Abim damat oluyor

22.4K 870 17
                                    

Alina'nın anlatımından:

- Of be ayaklarım koptu. - dedim kendimi koltuğa bırakarak
- Koptu mu? Sen hiçbir şey yapmadın ki. - dedi Mustafa yanıma oturarak
- Oğlum asıl sen hiçbir şey yapmadın. Bir sandalyeye oturup emir verdin ya. Alperen bile halâ kendine pek gelemedi, ama o bile yardım etti. Sen ise sadece yedin. - dedi Masal Musti'ye yastık atarak
- Öyle olsun ablacığım. Ama bilmeni isterim ki birinin o yemekleri denemesi gerekirdi. Ne yani bilmediğimiz şeyleri yarın misafirlere mi yedirelim? - dedi Mustafa
- Hı, nasıl? Güzel miydi? - dedi Alperen
- Ya pek beğenmedim.
- Musti bence canını seviyorsan artık sus!
- Ben açım. - dedi
- Yuh yani Mustafa. Gün boyunca yedin be kardeşim. Halâ mı açsın? - dedi Masal kaşlarını kaldırarak
- Evet. - dedi basit bir şekilde Mustafa
- Zıkkımın kökünü ye Mustafa! Ben yatmaya gidiyorum, saat gecenin on ikisi oldu. Ama biri kıçını sandalyeden kaldırıp bize yardım etmiş olsaydı şimdiye dek uyumuş bile olurduk. - söylenerek gitti Masal odasına
- Bende yatıyorum. Sizde yatın artık dinlenin. Alina annemler uyumuştur şuna söyle daha sessiz olsun. - dedi Alperen
- Peki abi, iyi geceler. - dedim
- İyi geceler. - dedi oda giderek
- Bende yatmaya gidiyorum, çok yoruldum. - dedim kalkarak
- Ya gitme. Ben daha yemek yiyeceğim beni yalnız mı bırakıyorsun? - dedi Mustafa
- Mustafa çok yorgunum. Uykum var.
- Tamam ya. Sen bir şey yemeyecek misin?
- Hayır, iyi geceler. - dedim odama yönelerek
- İyi geceler. - dedi Mustafa mutfağa girerek
Gülerek odama girdim. Çantamı yere atıp kedilere baktım ilk önce, hepsi mışıl mışıl uyuyordu. Lucky'yi biraz sevdikten sonra kalkıp soyunmaya başladım. Yatağımın üstünde duran tişörtü alıp giydim ve banyoya girdim. Makyajımı silip elimi yüzümü yıkadıktan sonra yine odama döndüm. Tam kendini yatağa atacaktım ki telefonumun çalmasıyla durup ofladım. Uzanıp sehpanın üzerinde telefonu alıp arayana baktım. Vay, aklına gelebildik sevgili. Açıp kulağıma koydum.
- Efendim sevgilim? - dedim
- Sana kimse perdeni kapatmıyı öğretmedi mi? - dedi sinirle
- Anlamadım?
- Alina perden sonuna kadar açık ve sen üzerini değiştirdin.
Gözlerimi kocaman açıp pencereye baktım, gerçekten de perde açıktı.
- Ay. - dedim
- Ay mı? Herkes senin pembe iç çamaşırlarını gördü Alina.
- Gecenin on ikisinde penceremin önünde senden başka manyak var mı Kerem?
- Yok! Ama görmüş olabilirler.
- Gelecek misin yukarıya yoksa telefondan tartışmaya devam edelim mi?
- Geliyorum! - dedi telefonu suratıma kapatarak
- Goloyorom. Ne bileyim ben perdenin açık olduğunu?
Yatağa yatıp Kerem'in gelmesini bekledim. Çok değil, sadece otuz saniye sonra Kerem odaya uçarak geldi.
- Ben var ya senin bu perdeni param parça ederim. Sen niye soyunmadan önce bi kontröl etmiyorsun ki? Ya benden başka biri seni öyle görseydi? Sen beni deli etmek mi istiyorsun? - diye azarladı beni odaya girer girmez
Yataktan kalkıp ona doğru uzandım ve ensesinden tutup onun dudaklarını öptüm.
- Seni çok özledim. - dedim sessizce
- Eğer beni böyle susturacağını düşünüyorsan doğru yoldasın. - dedi sırıtarak
- Hm, gel buraya. - dedim onu yatağa çekerek
- Ne oldu? - dedi yanıma yatınca
- Çok yoruldum bu gün.
- Kıyamam ben sana. - diyerek alnımı öptü
- Sen ne yaptın? Çiğdem iyi mi?
- Evet. Onu sevgilisiyle barıştırdım.
- İyi yapmışsın.
Ona sarılıp kafamı göğsüne koydum ve o mükemmel kokusuyla sarhoş olduğumu hissettim.
- Peki şimdi Çiğdem'le ne olacak? - sordum sessizce
- Yarın o işi bırakıp bizim yanımıza taşınacak. Bunu halâ Koray'la konuşmadım bile, hala kız kardeşi olduğunu bilmiyor, bunu nasıl kabul edeceğini de bilmiyorum. Amcama da söylemem gerek. Düşündüm de belki amcam Çiğdem'i biliyordur. Babam ona söylemiştir. Bilemiyorum. Onunla oturup biraz konuşmamız gerek, bizim hakkımızda.
- Hıhı. - yaptım kendimi uykunun kollarına yavaşça bırakarak
- Sen beni dinlemiyorsun bile değil mi? Evet, dinlemiyorsun. Belli ki gerçekten çok yorulmuşsun. İyi geceler sevgilim.

