77.BÖLÜM "TEHLİKE"

121K 9.6K 5.1K
                                    

Yarın saat 14.00'da Kocaeli 41 Burda Avm'de imza günümüz olacak, kitabınızın olmasına hiç gerek yok, hepinizi beklerim <3

77.BÖLÜM "TEHLİKE"

Aşk dünyanın en özel duygusu. İnsana yaşadığını hissettiriyor, içini huzurla, güvenle dolduruyor, sevildiğini bilmek yaşam enerjisi veriyor, kelebekleri, kuşları, doğayı fark ediyorsun. Sokak hayvanlarına daha merhametli, tanıdığın tanımadığın insanlara daha anlayışlı olursun.

Aşkın iyileştirici bir gücü vardır. Seni sarar, bütün eski yaşadığın hayal kırıklıklarının üzerinden sevgiyle geçer... Aşk iyileştirir. Buna aşkın olumlu etkisi deriz.

Bazları içinse aşk zehirlidir, elde etmek için yakıp yıkmak isterler, karşılarındaki insanın duyguları önemli değildir. Yiğit bu insanlardan biriydi. Aşkının gerçek olduğuna inanmıyordum, çünkü benim bildiğim Kuvars'ın bana duyduğu aşkla onunki bir değildi.

"Çok özledim seni," dedi Yiğit. Ondan geriye bir adım attım.

"Konuşmaya başlamışsın, dışarıda duydum sesini, inanamadım, öyle heyecanlandım ki..." Gözleri dolarken bana doğru adımladı. Ben aramızdaki mesafenin kapanmasından çekinirken bir adım daha geriye gittim.

"Ne işin var burada?" Sesim titrek ve korkumu belli edecek düzeydeydi. Heyecandan kelimeleri yutmuştum, buna rağmen Yiğit beni anladı.

Gözleri kapandı, duyduklarını özümsemek ister gibi bir süre duraksadı. "İnanamıyorum, konuşuyorsun. Nasıl oldu bu?"

"Gitmen lazım, hemen!"

"Biraz daha konuşur musun? Adımı söylesene mesela."

Korkuyla geri çekildim. "Şu an sağlıklı biri gibi durmuyorsun, korkuyorum, gider misin lütfen?"

Ellerim istemsizce karnımı buldu, korumaların tam gitmek için zamanı bulmuş olmaları, Öykü'nün eve gelmeyecek olması birbirini bulmuştu, buradan seslenerek komşulardan yardım istemenin olanaklarını düşünürken Yiğit bir adım daha geldi.

"Lütfen ama Cemre'm, konuşmayacak mısın benimle? Ben seni çok özledim. Günlerim seni özlemekle geçti, evin etrafı, okulunun etrafı o kadar fazla korumayla çevriliydi ki, dikkat çekmemek için seni göreyim diye saatlerce uyumadan, nöbet değişimlerini bekledim. Sesini duyduğum ilk anı unutamam... Artık ben geldim sevgilim, birbirimizden ayrılmamıza gerek kalmadı."

Elim karnımı daha da çok sardı, korku şimdi içimde iyiden iyiye yuva yapmıştı, kaçamayacağım, yardım isteyemeyeceğim için onun suyuna gitmeyi denedim.

"Yiğit lütfen git. Bunları konuştuk biliyorsun, sen ve ben diye bir şey olamayacağını sana söyledim. Bak ben Kuvars'la evleneceğim, onu seviyorum, onun çocuğuna hamileyim. Seninle ben diye bir şey olamaz, lütfen, rica ediyorum git, eskiden arkadaşım olan Yiğit nasılsa öyle hatırlayayım seni."

Yiğit söylediklerimi duyamıyor gibi sadece tek bir noktaya odaklanmış şekilde, başını karnıma çevirdi. Gözleri iri iriydi. "Doğru," dedi. "Hamilesin." Sesinde acı dolu bir ton hâkimdi. "Olsun," dedi. "Söz veriyorum, kendi çocuğum gibi sahipleneceğim onu, asla eksik gedik bırakmayacağım, bütün hayatı boyunca yanında olacağım. Hep izledim seni, başarılarını gördüm, ne çabuk o adamın seni canına kıymak istediğin gün terk ettiğini unuttun? Ne çabuk seni yine terk edecekken havaalanından sırf karnındaki çocuk yüzünden döndüğünü unuttun? Kuvars seni sevmiyor, hiçbir zaman da sevmeyecek."

Boğazıma düğümlenen yumruyu bastıramadım, Yiğit'in sözleri bıçak gibi ciğerime yaslanırken unutamaya çalıştığım örselediğim gerçeği gözlerimin önüne serdi. Evet unutmuştum, Kuvars havaalanından bebeğimin varlığını öğrenince dönmüştü, öncesinde hep gitmekten söz eden oydu.

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin