İstanbul Geceleri

141K 3.5K 97
                                    

Kulaklığımı çıkarıp ışığı açtım. Saat gecenin biriydi ve belli ki biri daha benim gibi uyuyamamıştı. Yataktan kalkıp kapıyı biraz araladım. Alperen  koridorda sessizce yürümeye çalışıyordu. Tabi çalışıyordu sadece. Beni görmediğine emin olarak kendi odamdan çıkıp sessizce kapıyı kapadım ve abimin arkasından gitmeye başladım. Bir kaç adım ilerledikten sonra durdu. Tam arkasını dönecekti ki konuşmaya başladım:
- You wanna play a game?
Korkutmanın etkisi ile yerinde zıplayıp birden arkasını döndü.
- Psikopat. Ne yapıyorsun gece gece?
- Asıl sen ne yapıyorsun gece gece? Nereye gidiyorsun?
- Sana ne!
- Tamam. Beraber inelim de ben de annemlerin odasına gideyim, bir iyi geceler dileyelim onlara.
- Of Alina. Burada bir kaç kişiyle tanıştım, onlarda beni İstanbul'un en ünlü mekânlarından birine çağırdılar. Oraya gidiyorum. - dedi
- Ben de gelsem ya? - dedim alt dudağımı büzerek
Alperen bi kaç saniye düşündü.
- Beş dakika içinde hazır ol, eğer hazır değilsen sensiz giderim. - dedi işaret parmağını göstererek
- Ayy, Alpişim benim. - dedim yanağını öperek
- Alpişim deme bana. - dedi arkamdan

                                ***

Pek uzak değildi kulüp. Oraya gidene kadar abimin yeni arkadaşları ile tanıştım. Onurhan aralarında en uzun boylu olandı. Koray en yakışıklısı. Doruk en tarz giyinen. Yağız Doruk'un kardeşi sivilceli ergen. Bir de onun sevgilisi Melisa. Hepsi de benimle yaşıttı, Onurhan ve Doruk hariç. Ben, abim, Onurhan ve Koray bir arabadaydık. Yağız, Doruk
ve Melisa diğer arabadaydı. İyi ki iki arabayla gittik te o üç kişiden biraz uzak kaldık. Hiç cana yakın değildiler.
Onurhan arabayı mekanın önunde durdurğunda indik. Bermuda Şeytan Üçlüsü bizden önce gelmişlerdi. Onlara pek yakın olmamaya karar verdim, çarpılırım falan. Allah korusun.
Üçlü ilerden gidiyordu, Alperen ve Onurhan arkalarından, ben ve Koray da en arkadan. Mekân gerçekten şahaneydi. Ayşe Hatun'un "Güm Güm" şarkısı dışardan bile duyuluyordu. Zaten bu şarkıya bayılıyordum. Yerimde dans etmeye ve şarkıyı mırıldanmaya başladım.
- İstersen dans edelim? Yerinde oylnamakla olmuyor. - dedi Koray
- Ben böyle iyiyim. - dedim
Alperen'in yanına oturdum ve etrafta göz gezdirdim, sanki birini tanıyorum. Yağız'ın karşıma oturması ile ona baktım. Hiç gözüm tutmadı bunu şimdiden söyleyeyim.
- Ne içmek istiyorsun? - Alperen'in sorusu ile ona baktım
- Kola. - dedim
Doruk ve Melisa da Yağız'ın yanına oturdular. Hepsi de gözlerini bana dikmişti.
Alperen'e daha çok soklaşıp kulağına fısıldadım:
- Bu karşıdaki üçlüyle nasıl arkadaş oldun anlamıyorum!?
- Onlarla arkadaş olur muyum ben? Koray ve Onurhan'la çıkacaktık onlarda gelmiş. Tiplere gel, bir dakikadan fazla bakma gözlerin bozulur. Abi tavsiyesi. - dedi Alperen
- Baksana ya, resmen şeytan üçlüsü!
- Bunu sen mi uydurdun?
- Evet. - dedim
- İyimiş. Onlara artık öyle deriz!
- Alpişim benim tuvaletim geldi.
- Ne yapmamı istiyorsun? Tutayım mı?
- Yok abi tuvaletin yerini söyle.
- Ay ben lavaboya kadar gidiyorum şimdi gelirim aşkım! - Melisa'nın konuşması ile ona baktım
- Aa, Alina tam da tuvaletin nerde olduğunu öğrenmek istiyordu. Beraber gidin. - dedi Alperen
Abi dedik bağrımıza bastık. Kıyan abiymişsin Alperen. Helal olsun.
- Beni takip et Alinacığıım- dedi Melisa
Hay ben senin ağzına vuraydım da benim adımı öyle söylemeseydin. Kafamı sallayıp kalktım oturduğum yerden. O ilerledikçe ben arkasından gidiyordum. Bir koridora girip büyük bir kapının önünde durdu.
- Tuvalet burası. Sen gir ben seni burada beklerim. - dedi
- Sen neden girmiyorsun? - dedim kaşlarımı çatarak
- Makyajımı tazeleyecektim, ama vazgeçtim. - dedi sırıtarak
Zaten yüzünde filli boya var neyine tazeleyeceksin?
- Tamam.
Kapıyı tam açmıştım ki beni odaya itirdi, ve kilit sesi duyuldu. Beni buraya mı kilitledi yani? Karanlık bir odaya. Ay yemin ederim gerizekalı bu.
Kapıya vurmaya ve bağırmaya başladım:
- Ne yapıyorsun be? Aç şu kapıyı! -
Dışardan sadece gülüş sesi geldi.
- Hadi şimdi de sevgilime bak! - dedi
- Ne diyorsun ya sen? Ne yapayım ben senin orangutan sevgilini? Aç kapıyı!
- Sensin orangutan be. Ay canım senin de muhabettine doyum olmuyor, ama benim gitmem gerek. Hadi bayy.
- Küçük beyinli sürtük. - diye bağırdım
Yanıma telefonumu da almamıştım. Ne yapacağım şimdi? Nerede olduğumu bile bilmiyorum. Ihh. Kahrolası sürtük.

Baş Belası KüçüğümWhere stories live. Discover now