5

154 13 14
                                    



İyi okumalar canlar

Umarım bölümü beğenirsiniz 🖤


~~~

Nerede olduğumu bilmiyordum ama şu an kimsenin olmadığı bir arazideydim. Çimenler çok canlı ve güzel bir yeşillen hava da gri bulutlara ev sahipliği yapıyordu. Sanki bu gri gökyüzündeki bir adada tek başımaydım. Telaşla etrafıma bakarken ayağımda olan alçıyı fark etmiştim. Rüyamıydı şu anda bu yaşadıklarım yoksa gerçek mi. Duyduğum sesle korkuyla oraya döndüm. "Jungkook" benden uzakta takım elbiseli bir adam ellerin cebinde bana bakıyordu. Demek ki yalnız değilmişim ama bu adam da kimdi? Beni nereden tanıyordu. Korkuyla "Kimsiniz?" Adam bir adım yaklaşarak "Öğreneceksin evlat ama önce sabır" demişti. Ardından birkaç adım daha atarak aramızda iki metre boşluk olacak şekilde yaklaşmıştı. İkimizde sessizce birbirimizi incelemeye başladık. Yaşlı biriydi. Yaşlılar tehlikeli olmazlardı demi? Adam en sonunda ağzını açıp konuşmaya başladı "Babana benziyorsun" seslice yutkunmuştum. "Onu nereden tanıyorsunuz?" Adam başını hafifçe iki yana sallamış "Sabır evlat. Sabır" kaşlarım çatılırken "Her sorduğum soruya böyle mi cevap vereceksiniz" başını iki yana sallamıştı "Hayır evlat. Sadece bazı şeyleri öğrenmen için erken. Zamana bırakman gereken şeyler var ve benim de sana anlatmam gereken şeyler" merakla ona bakarken o tekrar konuştu "Vampir kardeşlerle tanıştın ve onlar seni ve kardeşini koruyorlar. Nereden bildiğimi sorma evlat. Sana kokunun farklı olduğunu söylediklerini düşünüyorum" benden cevap beklediğini fark ettiğimde başımla onu onayladım o da devam etti. "Şimdi seni başka bir yere götüreceğim" demiş ve elini bana doğru uzatmıştı. Kararsızla elini tuttuğumda bir anda kendimi başka bir ortamda bulmuştum. Burası çok daha değişik bir yerdi. Ayin yapılan bir yer gibiydi. Ortada yerden biraz daha yüksekte siyah bir mermerden yapılmış masaya benzer bişey vardı. Etrafı sadece mumlar aydınlatıyordu. İsmini bilmediğim o adam o masanın yanında durup benim ne yaptığımı izliyordu. Adamla göz göze geldiğimizde beni yanına çağırmıştı. Yavaşça yanına doğru adımladım. Masayı gösterip "Sırt üstü uzan" demişti. Yutkunup masaya baktım. Adam bir eliyle omzumu sıvazlayıp "Korkmana gerek yok evlat bu senin iyiliğin için" korkma demesi içimi hiç rahatlatmıyordu ama yine de dediğini yaptım ve masaya sırt üstü uzandım. O kadar da rahatsız edici değildi. Bu beni şaşırtmıştı. İçeriye giren cübbeli adamlarla panikle yerimden doğrulmaya çalışmıştım ama dediğim gibi sadece çalışmıştım. Yaşlı adam beni ondan beklemediğim bir güçle geri yerime yatırmıştı. Korkuyla etrafıma baktığım sırada cübbeli adamlardan üçü yanıma gelmişti. İçlerinden biri elindeki bıçağı açığa çıkardığımda korkuyla çırpınmaya başlamıştım. Bunu gören cübbeli adamlardan birkaçı daha yanımıza gelmiş ve hareket ettirdiğim tüm uzuvlarımı masaya sabitlemişlerdi. Avuç içimde hissettiğim keskin sızıyla çığlık atmıştım. Göz yaşlarım şakaklarımdan masaya doğru kayıyordu. Bir süre sonra cübbeli adamlardan biri yanımdan ayrılmış ve başka bir yere adımlamıştı. Onun bunu yapmasıyla adamların tutuşu biraz gevşemişti. Elimi kesen adam geri geldiğinde elinde demirden yapılmış bir mühür vardı. Mühürü kenarda yakılmış olan ateşte iyice ısıttıktan sonra yanıma doğru adımlamaya başladı. Ne yapacağını anladığımda tekrar panikle kaçmaya çalışmıştım ama başarısız olmuştum. Tişörtümün kolu sıyrılmıştı ve o sıcak mührü omzuma yemiştim. Acıyla çığlık atarken gözümdeki yaşlar yeniden akmaya başlamıştı. Acıyan kolum yüzünden hala daha göz yaşlarım akıyorken göz kapaklarımın ağırlaşmaya başladığını hissetmiştim. Buna direnmeyerek gözlerimi kapattım ve kendimi uykuya teslim ettim.

***

Kendime yeni yeni gelirken zorlukla gözlerimi aralamıştım. Vampir kardeşlerin evinde Soobin ile kaldığım odada yatakta tek başıma yatıyordum. Boğazımda acayip bir kuruluk vardı. Sanki günlerdir su içmemişim gibi. Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde gözleri ağlamaktan şişmiş gibi duran kardeşimi görmüştüm. Yattığım yatağın yanına bir sandalye çekmiş orada oturuyordu. Bir elimi sıkıca kavramıştı ve başını da elimin üstüne koymuş uyukluyordu. Biraz daha bakındığımda koluma takılan serumu fark etmiştim. Anlamazca kaşlarım çatılırken bana ne olduğuna anlam veremiyordum. Sağ kolumda tam da mühürledikleri o yerde hissettiğim sızıyla inlememi tutamamıştım. Soobin anında gözlerini açıp doğrulurken vampir kardeşlerde hızla odaya girmişlerdi. Şaşkınca onlara bakarken Soobin hızla "Hyung" demiş ve boynuma sıkıca sarılmıştı. Benden ayrıldığı gibi tekrar elimi tutmuş ve şefkat ile bakarken "İyisin değil mi hyung?" diye sormuştu. Başımla onu onayladım ve "Su istiyorum" demiştim. Boğazım o kadar kuruydu ki konuşurken canımı yakıyordu. Namjoon hyung " Ben hemen getiriyorum" dedikten sonra hızlıca odadan çıkmış ve saniyesinde elinde bardakla geri gelmişti. Taehyung suyu ondan alıp yanıma gelmiş ve doğrulmama yardımcı olduktan sonra da suyu içirmişti. Bardaktaki tüm suyu bitirmemle biraz daha kendime gelebilmiştim. Merakla onlara bakarken "Ne oldu bana?" diye sormuştum. Namjoon hyung da yattığım yatağın yanına yaklaşmış ve derin bir nefes alarak "Senin bize anlatmaya başlaman gerek" demişti. Başımla onu onaylayıp gördüğüm rüyadan itibaren anlatmaya başlamıştım.

Anlatmayı bitirdiğim rüyam ile beni dinleyen bedenlerde bakışlarımı gezdirdim. Hepsi de düşünceliydi. Taehyung aralarında ilk konuşan olmuştu "Üç gündür uyuyorsun Jungkook" dedi. Üç gün mü? Boğaz kuruluğumun sebebi belli oldu. Şokla ona bakarken Namjoon hyung "Kolundaki ize bakabilir miyim?" diye sormuştu. Başımla onu onaylayınca Soobin yavaşça tişörtün kolunu sıyırmıştı. Namjoon dikkatle ize bakarken parmağıyla oraya dokunmasıyla canım yanmıştı ve ağzımdan bir inleme kaçmıştı. Namjoon hyung odanın kapısına doğru yürürken "Pansuman için malzeme getireyim" demiş ve gitmişti.

Namjoon hyung elinde ilk yardım çantasıyla geri gelmişti. Soobin oturduğu sandalyeden kalkmış ve Namjoon hyunga yer vermişti. Namjoon hyung ilk yardım çantasından gerekli malzemeleri çıkarttıktan sonra mühürlü yere pansuman yapmaya başlamıştı. Bakışlarım pansuman yapılan kolumdayken Taehyung'un konuşmasıyla o tarafa döndüm. "Kendinde bir farklılık hissediyor musun?" Bakışlarım üstüme örtülen örtüye düşerken hissetmeye çalıştım. Vücudumda bir tuhaflık olduğunu pek ala hissedebiliyordum ama ne olduğunu bilmiyordum. "Vücudumda tuhaf bişeyler var ama tehlikeli olduğunu sanmıyorum" dediğimde beni onaylayan bakışlar atıyordu.

Namjoon hyung pansumanımı bitirdikten sonra ayağa kalkmış ve arkasında kalan bedenlere dönmüştü. "Soobin abinin ne sevdiğini sen daha iyi bilirsin o yüzden beraber mutfakta abin için birşeyler hazırlayalım. Üç gündür aç. Sonra da dinlenir" dediğinde Soobin onu başıyla onaylamış yanıma gelip canımı yakmamaya dikkat ederek sarılmıştı. Ardından ayrılıp gülümseyerek "Hafif bişeyler yapacağım sen güzelce dinlen hyung" demişti. Ona gülümseyip öpücük attığımda bana gülüp Namjoon ile yemek yapmaya gitmişti. Ben de Taehyung ile kalmıştım. Bu vampirin bipolar olma olasılığı yüksekti bence ama yine de bunu ona söylemeyecektim. Bu sefer Taehyung boşalan sandalyeye oturmuştu. Merakla ona bakıp "Bu başıma gelenler kötü şeyler mi?" Kafasını bana çevirip "Bilmiyorum. Bunu bize zaman gösterecek". Kısa bir sessizliğin ardından tekrar konuşmuştu "Vücudunda ne gibi değişiklikler hissediyorsun?" demişti. Bunun bir açıklaması yoktu aslında. Sadece bedenimde değişik bir güç! hissediyordum. "Bilemiyorum. Bir farklılık var ama hiçbir fikrim yok" Taehyung sandalyede biraz öne doğru eğilmiş ve konuşmuştu "Biraz tanımlayabilir misin acaba?" direkt hissettiğimi anlatmaya karar verdim. "Damarlarımdaki kanda değişik birşeyler var. Güç gibi sanırım" açıklamamı bitirdiğimde Taehyung düşünceli bir şekilde bakıyordu.

İçeriye elinde bir tepsiyle giren kardeşimi gördüğümde uykumun gelmesinden dolayı esniyordum. Taehyung o gelince kalkmış ve aşağı kata gitmişti. Soobin ile beni baş başa bırakmıştı. Soobin bu sefer boşalan sandalyeye oturmuş ve komodine tepsiyi yerleştirdikleri sonra doğrulmama yardım etmişti. "İyisin değil mi hyung?" bana merakla bakarken ona yorgunca gülümsemiştim. "İyiyim ama çok uykum var" dediğimde bana gülmüş ve hazırladığı yemeği yedirmeye başlamıştı. "Ben uykudayken eve bişeyler almışsınız anlaşılan" Soobin buruk bir şekilde gülmüştü "Hyung seni öyle acı çığlıklar atarken görmek çok kötüydü. Zamanımı hep senin başında bekleyerek geçirdiğim için ne zaman alındı hiçbir fikrim yok" üzgünce Soobin'e bakmıştım "Çok özür dilerim" dediğimde. Bana şefkatle bakmış ve sarılmıştı. Bende hızlıca kollarımı ona dolamıştım. Benden ayrılıp "Hadi hyung sen yat bende sen uyuyana kadar saçlarını okşayayım" ona gülümseyerek uzanmış ve gözlerimi kapatmıştım. Soobin üzerimi güzelce örttükten sonra elini saçlarımın arasına daldırmış ve olan uykumun daha çabuk gelmesini sağlamıştı. Ben ise hızlıca uykuya dalmıştım.

~~~

Bence biraz biraz olaylara atılmaya başlamalıyız

Diğer bölüm görüşürüz 👋

Diğer bölüm görüşürüz 👋

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Dark PassengerWhere stories live. Discover now