Aşkmış adı

57K 2K 39
                                    

Alina'nın anlatımından:

Odadan çıkınca yüzümdeki maskeyi  çıkarttım ve en yakın çöpe attım. Babam ve Kerem'in olduğu yöne hızlıca koştum. Onları bıraktığım gibiydiler. Babamın yanına koşarak konuşmaya başladım:
- Ben abime neyin iyi geleceğini buldum. - dedim gülerek
- Neymiş o? - dedi babam
- Masal.
- Onlar ayrıldılar Alina. Gidip magandalar gibi kızı alamazsın.
- Baba abimi senden daha iyi tanıyorum. Onlar bu yaz nişanlanıcaktı. Ama biz senin işin yüzünde buraya taşındık ve onlar istemeyerek birbirlerinden ayrıldılar. Abim Masal'a hala deliler gibi aşık ve bunu görmemek için kör olmak gerek. - dedim sinirle
Babam bir an duraksadı. Masal ve abim onun işi yüzünden ayrıldı. Ve şu an abimi iyi gelecek tek şey Masal dı. Onun Masal'ı.
- Seni tek başına İzmir'e bırakamam, ama buradan da ayrılamam. Anla beni. - dedi babam
- Ben onu götürürüm. - dedi Kerem ayağa kalkarak
- Ne? - dedim
- Seni İzmir'e götüreceğim ve bahsettiğin Masal'ı alıp geleceğiz. - dedi babama bakarak
Kerem yavrum sen delirdin mi? Babam hiç tanımadığı birine kızını emanet eder mi?
- Tamam. Sana güveniyorum Kerem. Sadece dikkatli olun. - dedi babam
- Ne? - dedim yine şaşkınlık içerisinde
- Hadi Alina hiç vakit kaybetmeden gidelim, yolumuz uzun. - dedi Kerem ve beni elimden tutarak arabanın yanına kadar sürükledi
Hakan hemen arabadan indi ve bize arka kapıyı açtı.
- Hakan artık evine gidebilirsin. Saat gecenin biri oldu karın endişelenir. - dedi Kerem
- Abi siz nereye gidicekseniz oraya götüreyim. İşim bu benim. - dedi Hakan
- Hayır Hakan, gerek yok. Biz İzmir'e gidiyoruz.
- Peki. Ben o zaman eve gideyim. Hem Alina yenge geçmiş olsun. - dedi bana bakarak
- Sağol Hakan. - dedim
Kerem arka kapıyı kapattı ve ön kapıyı benim için açtı. Ben binince arabanın önünden kıvrandı ve şoför koltuğuna oturdu.
- İzmir'e gitmeden önce eve gidebilir miyiz? Şu eteği artık çıkarmak istiyorum ve kedimin maması bitmiştir, ona mama koyayım. -dedim
- Peki. - dedi Kerem ve arabayı çalıştırdı
- Evin adresini bilmiyorum, ama okulun yanından tarif edebilirim. - dedim
- Gerek yok, nerede yaşadığını biliyorum.
- Sen benim evimi nereden biliyorsun?

Kerem'in anlatımından:

- Kerem cevap verir misin? - dedi
- Ben senin öğretmeninim ve dosyalara bakarken adresin aklımda kalmış. - dedim geçiştirmeye çalışarak
- Beni öperken öğretmenim olduğunu unnutun ama.
- Bakıyorum da dil pabuç gibi. Gerçekten seni öptüm diye bana kızdın mı?
- Evet. Öyle gelip istediğin zaman beni öpme Kerem.
- Peki. Bir dahakine sana sorup ta öperim seni.
- Kerem?!
- Geldik. - dedim ve arabadan indim
Alina dişlerini sıkarak arkamdan indi ve kapıyı açıp içeri girdi. Arkasında girip kapıyı kapattım.
- Aşkım, sen ne yaptın bakalım. Yaramazlık yapmadın değil mi Lucky? Afferin benim Şanslıma.
Sesin geldiği yere gittim ve Alina'yı kucağında bir küçük kediyle konuştuğunu gördüm.
- Sen ne yapıyorsun? - dedim
- Uzaylılarla bağlantıya geçtim whatsapp'tanda kız grubu kurduk sohbet ediyoruz Kerem. Sence ne yapıyorum, kedimle konuşuyorum.
- Peki. - dedim
- Benim üzerimi değismem gerek, Lucky'e mama verir misin? Şu kedicikli kutuda maması.
- Tamam.
- Teşekkürler.
Alina merdivenleri çıktı ve tahminen odasına gitti. Ben de kediyle yalnız başıma kaldım. İlk önce mutfakta olan şu kedicikli kutudan mama aldım ve canavara verdim biraz. Sonra da salondaki aynada kendime baktım. Maçta kaşım patlamıştı. Kurumuş kanı elimle sildim ve tişörtümü kaldırarak karnıma baktım. Mert'in tekme attığı yer mos mor olmuştu. Dokunmaya çalıştım, ama çok fazla acıyordu.
- Kerem?
Alina'nın sesini duyunca hemen tişörtümü indirdim. Hızla bana doğru geldi ve tişörtü yavaşça kaldırdı.
- O tekmeden mi bu? - dedi
- Evet.
- Acıyor mu? - dedi bana bakarak
Gözleri mi dolmuştu? Ne yani o benim için mi ağlıyordu?
- Hayır, önemli bir şey değil.
- Bak, daha kötü olmasın diye bir şey sürelim. Hem acıyı hafif-
Ellerini karnımdan çektim ve yüzünü ellerimin arasına alarak gözyaşlarını sildim.
- Güzelim ben iyiyim tamam mı? Ağlama. - dedim onu bölerek
- Peki. - dedi sessizce
Yaşadığı bu karmaşanın ortasında bir de benim için ağlıyordu. Nasıl bir meleksin sen ya?
- Senin de tişörtün otralığı yıkıyor. - dedim gülerek
Oda gülerek ona bir kaç beden büyük olan erkek tişörtüne baktı.
- Abimin. - dedi
- Peki. Lucky'e mama verdim. Çıkalım mı?
- Çıkalım. - dedi

Alina'nın anlatımından:

On dakikadır yoldaydık ve benim canım acayip sıkılmaya başlamıştı.
- Yolculuk çok uzun sürer mi? - diye sordum Kerem'e
- Evet. - dedi gözlerini yoldan ayırmadan
Kafamı sallayıp başka yöne doğru bakmaya çalıştım. Pardon ama adam araba kullanırken bile yakışıklı. Bense abim bu durumdayken Kerem'i düşünen aptal. Bu günkü olaylar bana fazla geldi galiba. Koray'ın söylediği, Kerem'in maçı, şu sarışın Serenay'a karşı olan bakışları, abimin hali, sonra yine Kerem ve beni öpmesi. Ne biçim bir gün geçirdim ben böyle? Herşey bok gibi.
- Masal kim?
Kerem'in sorduğu soruyla ona döndüm. Saçları dağılmış, dudağı ve kaşı patlamıştı, yaralıydı, ama yine de bütün gece yolculuk yapacağımızı bile bile benimle geliyordu. Ama ben sana kıyamam ki.
- Abimin eski sevgilisi. Yani sevgilisi, ama eski, istemeyerek ayrıldılar işte. Resmen birbirlerine sırılsıklam aşıkken ayrıldılar. Ve abim ona gidiceğimizi söylediği zaman ilk kez onu ağlarken gördüm. Masal'ı hiç anlatmıyorum bile. İstanbul'a geldiğimiz ilk günler hep telefonla konuşuyorlardı, sonra işler bozulmaya başladı. Tartışmaya başladılar. Bunca yıllık aşk işte böyle sona erdi. Hepsi de babamın yeni işi yüzünden. - dedim
- Eğer gelmeseydin biz seninle tanışamazdık ama. - dedi Kerem bana bakarak
- Evet. - dedim gülümseyerek
- Seninle tanışmasaydım şimdi kulüpte olurdum. Şu pislik herifi dövdüğüm için mutlu olurdum. Bir de kazandığım için tabi ki.
- Onunla alıp veremediğin ne var?
- Bunu sana başka zaman anlatırım. Başka bir şey söylememi ister misin?
- Ne?
- Eğer sen o okulda olmasaydın ben hiç öğretmenlik yapmazdım. - dedi
- Bu ne demek şimdi?
- Bu demek oluyor ki ben oraya sadece sana daha yakın olabilmek için geldim. Çünkü sana çok alıştım ve sen benim yanımda olmayınca kendimi eksik hissediyorum ben Alina.
Şaşkınlık içerisinde baktım ona. O resmen benim ona karşı hissetiğimi anlatmıştı. Yoksa..o da bana aşık mıydı?

Kerem'in anlatımından:

Bir kaç saat sonra acıktığımı anlayarak bir benzincide durdum. Saat sabahın dördüydü ve daha bir iki saat vardı İzmir'e. Alina çoktan uyumuştu. Tabi uyurken ayrı güzeldi meleğim benim. Biraz onu izledim. Sonra kemerimi çekip ona daha fazla yaklaştım. Başını arkaya yaslamış, saçları dağılmış sessizce uyuyordu. Gün onun için çok zor geçmişti. Alnına küçük bir öpücük kondurup arabadan indim.
Markete girip bir kaç yiyecek ve kahve alıp, parasını ödeyip çıktım. Arabaya binip kahveyi yudumlamaya başladım. Uykum biraz da olsa açılmıştı. Arabayı yine çalıştırıp yola devam ettim. Alina'nın kıpırdandığını duyunca ona baktım. Gözlerini aralayıp etrafa bakındı.
- Günaydın. - dedim gülümseyerek
- Günaydın. - diye mırıldandı
- Aç mısın? Yiyecek bir şeyler aldım.
- Hayır. Daha yol var mı?
- Az kaldı. - dedim
- Kahve aldın mı? - dedi
- Evet. Arkada.
Kemerini çözüp arkaya uzandı ve hazır kahvelerden aldı.

Alina'nın anlatımından:

Ben Kerem'in bana dediklerini düşünürken o rahat bir şekilde arabayı sürüyordu. Yok, ben dayanaman böyle. Uzanıp radyoyu açtım.
- Bir sakıncası var mı? - dedim ona bakarak
- Yok. - dedi
Radyoyu açtığımda bir şarkı bitmişti tam. Diğer şarkı başladığında sessizce güldüm.
"Bakması ne zormuş ah o güzel yüzüne
Toplamış yine bütün güneşi üstüne
Kamaşıyor gözlerim bebeğim
Öyle gülmek olur mu gözünü seveyim?
Cennet dudaklarınmış öp de öleyim
Aşkmış adı nerden bileyim
Böyle zulüm olur mu gözünü seveyim
Adımı sorsan söyleyemem yemin ederim"
Kafamı Kerem'e çevirdim. Yüzündeki gülüş her şeyi anlatıyordu aslında. O da kafasını bana çevirdi.
- Güzel seçim. - dedi sırıtarak
Çalan müziği mırıldanıp yolu izlemeye devam ettim.
Bir saat sonra artık İzmir'e varmıştık. Kerem'e Masal'ın evini tarif ederken kalbim kıpır kıpırdı. Acaba abimin ona ihtiyacı olduğunu anlayınca hiç düşünmeden İstanbul'a gelir miydi? Araba sokağa girince daha fazla heyecanlandım. Alperen'in tek şansıydı Masal ve eğer ona kırgın olup gelmezse ben o zaman ölürdüm. Kerem durduğunda kapamış olduğum gözlerimi açtım.
- Seninle gelmemi ister misin? - dedi Kerem
- Hayır. Kendim hallederim. - dedim ve arabadan indim
Masal'ın evinin kapısını çaldığımda kapının Masal yada kuzeni Merve tarafında açılmasını beklerken bir erkek açtı. Kerem'in yaşlarında, az kaslı, pijamalı, hiç tanımadığım bir çocuk.
- Buyrun? - dedi kafasını kaşıyarak
- Şey, ben Masal'a bakmıştım. Burada mı? - dedim
- Evet bir dakika.
Çocuk biraz uzaklaşıp bağırdı:
- Masal? Bir kız seninle görüşmek istiyor canım.
Canım mı?

Baş Belası KüçüğümWhere stories live. Discover now