19

96 10 10
                                    





İyi okumalar canlar

Umarım bölümü beğenirsiniz 🖤

~~~



İnleyerek gözlerimi araladığımda bulanık görüş açıma gri bir duvar girmişti. Görüşüm netleşince yavaşça yerimden doğrulmaya çalışmıştım ama el ve ayak bileklerimdeki ipler buna müsade etmemişti. Hala kaplan bedenimdeydim. İnsan bedenime dönüşüp iplerden kolayca kurtulmuştum. Ayaklanıp beni koydukları zindanın demirlerine yaklaştım. Ne kadar süredir baygınım acaba? Vampirler içeriye girmiş miydi ve de ekip. Zindan görevlisi olan adam arkası kafese dönük oturduğu için şanslıydım. Biraz fazla güveniyorlardı kendilerine. Oysa benim başka hayvanlara dönüşebileceğimi bilmiyorlardı kesin. İçimden gelen kötü kahkaha atma isteğini bastırarak bir arıya dönüştüm. Kolayca parmaklıkların arasından geçip zindandan çıkmıştım. Adamın ruhu duymamıştı.

Pek ortalıkta görünmeyerek uçmaya devam etmiştim. Vampirciklerin saklandığı yeri görünce oraya doğru uçmaya başlamıştım. Bir yandan da zihinlerine fısıldadım "Yanınıza geliyorum ama arı bedenimle" hepsi bir anda etrafına bakınmaya başlamışlardı. Sonunda görüş açılarına girdiğimde yere konup insan bedenime dönüştüm. Bugün fazlaca hayvana dönüşmüştüm. "İyi misin?" başımla onları onayladım. "Ne yapıyoruz şimdi?" Sehun amca "İlk anne ve babanı bulmamız lazım" dediğinden hızlıca onları başımla onaylayıp "Nerede olduklarını biliyorum ama bulmam zaman alabilir" Namjoon "Sen onları ekibin yanına götür. Bizde orada olacağız. Ekipte sarayın arka tarafında" onları başımla onaylayıp tekrar görünmez olmuştum.

Laboratuvar aşağı kattaydı ona emindim. Zindan en aşağı katta ise o bir üst katında olmalıydı. Aşağı kata inerken karşılaştığım tüm korumaların zihinlerine girip onları derin bir uykuya göndermiştim. Sonunda zindanın bir üst katına geldiğimde koridora adım attım. Gördüğüm büyük beyaz camlı kapı ile o tarafa doğru yürümeye başladım. Kapıya yaklaşınca görünmez olma özelliğimi devre dışı bırakmıştım. Kapıyı tıklatıp kendimi hızlıca içeriye atmıştım. İçeride sadece anne ve babam vardı. Bu bizim yıllar sonra ilk karşılaşmamızdı. İkisi de beni görünce ilk başta anlamlandıramamışlardı ama ilk annem fark etmişti. Gözleri dolu dolu olurken "Oğluşum" diye bana doğru koşmuştu. Birbirimize sıkıca sarılırken yıllardır aradığım aile şefkatini hissetmiştim. Benim de gözlerim dolarken annemle ayrılıp birbirimizin yüzüne baktık. İkimizde aynı anda gözümüzdeki yaşları silerken gülümsemiştik. Babamda yanıma gelip bana sıkıca sarılmıştı. "Sizinle Özlem gidermeyi ben de çok isterim ama sizi kurtarmaya geldik. Çabuk olun hızlıca buradan çıkmalıyız" babam bana gururla bakmış ardından üzgünce bileklerindeki metal bilekliği göstermişti. "Bunlar büyü yapmamızı engelliyor" ellerimi metal parçalara sarıp bir tılsım fısıldamaya başladım. Dedim ya Da-xıa beni rüyalarımda çok iyi eğitmişti. Bileklikler açılırken babam bana şaşkınca ve hayranlıkla bakıyordu. Aynı şekilde annemin de bileklerindeki metalden kurtulunca üçümüz de görünmez olup hızlı adımlarla sarayın arka tarafına doğru ilerlemeye başladık.

Sarayın arkasına ulaştığımızda ekibi ve vampircikleri görmüştük. Bizim gelmemiz ile Byun "Saldırıya başlıyoruz" demişti. Ekip düzenli olarak dağılmıştı. Byun bana bakıp "Seni onunla dövüşmeye tek göndermek istemiyorum" babam ve annem hiç beklemeden atılmışlardı "Biz gideriz!" Ardından kolumdan tutup bizi tekrar saraya soktu.

Bu sefer doğruca ailemin yönlendirmesiyle kötü adamımızın odasına doğru gidiyorduk. Babam "Ben Jungkook ile koridoru gözetleyeceğim sen de odaya girip taşı hallet" annem onu başıyla onaylamış ve odaya girmişti biz de babamla görünmez olup koridoru gözlüyorduk. Babama dönüp fısıldayarak "Ne taşı?" diye sormuştum. O da bana fısıldayarak cevap vermişti "Gücünü taştan alıyor. Aslında o bir cadı bunu fark ettik. Cadıların güçlerini aldığı kendilerine ait taşları olur. Taşı halledersek işimiz kolaylaşır" başımla onu onaylamıştım. "Seni görmeyeli o kadar uzun zaman olmuş ki" derin bir iç çekti. "Sağlıklı olduğunu görmek çok güzel" ona bakıp gülümsedim. Babam da bana gülümseyince tavşan dişlerimi kimden aldığım belli olmuştu. Bu beni daha da mutlu ederken "Tavşan dişlerimi babamdan almışım sanırım" dediğime ufak bir kahkaha atmış ve bana sarılmıştı. Burnunu saçlarıma daldırıp derince bir nefes almıştı. "İlk doğduğun zaman da böyle güzel kokuyordun" tam ona cevap verecekken koridorda gördüğüm korumayla hızlıca babamdan ayrılıp onu işaret ettim.

İki kişiydiler allahtan. Zihinlerine sızıp onları da derin bir uykuya göndermem zor olmamıştı. Babam bana dönüp "Zihinlerine giriyorsun" demişti. Başımla onu onaylamıştım. Tam o sırada annem yanımıza gelmişti. "Taşı hallettim muhtemelen şu an baygındır. Yerini tespit edelim ve işi bitirelim" babam bir anda gözlerini kapatıp bağdaş kurarak havada yükselmişti. Ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Sonra bir anda gözlerini açıp geri yere indi. "Beni takip edin. Yerini tespit ettim" onun peşinden hızlıca gidiyorduk.

Bir üst kata çıkmış yerde baygın yatan bedene bakmıştık. Annem hızlıca yanında getirdiği güçlerini engelleyen bilekliği baygın bedene takmıştı. Ardından onu sırtlayıp sarayın arka bahçesine doğru yöneldik. Aslında bu kötü adamın zayıf bir güce sahip olduğunu bilmediğimiz için o kadar hazırlanmıştık ama bu kadar kısa sürede halletmemiz çok iyi olmuştu. Aileme daha çabuk kavuşmuştum ve zarar görmemiştim. Sadece yorulmuştum o da ilk defa güçlerimi bu kadar yoğun kullandığım içindi.

Arka bahçeye varmamız ile herkes bize şaşkınca bakmıştı. Anlaşılan o ki herkes kavga gürültü ve savaş bekliyordu. Babam kötü adamı Byun'a teslim etmişti ki Sehun amca sıkıca babama sarılmıştı. Babam da ona sıkıca sarılarak karşılık vermişti. Annem ise beni kolunun altına almış alnıma bir öpücük kondurmuştu. "Seni bırakmak zorunda kaldığımız için çok özür dilerim bebeğim" kollarımı sıkıca anneme dolayıp konuştum. "Beni korumak için yaptığınızı biliyorum o yüzden üzgün olmayın. Sonsuz yaşamımızda beraber çok daha güzel anılar biriktireceğiz" babam yanımıza gelmiş "Hadi eve gidelim" demişti. Ardından dediği şeyi sonradan fark etmiş bir şekilde üzgünce anneme baktı "Evimiz yok değil mi?" Annem onu başıyla onaylayınca da üzgünce bana baktı "Jungkook o kadar özür dilerim ki" ona sadece kolumu kaldırarak bizim sarılma saatimize katılmasını işaret ettim. Babam da annem ile beni sıkıca sarmıştı. Kendimi huzurlu ve mutlu hissediyordum. Bu çok mutlu etmişti beni.

Vampircikler yanımıza gelince ayrılmak zorunda kalmıştık. Yuta dede "Burada tekrar bir iş bulup başlayana kadar bizimle kalın hem Jungkook ta buraya alışmaya başlar. Sonra işleriniz yoluna girince gidersiniz" babam ve annem mahçup olmuş bir şekilde onlara bakmıştı. Sehun amca da onları destekler nitelikte "Evet bizimle kalın" demişti.

Sonuç olarak vampirlerin evine gitmiştik. Yuta dede buradaki çalışma odasına gitmişti. Sehun amca Namjoon ve Taehyung'u markete evdeki eksikleri almaya göndermiş bizi salonda yalnız bırakmıştı. Üçümüz de çekiniyorduk ve ne konuşacağımızı bilmiyorduk.

~~~

Biraz boş ve kötü bir bölüm oldu affedin

A bientôt 👋

A bientôt 👋

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



Nyx⚡️

Dark PassengerWhere stories live. Discover now