4. BÖLÜM - NEFRET.

4.5K 603 288
                                    

Keyifli okumalar bebişlerim. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorum! ❤️

💋

Yutkundum. Ardarda. Ne kadar yutkunulabilir ise o kadar yutkundum.

Sıçtık çünkü. Paçamızdan damlıyor hatta.

Ateş saçan gözleriyle bize bakan Hector'a sıvama amaçlı sırıttım, "Merhaba, nasılsınız? Sağlığınız sıhhatiniz yerindedir inşallah. Allah daha daha iyilik versin. Amin... amin cümlemize."

Hector bana hala nefretle bakarken Neşe'nin cılız sesini duydum, "Gül Türkçe konuştun," diye uyarmasıyla istemsizce ağzıma vurdum.

Hector bize doğru bir adım atarken bakışları Neşe'ye kaydı ancak anında parmaklıklara vurarak bakışlarının arkadaşımdan kopup bana dönmesini sağladım.

Benim Neşe'm Sandra'm narin bir papatya gibiydi. Gaddar Hector'un bakışları altında ezilir, büzülür, yok olurdu... hüühühüh

"Hayırdır bilader," dedim Karabayır Style'a başvurarak. "Bir sorun mu vardı?"

Kırmızı gözleri, gri gözlerimi adeta arşınlarken, "Kes sesini," diye tısladı. "Şimdi ben soracağım, siz cevaplayacaksınız. Abimi neden öldürdünüz?"

Onun bu tavrına her ne kadar hakveriyor olsam da sinirli bir soluk aldım. "Bir nedeni yok." dedim usulca.

Cevabımla gözü seğirdi, "Demek birilerini nedensizce öldürebiliyorsunuz?"

Çenemi kaşıdım, "Bir nedeni yok çünkü abini biz öldürmedik." dedim bıkkın bir sesle. "Bugünden beri milyonuncu söyleyişim ancak biz öldürmedik!"

Sözlerimi sikimden aşağı Kasımpaşa dercesine umursamadı, "Başı ve gövdesi birbirinden ayrılmış," derken yutkundu. O an, gözlerindeki saliselik de olsa belli olan acısına içim gitti. Fakat o hemen kendini toparladı, "Nasıl yapabildiniz bunu?"

"Bak," diyerek ciddileştim ve ellerimi parmaklıklara sararak ona yaklaştım. "Seni, hissettiğin acıyı çok iyi anlıyorum ancak katil biz değiliz ve bizi boş yere sorguladığınız her an asıl katile daha da uzaklaşıyorsunuz."

Bana iyice yaklaştı. Uzun boyu ve parmaklıklar aramızdaki tek engel olurken hafifçe eğildi, artık yüzlerimiz bir hayli yakındı. "Ceset sizin bagajınızdan çıktı," dedi bir gerçeği kabul ettirmek ister gibi.

"Arabam bir arazi aracı ve bagajı zaten açık. İsteyen oraya her şeyi atabilir. Bir cesedi bile. Biz koya kamp yapmak için geldik, arabamız nereden baksan üç ya da dört saat boyunca oradaydı. Yani içine ceset atmak için uygun bir zaman zarfı." diye tane tane açıkladım. "Hem ben sıradan bir insan değilim. Bir-"

Sözümü, "Büyücüsün," diye keserek tamamladı.

PRENSESİM AMK BİRİNİZ DE LAFIMI KESMEYİN ARTIK.

"Peki söyle bana büyücü Rosealine... Güya kamp yaptığınız yerde hiçbir ses duymadınız mı?"

Bu sorusunu Neşe, "Hayır duymadık," diye yanıtladı. "Zaten film falan izledik. Sesi de sonuna kadar açıktı, ortalık 56'ydı yani."

Hector bakışlarını bir saniye olsun üstümden çekmezken, "Çok mutlu bir evliliği, bu evlilikten olma güzeller güzeli bir kızı vardı. Onun babasız büyümesine neden olacaksınız."

"Hayır," dedim inatla. "Kral Charles'i biz öldürmedik."

Başını iki yana salladı, "Suçunuzu kabul etmenizi beklemiyordum zaten," dedi.

Sinirlerim iyice tepeme çıkarken dayanamadım ve parmaklıklara bir tekme attım, "Delirtme beni!" diye bağırdım. "Biz öldürmedik diyorsam öldürmedik!"

PABUCUMUN KANIWhere stories live. Discover now