Kerem'in anlatımından:

- Kerem? Sevgiliim? Hayatım? Aşkım? Hadi uyan artık.
Gözlerimi yavaşça aralayıp göğsüme yatmış bana bakan sevgilimi gördüm. - Günaydın güzelim. - dedim sessizce
- Günaydın sevgilim. - dedi yüzüme dokunarak
Gülerek alnına küçük bir öpücük kondurdum ve etrafa bakındım. Alina komodinin üzerindeki ışığı açmıştı ve görebildiğim kadarıyla dışarısı halâ karanlıktı. Kaşlarımı çatıp Alina'ya baktım.
- Saat kaç? - diye sordum
- Beş buçuk. Uyandırdığım için üzgünüm, ama birazdan tüm ev ahalisi kalkıp hazırlanmaya başlayacak. Seni burada bu kadar erken görürlerse açıklaması zor olur.- dedi saçlarımla oynayarak
- Kovuyorsun beni yani? - dedim gülerek
- Kovmuyorum hayatım, kibarca git diyorum. - dedi oda gülmeye başlayarak
- Peki. Ne zaman gelmemi istiyorsun?
- Yedi sekiz falan.
- Akşam mı?
- Hayır. Git evine bi güzel banyo yap dün seçtiğimiz o takımı al ve gel.
- Ama güzelim o gömleği sevmiyorum ben.
- Ya aynı giyinmemizi isteyen sen değil misin? Benimde elbisem aynı tonda.
- Elbisen ne kadar uzun? - dedim tek kaşımı kaldırarak
- Şey ya dert etme onu, o kadar kısa değil. - dedi geçiştirmeye çalışarak
- Ne kadar uzun dedim Alina?
- Dizime kadar Kerem. Tam dizimde. Oldu mu?
- Oldu. Peki iç çamaşırın ne renk? Yok ona göre pencerenin önünde bekleyenler falan olur, hayal kırıklığına uğramasınlar.
- Siyah. - dedi
- Sen benimle dalga mı geçiyorsun?
- Evet, belki mavi de olabilir.
- Alina!
- Bağırma, annemler uyanırsa seni kurtaramam.
- O perdeyi kapat. Artık kapalı duracak.
- Ya benim bebeklerimin büyümesi için güneş ışığına ihtiyaçları var. - dedi kedileri göstererek
- Alina onlar bitki değil, biliyorsun değil mi?
- Evet, biliyorum. Hem, sen niye halâ buradasın? Git artık.
- Peki. - dedim yataktan kalkarak
Alina yatakta arkasını dönüp uyumaya devat etti.
- Ne yani beni uyandırdın, ama sen uykuna devam mı edeceksin? - dedim kaşlarımı çatarak
- Evet. - dedi omuzlarını kaldırarak
- Bunu yapacağını bilseydim hiç uyanmazdım ya.
- Hadi git artık.
- Sen niye pijamanın alt kısmını giymiyorsun?
- Çünkü sıcak.
- Peki, gidiyorum. Bir kaç saate gelirim.
- Tamam.
Yanına gidip saçlarına bir öpücük kondurdum ve çıktım odasından. Alt kata sessizce indim. Kimseyi uyandırmamaya özen göster Kerem, sakın kimseyi uyandırma, sessiz ol!
- Günaydın Kerem.
Hızla arkamı dönüp mutfakta durmuş bana bakan Başak teyzeye baktım. Hassiktir.
- Günaydın Başak teyze. - dedim sessizce
- Yanıma gelsene oğlum. Niye uzaylı görmüş gibi bakıyorsun bana? - dedi gülerek
Yavaşça onun yanına gidip kapıya dayandım. Kahvaltı hazırlıyordu.
- E, oğlum neden bu kadar erken kaçmaya çalışıyorsun?
- Size yakalanmamak için erken kalktım, ama yakalandım. - dedim gülerek
- İstersen kalabilirsin. Herkese sabah erkenden geldiğini söyleriz.
- Çok isterdim, ama Alina beni öldürür. Evine git dedi.
- Demiştir. Herkes düğün için sabırsız ve heyecanlı, ne dediğimizi bilmiyoruz
- Ne zaman Los Angelas'a gidiyorsunuz?
- Üç gün sonra.
- Peki sen iyi misin Başak teyze?
- İyi olmaya çalışıyorum evlatlarım için.
- Üzgünüm Başak teyze.
- Sen suçlu değilsin ki oğlum. Yüce Rabbimin imtihanı. Hem korkma, kaldıramayacağın yükü vermez. İllaki yenerim bu hastalığı ben. Alperen ve Alina gibi çocuklar büyüttüysem bu hastalık benim için çocuk oyuncağı.
- İnşallah en kısa sürede atlatırsın.
- Biz gittikten sonra ev de, Alina da sana emanet. Onlara göz kulak ol. Hele ki Alina'ya. Kafasına ne zaman ne eseceğini ben bile bilmiyorum.
- Tabi ki. - dedim gülerek
- Sana kahve yapayım mı?
- Yok, gerek yok. Gideyim ben artık.
- Peki oğlum. Bak ama erken gel. Alperen'in sana ihtiyacı olabilir. Halâ daha acısı var, yardım edersin değil mi?
- Elbette. Hadi Başak teyzem sana kolay gelsin. - dedim çıkışa yönelerek
- Dikkatli ol. - diye bağırdı arkamdan

Baş Belası KüçüğümWhere stories live. Discover now