18. BÖLÜM - ÖZLEM.

3.8K 520 433
                                    

Keyifli okumalar aşklarım. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorummmm ❤️❤️

💋

İki gün geçmişti. Ses kaydını dinletmemin ve Arnoldo'nun sinirle gitmesinin üzerinden iki gün geçmişti. Valla adam pis yedili Paşa gibi birdenbire ortadan kaybolmuştu ya la.

Her ne kadar Nicolas ve Violet'i sıkıştırsam da bana bir şey söyleyemiyorlardı çünkü onlar da Arnoldo'nun yerini bilmiyorlardı.

Neyse ki çok takmıyordum.

Kraliçe Demet Akalın'ın da dediği gibi: Arkasına bakmadan çekip giden birisi var, eminim bu gidişin yarın u dönüşü var, aşkolar.

Ama içimde yanıp tutuşan, kalbimi görünmez ellerin sıktığı duygunun adını da ne yazık ki biliyordum. Özlem.

Onu özlemiştim. Şaka gibiydi ama sadece birkaç haftadır tanıdığım adamı özlemiştim. Öğrendiği şey ağırdı. Amcasının hem annesine, hem de bana aşık olduğunu öğrenmişti. Sindirmesi gerektiğinin farkındaydım.

Gitmesinin sebebi bence Hector'a bir zarar vermemek içindi. Kendisini göstermesi tüm her şeyi yerle bir edebilirdi. Önce katili bulmalıydık.

Bu iki günde askerleri istemediğimi Darell'e söylemiştim fakat kabul etmemişti. Düşününce, Nicolas'ın bende kalmasının mantıklı olduğunu düşünmüştüm. Neticede bizim tarafımızdaydı. Bugün, Aksel'in gönderdiği askerler de gelmişti.

Onları görünce Neşe ile birlikte sanki gurbette Türk görmüşüz gibi sevinmiştik. Tanıdık yüz görmek beni mutlu etmişti.

Şuan Darell'in, Neşe ile Ahmet'e verdiği askerler gitmişti. Yerlerime bizim askerlerimiz geçmişti. Benim ise iki askerim vardı. Nic ve Paul.

Odamdan çıktım ve kapımda bekleyen askerlerimden Nic'e yanaştım. "Kankandan haber var mı?" diye sordum merakla.

Nic gözlerini devirdi, "En son on beş dakika önce sordun."

"On beş dakika da ne çok şey değişiyor haberin var mı senin," diyerek dürttüm onu. "Söyle, var mı?"

"Yok," dedi bıkkın bir sesle.

Tekrar dürttüm, "Benimle iyi geçin yoksa valla kovarım seni."

Bakışlarını yukarı kaldırdı, "Tanrı Arnoldo'ya sabır versin."

Hoşşştt köpek.

Saçlarımı savurdum ve Neşe'nin odasına girdim. Kapıyı açtıktan sonra tıklatmadığım aklıma geldi, hemen kapıyı tıklattım.

Neşe bana umutsuz bir vakaymışım gibi baktı, "Ne anladın yurdagül?" diye sordu. "Hı, ne anladın?"

Kapıyı kapattım ve sızlanarak yanına ilerledim. "Arnoldo'yu özledimmm," diyerek kendimi yüzüstü yatağa attım.

"Geçmiş olsun," dedi. "Sen de ona abayı yakmışsın."

"Geçmiyor bacım geçmiyorrrrr." diye bağırdım. "Bir türlü geçmiyor."

"Bert ve Serenity bizi birkaç saat sonra kahveye çağırdılar." dedi Neşe mutsuzca. "Arnoldo gittiğinden beri hiçbir ipucu yakalayamadık."

"Neşengeç," diyerek dürttüm onu. "Arnoldo, Ahmet Charlie'nin dolandırıcılığını bile yemedi. Çok karizmatik değil mi?"

"Valla he," dedi sırıtarak. "Hector'dan daha zeki."

Dayanamam hocam dayanamam.

"Ölürüm ölürümmm," dediğim sırada odaya Violet girdi.

PABUCUMUN KANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin