Milyonlarca kelebek

39K 1.4K 24
                                    

Alina'nın anlatımından:

Kerem deponun önünde durdurunca arabayı, derin bir nefes alıp indim. Hem heyecanlı, hem de endişeliydim. Babam Kerem'i dövdürdükten sonra ne diyebilirdi ki? Dur ya, bir de abim hastanedeyken Kerem'i kovmaktan beter etmişti. Bunu neden yapıyordu? Ne yapmıştık biz ona?
Elimin tutulması ile düşüncelerimden ayrıldım.
- İyi misin? - dedi Kerem
- Evet. Sadece babamın sana yaptıklarını düşünüyordum. - dedim
- Belki de yine dayak yerim ha? Ama bu sefer babandan? - dedi sırıtarak
- Neden? Benim anlamadığım neden babam bunu yapıyor?
- Beni sevmediği için belki de. Öğrenmeye ne dersin? - dedi
Elini sıkıca tuttum ve deponun içine ilerledik. Babamı görünce biraz şaşırmadım diyemem. Bir sandalyeye oturmuş, kaşları göbeğe kadar çatık, bir de etrafı korumalarla dolu. Ben hayatım boyunca bu adamı bu kadar sinirli görmedim. Neler oluyordu?
Tam karşısında durduk. Kendimi suçlu gibi hissediyordum ve şimdi cezamı çekecektim sanki.
- Baba? - dedim
- Sonunda gelebildiniz. - dedi ifadesizce
Trafik vardı derdim de yoktu ama. Ne desem, ne desem?
- Geldiğimize göre konuya girebilir misiniz? Bizi neden çağırdın Ekin amca? - dedi Kerem
Oww. Babam daha da sinirle Kerem'e bakınca korktum. Ama yanımdakinin hiç umrunda değildi sanki.
- Alina yanıma gel! - dedi babam
Kaşlarımı kaldırıp ona baktım. O çok ciddiydi. Tam Kerem'in elini bırakıcaktım ki elimi daha sıkı tuttu ve beni arkasına çekti.
İstemsizce aklıma İstanbul'da ki ilk gecem geldi. Alperenle Kerem'in kulübüne gitmiştik hani. Kavga çıkmıştı ve şu bermuda şeytan üçlüsünü dövmüştük ve sonra Kerem gelmişti bizi azarlamaya. Onun kulübüne b*k dedim ve o benim üzerime gelmişti. Kerem'le ilk göz göze geldiğimiz an. Kim bilebilirdi şimdi bu durumda olacağımızı?
Alina kendine gel! İlk önce baba işini hallet. Sonra salakça gülersin ilk görüşmenize.
- İlk önce konuşalım. - dedi Kerem
Sırtından bir şey görmüyorum ki sevgilim. Biraz yana kayarak babama baktım. Kulaklarından duman çıkmaya başlamıştı.
- Sana kızımdan uzak durmanı söylemiştim! - diye bağırdı babam
- Bende size sormayacağımı söyledim. - dedi Kerem çeneseni sıkarak
Sırtına dokundum sakinleşmisi için. Çok gerilmişti.
- Sen bana babanın emanetisin Kerem, ama kızımın peşini bırak. Bu seni son uyarım! - dedi babam
- Neden baba? - dedim ve Kerem'in arkasından çıktım
Bi an duraksadı. Neden yapıyordu bunu bize?
- Sana söylemedi mi? - dedi bana bakarak daha sakin bir ses tonuyla
- Neyi? - dedim
- Yakında baba olacağını. - dedi babam sinirle
Şimdi anlaşıldı. Babam Kerem'in baba olacağını düşünüyordu. Neden benden uzak durması gerektiğini şimdi anladım.
Ben olsam bende aynısını yapardım. Başlarda da yaptım zaten. Ama gelelim diğer konuya. Bunu babama kim söylemişti?
- Düşündüğün gibi değil baba. Kim söyledi bunu sana? - dedim
- Ne önemi var kimin söylediğinin? O bebek bekliyor Alina. Yakında baba olacak.
- Biliyorum baba.
- Biliyorsun ve buna rağmen halâ onunla mısın?
- Koray mı söyledi? - dedi Kerem
- Evet. - dedi babam
- Baba inan bana her şey yalan. O kadın Kerem'den hamile değil. - dedim
- Neden o zaman Koray gelip böyle bir yalan söyler ki?
- Çünkü o'da Alina'ya aşık. - diye bağırdı Kerem
Babam donup kaldı. E biraz bende dondum. Kerem biliyor muydu?
Sessizliği bozan babam olmuştu.
- Alina gidiyoruz. - dedi
Babam önden korumalarla çıktı. Bende tam gidiyordum ki Kerem beni kendine çekti. Sıkıca sarıldı ve alnımı öptü.
- Seni seviyorum küçüğüm. - dedi kulağıma
- Bende seni seviyorum sevgilim. - dedim salakça gülerek
Kerem'den ayrıldım ve dışarı çıktım. Babamın yanına arabaya bindim sessizce. Hiç konuşmadan eve varmıştık bile.

Kerem'in anlatımından:

Eve girince direkt Koray'ın odasına yöneldim. Onunla çok acil konuşmam gerekti. Odasının kapısını açtım, ama yoktu. Salona dönüp Hakan'ı aradım. Mutfakta kahve içiyordu.
- Koray nerede? - dedim mutfağa girince
- Yok. - dedi Hakan yerinden kalkarak
- Nasıl yok Hakan? Korumaları ben bu yüzden mi işe alıyorum? Koray'ı hemen bulsunlar! - dedim sinirle
- Peki. - dedi ve telefonunu eline alıp biraz uzaklaştı
Çok sinirliydim. Sinirlerimi bir şeyden çıkarmam gerekti. Ya da birinden. Aklıma gelen fikirle Hakan'a baktım.
- Bana bu geceye maç ayarla. - dedim
Telefonu kulağından çekip çatık kaşlarla baktı.
- Yarın pazartesi. Okul var ve senin dinlenmen gerek. - dedi
- Sinirimi birinden çıkarmam gerek Hakan.
- Tamam. - dedi pes edercesine
Evden çıkıp arabama bindim. Tam gaz boks maçlarının yapıldığı yere sürdüm. Yarım saat sonra varabilmiştim. Arabadan inip depoya yöneldim. Kapıdaki korumaların yanından geçip içeri girdim. Girer girmez sigara dumanına maruz kalmıştım. Kafamdaki kapüşonu indirdim ve etrafta bir göz gezdirdim. Can'ı görünce yanına gittim.
- Hoş geldin abi. - dedi gülümseyerek
- Hoş buldum. - dedim karşısına oturarak
- Maçın mı var?
- Evet.
- Yoksun bu aralar. Bir şapmiyona yakışmayan bir davranış bu. - dedi şakasına
- Yoğunum. - dedim
Masananın üzerinde duran paketten bir sigara aldım, ve Can'dan aldığım çakmakla yaktım. Dumanı içime çekip bıraktım. Rahatlatıcı etkisi nerede kalmıştı? Beni rahatlatması gerekmiyor muydu?
- Sevgili yapmışsın. Onunla mı yoğunsun? - dedi sırıtarak
- Sana kim söyledi bunu? - dedim
- Abi herkes bunu konuşuyor. Şampiyon liseliyle aşk yaşıyor diyenlerde var. Doğru mu bu? Gerçekten bir liseli mi? - dedi bu sefer daha ciddi konuşarak
- Bunu sana kim söyledi Can? Kim yaydı bu haberi?
- Emre'den çıktı her şey. Geçen hafta hastanelik olduğunda bir kız ambulans gelene kadar yanında durdu ya, onun için baya bir konuştu.
- Ne dedi? - dedim kaşlarımı çatarak
- Söylemesem daha iyi. - dedi yüzünü ekşiterek
- Ne dedi Can? - dedim sinirle
- Küfür etti. Buradaki herkesle beraber olduğunu falan söyledi.
Hızlıca yerimden kalktım ve Emre'yi aradım. Duvara yaslanmış gülerek içki içiyordu.
- Abi yapma! Şapmiyonluğunu alırlar elinden. - dedi Can önüme geçerek
- Umrumda mı sanıyorsun? - dedim Emre'ye doğru giderek
Bu akşam sinirimi kimden çıkarıcağımı bulmuştum en sonunda. Maça kadar bekleyemezdim.

Baş Belası KüçüğümWhere stories live. Discover now