabilir miyiz?" diye sormuştu. Nedenini anlamasam da  başımla onu onaylayıp gittiği yere doğru takip etmeye başladım.

Kantinde arka sıralarda göze batmayan bir yere oturmuştuk. Kırmızı saçlı adam derin bir nefes almış konuşmaya başlamıştı. "Soobin ben senin abinden hoşlanıyorum. Ama onun pek dikkatini çekmiş sayılmam sanırsam" demesiyle beynimde bir ampul yanmıştı. "Dün arayıp yarın buluşalım diyen kişi sensin o zaman" dediğimde başıyla beni onaylamıştı. "Adını öğrenebilir miyim? Ne de olsa abimden hoşlanan bir kişiyle konuşuyorum" dediğimde bana gülümseyip. "Bang Cristopher Chan" demişti. "Tanıştığıma memnun oldum Chan. Sanırım benden abim hakkında biraz bilgi isteyeceksin?" ona soran gözlerle baktığımda utangaçça ama aynı zamanda havalı bir şekilde gülmüştü. "Abini gerçekten sevdim ve evet onun hakkında birazcık bilgi istiyorum. Onu tavlamak için" dediğinde. Gülmüştüm. Hyungum bunları duysa kusarmış gibi yapabilirdi. Abim kendisinin dikkatini çeken biriyle olmak isterdi bunu biliyordum. Kendi güvendiği bir kişiyi sevmek isterdi. "Abimi elde edebilir misin bilmiyorum. Pek o tarz bir insan değildir çünkü" demişti. Başını onaylar anlamda sallayıp "Ama denesem olmaz mı?" dediğinde. Omuz silkmiş "Deneye bilirsin ama önce ona güven vermelisin" demiştim. Düşünür bir şekilde başını onaylar anlamda sallamıştı. Ayağa kalkıp "Uyandığı zaman ilk önce güvenini kazanmaya çalışacağım bunu başarırsam seninle iletişime geçerim" demişti. Başımla onu onaylayıp bende ayağa kalktım. "Öyle olursa görüşürüz" dedim. Daha sonra o hastaneden çıkmış bende abimin kaldığı odaya gitmiştim.

Dark PassengerWhere stories live. Discover now