13

113 11 26
                                    





İyi okumalar canlar

Umarım bölümü beğenirsiniz 🖤

~~~

***

Yine rüyamda o gökyüzünde uçan adadaydım. Tek fark bu sefer gökyüzünde gri bulutlar yoktu. Masmaviydi gökyüzü ve havada beyaz bulutlar vardı. Bakışlarımı gök yüzünden karşıma çevirdim. Da-xıa gelmişti. Ona bakıp ufak bir gülümseme sundum. O da aynı şekilde selam verdi. "Bu sefer eğitim mekanım burası mı olacak?" Başıyla beni onayladı. Öğretmesi gerekenler haricinde konuşmayı pek sevmiyordu. "Bugün sana senin asıl gücünü açığa çıkartacağız Esper" kaşlarımı çatarak ona baktım. "Adım Jungkook" Da-xıa'nın yüzünde bir tebessüm oluştu. "Seni gören insan üstü varlıklar sana Esper diyecekler ama" anlamazca ona baktım. "Güçlerinle ilgili bir mesele" bunu şimdilik daha fazla düşünmeyecektim. Anladığım kadarıyla sahip olduğum güç sayesinde başka bir adım daha olmuştu. Da-xıa yere oturup benimde oturmam için işaret verdi. "Esper zihnime odaklan ve onu düşün" onun zihnine mi? Beni başıyla onaylayıp "Evet benim zihnimi düşün" bu nasıl olacaktı ki şimdi. "Gözlerini kapat ve hisset. İç güdülerin seni yönlendirecektir" gözlerimi kapatıp derin bir nefesi içime çektim. Etrafımdaki tüm nesnelerin farkına vardım. Şimdi bir zihne giriş yapıyordum. Ama düşüncelerine. "İyi gidiyorsun Esper" daha da gezinmek istiyordum o düşüncelerin içerisinde. Duyduğum ufak çaplı çığlıkla panikle gözlerimi açtım. Da-xıa bana şokla bakıyordu. Endişeyle "Ne oldu? Bişey mi yaptım?" Bana hala şokla bakarken fısıldadı "Zihnimin içine fısıldadın. Bu nasıl olabilir?" Ardından hızlıca toparlanmış ayağa kalkmıştı. Arkama geçip gözlerimi kapatmıştı. "Önündeki taşa odaklan ve onu havaya kaldır Esper" böyle tuhaf bir şeyi neden istemişti ki? Dedi gibi yaptım. Önümdeki taşa odaklandım ve onu havaya kaldırdım. Ardından yavaşça yere bıraktım. Da-xıa gözlerimi açmış ban bakmıştı. "Bugünlük bu kadar yeter" demişti. Ardından o yok olurken ben de kendi rüyama ger dönmüştüm.

***

Uyandığımda başımda tuhaf bir ağrı vardı. Elimi başıma götürdüğüm zaman birinin üstünde yattığımı fark etmiştim. Panikle doğrulurken "Şey özür dilerim ben uyurken öyle yatıvermişim" ben hızlı hızlı kendimi anlatmaya çalışırken duyduğum kıkırtı sesi ile iri iri açtığım gözlerim ile ona döndüm. "Sakin ol Jungkook. Sarılarak yatmayı sevdiğini biliyorum" demişti. Utançla ona bakarken "Biraz üstünde yatmışım ama" eliyle beni durdurup "Sorun değil. Hadi bizde kalkalım. İçerde bizi bekliyorlar" başımla onu onayladıktan sonra bende Taehyung'un peşinden ayağa kalkmıştım ama kalkmamla daha şiddetli bir ağrı saplanmıştı. İnleyerek başımı tuttuğumda Taehyung hızlıca bana dönmüştü. "Jungkook ne oldu neyin var?" endişeli bakışları benim gözlerimi bulunca şokla açıldı ve ağzından kısık sesle o keşime döküldü "Esper" ben ise ağrı daha da şiddetlendiği için yere çömelmiştim. "Taehyung başım çok kötü" ağlarcasına konuştuğum için kendine gelmiş yanıma çömelmişti hemen. İçeriye dalan Namjoon hyung hızla yanıma çökmüştü. O da gözlerime baktığı gibi bir şok dalgası yaşamıştı. Ama Taehyung'un dürtmesiyle kendini çabucak toparlamıştı. Onların desteği ile ayağa kalkarken benim isteğim ile lavaboya getirmişlerdi beni. Gözümde ne gördüklerini çok merak ediyordum açıkçası. O yüzden yansımama bakmak için şu an en yakındaki aynaya gitmiştik.

Aynada kendi gözlerimle göz göze gelmem ile şokla aynaya bakmıştım. Ardından başıma öncekilerden daha kuvvetli giren ağrıyla kısa süreliğine dünyam karanlığa gömüldü. En son hatırladığım şey Taehyung ve Namjoon'un adımı seslenmesi ve mor gözlerimdi.

Dark PassengerWhere stories live. Discover now