46.BÖLÜM "BİR KERE DAHA"

270K 18.2K 23.2K
                                    

SELAM:)

Şimdi ekrana dokun:)

En altta bir yıldız tuşu var gördün mü onu? :)

Bir dokun bak ona, çok harika şeyler olacak.

Eveet, oylamanız için çok teşekkürler, sadece yazdığım bölüm karşılığında bunu yaparak bana destek olabilirsiniz :)

Bir de o yıldızın yanında yorum yapmak için bir kutucuk var, hiç çekinmeyin vallahi, yorum da yapabilirsiniz:) Yapın böyle çılgınlıklar arada, iyi gidiyor :)

46.BÖLÜM "BİR KERE DAHA"

Kuvars'ın yeşil gözleri şaşkınlıkla bana dönerken bakışları avucumdaki yüzüğe kaydı. Az önce işaret diliyle ona anlatmaya çalıştığım soruyu anlamamış gibi bir kafa karışıklığıyla sordu. "Ne?"

Dudaklarım yana kıvrıldı, heyecandan kalbim deli gibi atıyordu ama artık söylemiştim ve bitmişti işte.

Kuvars ben ona bir açıklama yapmayınca tekrar hala şaşkınlığı besleyen gözleriyle yeniden sordu. "Ben, ben doğru mu anladım?"

Bir daha söylemek ve söylememek arasında utançla yanaklarım kızarırken parmaklarımdan güç almaya çalıştım. "En son yüzüğümü evde bırakmıştım, kendi yüzüğümü aramama rağmen bulamadım ama seninki burada işte. Doğru anladın beni."

Kuvars kuru dudaklarını ıslatırken bakışlarına çöken sise rağmen avucumdaki yüzüğüne baktı. Bir süre tek kelime etmedi. Sessizlik aramızda asılı kalırken Kuvars'ın eli ağır ağır ceketinin iç cebine gitti. Bakışlarım ne yaptığını merak edercesine ellerini takip ederken onun uzun parmakları sol göğsünün hemen üzerindeki cebin içinden bir nesne çıkardı, nesneyi sıkılı parmaklarının arasında tutarken merakla ona baktım.

Ceketini düzeltti ve yumruğunu açmadan önce bana döndü, sesinde eskimiş bir acı vardı. "Evet, en son bunu bana bırakıp gitmiştin."

Merakla ona bakarken yumruk halindeki avucunu açtı ve bana ait olan parçamı, Kuvars'ın hemen avcunun içinde gördüm.

Yüzüğüm ondaydı...
Hiç kaybolmamıştı. Ben yokken hemen sol göğsünün üzerinde, kalbinde taşımıştı.

"Bendeydi," dedi Kuvars tek kelimeyle.

Aramızda yaşanan onca şey tek tek gözlerimin önünden geçerken başımı eğdim. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Onu neredeyse kaybedecektim, şimdi yeniden kazanmak için her şeyi yapardım sanırım.

Keşke bunca yaşananların hiçbiri yaşanmasaydı. Keşke zamanı geriye döndürmek mümkün olsaydı...

Ama mümkün değildi ve her şeyi geri alamayacağım için hiç olmazsa bir nebze ona unutturmaktan başka çarem yoktu. Yeniden eskisi gibi olmak istiyordum. Bu yüzden o yüzüğümü avuçları içinde tutarken başımı kaldırdım, hala bana cevap vermemişti. Birkaç dakika geçmişti bile.

Işıltılı gözlerle ona baktım. "Yüzüğümü bana geri vermeyecek misin?"

Kuvars'ın bakışları ağır ağır avucunda bir süredir tuttuğu için iz bırakan yüzükte dolaştı. Aramızda asılı kalmış duygular öyle yoğundu ki, kelimeler bir türlü cümlelere dönüşüp bu hisleri anlatamıyordu.

Onun önce başlayıp bir şey olsun söylemesini beklerken nefesimi tuttum. Kuvars'ın dudakları yana kırıldı, tebessümü değil acıyı sırtlanan bir gülüştü bu.

''Bu yüzüğü yaptırırken aklımda yalnızca sen vardın, hep benimle olduğunun ve olacağının küçük bir sembolü."

Onun bende olan yüzüğünü kenara koyarken hiçbir söylemeye gücüm yetmedi. Az önce özür dilemiştim zaten, bir daha özür dilememin hiçbir anlamı olmayacaktı. Zaten yaptıklarımın bir özre sığamayacak kadar büyük olduğunun da farkındaydım.

LALWhere stories live. Discover now