Başının belasıyım

32.1K 1.1K 15
                                    

Alina'nın anlatımından:

- Alina?
Adımı duyunca hızla arkamı döndüm. Zehra bitkin bir şekilde arkamda duruyordu.
- Zehra? Neredeydin sen? Korkuttun beni. - dedim ellerini nazikçe tutarak
- Seni arıyordum. Uyanınca odada çantanı gördüm, ama sen yoktun.
- Telefonla konuşmaya çıkmıştım. Sen iyi misin? Ağrın var mı?
- Biraz. Sen ne yaptın? O kızı fena hırpalamadın değil mi?
- Yok canım ne hırpalaması? Sadece hastanelik ettim o kadar. - dedim sırıtarak
- Alina keşke yapmasaydın. Şimdi polisler falan gelirse?
- Oldu yavrum. Durup izlese miydim?
- Ama senin başın derde girer. - dedi odaya girerek
- Niyeymiş o? - dedim bende arkasından girerek
- Kızın babası çok iğrenç bir tip. Tıpkı şu Mesut denen adam gibi. - dedi yatağa yatarak
- Seni rahatsız mı ediyor yoksa? - dedim
Emin onun hapisanede olduğunu söylemişti. Çıktı mı yoksa?
- Hayır. Bi süredir yok. Zaten olmasın da, Koray bana o pisliğin yaptığı şeylerden bahsetti. Çok ürkütücü, inan bana.
- Neymiş o şeyler? - dedim kaşlarımı çatarak
- Boşver. Başka zaman anlatırım. Sen sadece Fatmagül'den uzak dur. - dedi işaret parmağıyla beni göstererek
- Fatmagül? Gerçekten mi? - dedim kendi kendime
- Fatmagül'ün suçu ne? - dedi Zehra gülerek
- Kızım yatıp uyusuna, dinlenmen gerek.
- Ya ama ben eve gitmek istiyorum. - dedi isyan yaparak
- Hiç çabalama. Bu akşam buradayız canısı.
- Anneme ne derim Alina ben? Kavgaya karıştığımı öğrendiğinde beni öldürecek.
- Korkma, hallettim ben o işi. Sen sadece arayıp bizde kalacağını söyle. - dedim telefonunu ona vererek
- Peki. - dedi ve aradı
Konuşma bir kaç dakika sürmüştü sadece. Zehra kapattığı sırada da Kerem gelmişti. Aldığı yemekleri ilk önce poşetlerden çıkardım. Zehra için olanları onun yanındaki masaya koydum. Sonra sevgilimin yanına koltuğa oturup kendikelirimi yemeye başlamıştım. Tabi ara sıra onun aldığı yemeklere dadınmıyor değildim.
- Fatmagülle niye kavga ettiniz Zehra? dedi Kerem ona bakarak
Zehra duraksayıp bana baktı. Kafamı olumlu anlamda sallayıp yemeye devam ettim.
- Koray'ın benim yüzümden gittiğini düşünüyor. - dedi
- Koray'ın gittiğini nereden biliyor?
- Bilmiyorum. Bu sabah okula girer girmez üzerime atladı.
- Peki şimdi iyi misin?
- Evet. Sadece biraz ağrım var o kadar.
- Çok güçlü bir tekme yemişsin kankacığım. - dedim Kerem'den çaldığım makarnayı yerken
- Teşekkür ederim Alina. Beni orada korudun. - dedi üzgünce
- Bişey değil. Hem benim de zaten canım sıkılıyordu.
- Yine de başına bela almış olabilirsin. Dikkat et. - dedi Zehra
- Korkmana gerek yok.
- Tamam. Sen öyle diyorsan.
Kerem'in salatasına bakıp iç geçirdim.
- Biraz verir misin? - dedim ona bakarak
Çatalını batırıp bir kaç tane domatesi verdi ağzıma. Benim ağzımdan çıkarınca kendi ağzına götürdü. Sırıtarak ona doğru eğildim ve boynunu öptüm.
- Siz ikiniz iğrençsiniz. - dedi Zehra gözlerini kısarak
- Özür dilerim. Seni unuttum. - dedim gülerek
Yemeklerimizi yedikten sonra çöpleri topladık Keremle beraber. O sırada Zehra uyuya kalmıştı. İşimiz bittikten sonra pencerinin yanında olan orta büyüklükte siyah koltuğa oturdu Kerem. Bende ilk önce Zehra'yı güzel örttüm. Işığı kapatıp az önce bir hemşirenin getirdiği battaniyeyi alıp oturdum sevgilimin yanına. Tabi annemede unutmadan bir mesaj yolladım Zehralarda kalacağım diye.
- Burada mı kalacaksın? - dedim Kerem'e sessizce
- Evet. Seni yalnız bırakmak istemiyorum. - dedi sırıtarak
İkimizide rahatla sığdık koltuğa yatınca. O battaniyeyi üzerimize örttü ve kafasını yastığa koyup sarıldı sıkıca bana. Yastık sadece bir tane olduğu için suratlarımızın ne kadar yakın olduğunu anlatamazdım. Tabi sarılıp kendine doğru çekince beni burunlarımız bir birine dokundu. Adeta nefeslerimizi hissediyorduk. Kerem sessizce gülerek mümkünmüş gibi biraz daha yaklaştı. O zamanda dudaklarımız dokundu.
- Seni ne kadar sevdiğimi bilemezsin. - dedi sessizce
O konuşunca onun dudaklarına değen dudaklarım gıdıklandı. Göğüsümden fırlayacakmış gibi atan kalbimi duyuyor mu acaba? Çünkü tüm odada yankılanıyor galiba ne kadar hızlı attığı.
- Sana aşık olmak başıma gelen en güzel şeydi. - dedi yine o tahrik edici sesiyle
Kerem bunu yapmaya devam ederse eğer şurada eririm ben. Ben bu kadar hassas biri değildim. Bu adam benim genlerimle oynuyor dediğim gibi.
- Bir şey söylesene. - dedi
- Eğer söylersem bu romantik anın içine ederim diye korkuyorum. - dedim
Sadece gülümsedi. Hani şu ölümüne bayıldığım gülüşü.
- Senin gülüşüne aşığım. - dedim birden
- Neden? - diye sordu
Ha şimdi cevap ver Alina.
- Çok güzel gülüyorsun çünkü. Bir de dudakların çok güzel. Beni öptüğünde beni benden alıyorsun. Nerede olduğumu, kim olduğumu unnuturuyor bana dudakların. - dedim sessizce
- Böyle mi? - dedi Kerem masumca dudaklarımı öperek
Kalkıp üzerimizden battaniyeyi çektim ve bacaklarına oturup onu öpmeye devam etti. Ne kadar sessiz olmaya çalışsam da gülesim geliyordu.
- Seni seviyorum. - dedi öpüceklerin arasından
- Seni seviyorum. - dedim gülerek
- Bende sizi seviyorum, ama hastane koltuğunda sevişmek iyi bir fikir değil.
Duyduğumuz sesle Kerem hızla benden ayrılıldı. Kafamı sese doğru çevirip yerde emekleyen Mustafa'ya baktım.
- Mustafa? - dedim
- Efendim kanka? - dedi bana sırıtarak
- Neden buradasın? Sana gelme demedim mi ben? - dedi Kerem sessizce
Neticede Zehra halâ uyuyordu.
Mustafa bize poposunu dönünce Kerem benim de kalkmama yardım etti. Bize hala poposu dönük olan Mustafa'yı koltuk altlarından tutarak sessizce dışarı çıkardık.

Baş Belası KüçüğümWhere stories live. Discover now