26. BÖLÜM - BROŞ.

3.8K 499 365
                                    

Keyifli okumalar aşklarımmm! Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorummmm❤️❤️❤️

💋

"Ayyyy çok özlemişim sizi," diyerek üçüne de sıkı sıkı sarıldım.

"İyi misin abla?" diye sordu Cem Rodney. "Çok endişelendik senin için."

Gülümsedim, "İyiyim merak etmeyin," derken Ahu'nun kırmızı saçlarını okşadım.

Mükerrem İbbie, "Bu beyefendi kim?" dedi Arnoldo'ya bakarak.

Geri çekildim ve hafifçe boğazımı temizledim. "Sevgilim," dedim pat diye.

"NE!"
"NE?"
"NE!?"

"Duydunuz işte," diyerek Arnoldo'ya döndüm. "Onlara tüm gerçekleri anlatmalıyım."

Arnoldo şakağıma bir öpücük bıraktı. "Anlat sevgilim. Biz de sizi yalnız bırakalım," diyerek Violet ile Lucy'i aldı ve dairemden ayrıldılar.

Kardeşlerimin bahçedeki şovlarından sonra daireme çıkalı biraz olmuştu.

"Oha adam taş gibi!" dedi Ahu gözlerini kocaman açarak ve beni dürttü. "Nereden buldun abla bu adamı?"

"Letgodan," dedim gözlerimi devirerek.

"Boya posa maşallahhh," dedi Mükerrem nazar değdirme garantili bir tükürük seansıyla. "Enişte diyesim gelmedi!"

"Yolarım ha," diye yükseldim.

Cem lafa girdi, "Abla biz seni katil bul diye gönderdik sen manita mı buldun kendine?"

Sırıttım, "E katili bulamayınca," deyip ehuehheuehuhu gülüşümden attım. "Biz de işimize baktık."

Ahmet Charlie pezevenk gömleğinin yakalarını düzeltirken, "Arnoldo adamdır," dedi net bir sesle. "Ayrıca Gül'e köpek gibi de aşık."

Mızmız Müko yüzünü buruşturdu, "Sana bunları demen için ne kadar verdi?"

Ahmet omuz silkti, "Valla sıfır," dedi kendi de inanazmazcasına. "Adamı ne yaptım ettimse dolandıramadım. Bana dolanmadı ama Gül'üme dolanmış baya."

Kendimi Haremin yönetimini ele almış Hürrem gibi hissederken kıkırdadım. "Nasıl da hoşuna gidiyor. Seni gidi seniii," diyen Ahu beni gıdıkladı.

"Gülmeyin ya," dedi Cem kıskançlıkla. "Ben kabul etmiyorum bu durumu."

"E yani?" dedim tek kaşımı kaldırarak.

"Ayrıl."

Güzelinden bir el hareketi çektim, "Nah!"

Neşe söze girdi, "Bayıl bir de Cem."

Ahmet kalktı ve sinirli duran kardeşimin arkasına gizlice geçerek çocuğun tikine dokundu. Yüzümü buruşturdum çünkü gelecek olanı biliyordum.

"Senin ben gelmişini geçmişini, sülaleni, yedi ceddini, okumayı öğreten öğretmenlerini, babanı amcanı, köydeki komşularını sssss-"

Evet, Cem Rodney'in tiki vardı.

Kendini zorlukla susturduğunda dudaklarımı birbirine bastırdı. "Özür dilerim abla," dedi ayıp ettiğini düşünerek fakat elinde de değildi zaten.

Neşe güldü, "Küfrümüzü de yiyip rahatladığımıza göre, müthiş bir gün oluyor."

Ahmet de, "Valla ne zamandır duymuyordum. Kan geldi can geldi," dedi alayla.

Cem onu ittirdi, "O kanı götüne sokmadığıma dua et."

"Cem!" diye bağırdım hemen. "Abinle düzgün konuş!"

PABUCUMUN KANIWhere stories live. Discover now