42.BÖLÜM "GİTMELER"

237K 16.8K 18.7K
                                    


42.BÖLÜM "GİTMELER"

İnsanın en büyük düşmanı bazen sadece kendi oluyor.

Psikoloğum Hakan Bey, bir keresinde benim sorunumun, sürekli kendimi aşağılayıp durmamın sebebinin kendimi düşmanım olarak görmemden kaynaklandığını söylemişti.

Ona göre benim sürekli kendimi aşağılamalarım, bir türlü sevildiğimi kabullenememem, doğru bir şey yaptığımda bile vicdan azabıyla sarsılmam hep bundanmış.

Hep kendimi değersiz görmem, değer gördüğümde bana en büyük değer veren insana güvenememem, onu itmem, her şey de çabuk pes etmem, insanların benim değerime paha biçmelerine izin vermem, onların beni götürdüğü noktalara gitmem, çabuk manipüle olmam, olayların hep olumsuz tarafını görmem, kendi kendimin moralini bozmam, hep başarısız olacağımı düşünmem, kendimi hep başkalarıyla kıyaslamam ve bunun sonucunda kendimi aciz olarak görmem, kronik kararsızlığım, geçmişte yaşamam, hep korkmam, uykuya saklanmam ve ne kadar mücadele etmeye çalışsam da hep aynı hataları tekrar tekrar yapmam bu kendi içimde kendimi en büyük düşman olarak görmemdenmiş.

Ona söz vermiştim, Hakan Bey kendimin dostu olmam için çabalayacağıma dair söz verdirtmişti bana... Kendimi suçlamayacak, her şeyi hak ettiğimi düşünen yanımı bastıracak ve eleştiriyi içselleştirmeyecektim.

Ona anlatmıştım. Ailemin mezarının başında ölümden döndüğüm anı, kendime verdiğim sözleri... Tekrar güçlü bir insan olacağımı, ağlamayacağımı, canımı acıtacağım her şeye güleceğime...

Bana güvendiğini söylemişti ama onunda güvenini boşa çıkarmıştım sanırım.

Ben psikolojik olarak zayıf, aptal, herkese ihanet eden koca bir geri zekâlıdan daha fazlası değildim. Kendime düşman olmaktan kurtulamıyordum...

Kuvars gözlerimin içine bakarken kendimden öyle nefret ediyordum ki, bulduğum ilk uçurumdan kendimi yuvarlamak için derin bir arzu duyuyordum.

"Niye?" diye sordu Kuvars. Sesi fısıltı gibi çıkmıştı. "Niye yaptın?"

''Ben seni sevdim...'' Kuvars'ın sesi öyle güçsüz geliyordu ki şimdi kulağıma, ona kendimi anlatmak için havaya kalkan ellerim tir tir titriyorlardı.
Ben seni sevdim. Di'li geçmiş zaman.

Geçmiş zamanı artık olmayan eylemlerimizde kullanırız.

Di'li geçmiş zaman.

Ben seni sevdim...

Sevdim... Artık sevmiyorum...

İçim yana yana yüzümü yıkayan gözyaşlarına rağmen onun gözlerinin içine baktım.
Devam etti.

''Sevdim lan seni! Kendimden bile çok sevdim! Hayatta hiçbir şeyi sevmediğim kadar çok sevdim! İt gibi sevdim lan!'' Artık bağırıyordu.

Onun sesinden de acının kokusunu alırken başımı ağır ağır onun yüzüne bakamayacağım için ellerime çevirdim, titreyen ellerimdeki Kuvars'ın evlenme teklifi ederken bana verdiği kuvars taşlı yüzük gözüme çarptı.

Acı bütünüyle beni ele geçirmeden önce Kuvars devam etti.
''Deliriyordum lan senin için! Bir dakika yalnız bıraksam şimdi ne yapıyordur, şirkete gitsem dışarı çıkmış mıdır, dışarıya çıktıysa ya bir şey olursa... Günde en az on kere korumaları arıyordum...''
Kuvars'ın sesi yeniden acıyla çatladı.
''Sevdim lan seni. Sadece seni. Sessizliğini sevdim, dik başlılığını sevdim, merhametini sevdim.''
Eli kendi yüzüğüne gitti. ''Evlenecektim lan ben seninle.''
Yutkunamadım, kendimi boynuna geçirdiği halatla kendi kendini öldürmeye çalışmış ama altındaki sandalyeyi çektiği an halatı kopmuş biri gibi hissediyordum.
Kuvars acıyla sordu bana. ''Sen bu kadar mı sevmedin beni?''

LALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin