20. BÖLÜM - ŞÜPHE.

3.6K 514 286
                                    

Selamlar bebişlerim! Keyifli okumalar sizee. Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Sizleri seviyorummm ❤️

💋

"Bebeğim, hadi uyan," diyen sesle gözlerimi araladım ve Arnoldo'nun güzel yüzünü gördüm.

"Arnoldo," diye sordum mayışmış bir sesle. "Ne oldu?"

Gülümsedi hafifçe ve yanağımı okşadı. "Sana yiyecek bir şeyler getirdim. Kahvaltı yapman gerek. Hadi seni doğrultalım," deyip bana imkan tanımadan son derece kaslı kollarıyla beni oturur hale getirdi.

Uyku mahmuru halimle, "Niye sen getirdin?" diye sordum.

"Artık bu sarayın yemeklerine, içeceklerine güvenemeyiz. Neşe ve Charlie'ye de gönderdim. Benüm göndermediğim bir şeyi sakın yiyip içme." derken şifonyere koyduğu kahvaltı tepsisini kucağına aldı.

Onu başımla onayladım, "Haklısın." Tepsiye uzandım, "Ben yerdim."

"Ben yediririm," dedi itiraz ederek. "Doktor güzel bir bakıma ve hizmete ihtiyacın olduğunu söyledi."

Gülümsedim, "Bunu yapmak zorunda değilsin."

Başını iki yana salladı, "Sevdiğim kadına bakmak zorundayım tabii ki," dediğinde içim sıcacık oldu.

Gözlerimi kaçırdım, o da kahvaltımı yaptırmaya başladı. Tepside genellikle benim sevdiğim kahvaltılık ürünlerin oluşu gözümden kaçmamıştı.

"Sana kahvaltını yaptırdıktan sonra yeniden annemin yanına gitmem gerekecek." dedi usulca.

Kaşlarımı çattım,"Niye?"

Bir nefes verdi, "Dün çok konuşamadık. Eğer buraya gelecekse dikkat etmesi, çaktırmaması gereken durumlar ve uzak durması gereken kişiler var. Mesela Hector. Bunları onunla iyice konuşmalıyım."

Önüme gelen saçlarımı kulağımın ardına iteledim. "Annen, Hector'un kendisine olan hislerini biliyor mu?"

"Hayır, söyleyince baya şaşırdı. Hiç aklına gelmezmiş."

"Valla benim de gelmezdi," dedim uzattığı portakal suyunu içerken. "Hector duygularını genel olarak pek yansıtan biri değil sanırım."

Bana ters ters baktı, "İsmi bile o kadar yakışmıyor ki dudaklarına."

Güldüm ve burnuna bir fiske attım, "Kıskanç kek."

"Evet kıskanıyorum," dedi net bir sesle. "Deli gibi kıskanıyorum seni o şerefsizden. Senden hoşlanıyor oluşunu bilmek bile sinirden delirtiyor beni."

Gençlerde hiç haya edep kalmamış, insan amcası hakkında böyle konuşur mu?

"Ama ben seni seviyorum," dedim dürüst olarak.

Kızgın ifadesi dediğim şeyle anında yumuşadı. Gözlerimin içine kırmızı hareleri parlayarak baktı adeta. O an, bakışlarının gerisindeki küçük çocuğu gördüm sanki. Sadece sevgi bekleyen, o çocuğu...

Elimi tuttu ve koklayarak öptü, "Seni o tahtta, hemen yanıma oturtmadan ölmeyeceğim Rosealine," dedi gizli bir yemini eder gibi. "Kraliçem olacaksın."

Gülümsedim, "Sana güveniyorum," diyebildim sadece. Devam ettim, "Ama bugün gitmesen olmaz mı? Ya yine aynısı olursa?" dedim zehirlenişimi kastederek.

Alnımı öptü, "Annem yarın burada olacak. Bu yüzden muhakkak yanına gitmem lazım ancak sana söz çok uzun sürmeyecek. Birkaç saate burada olacağım."

"Pekala," dedim usulca. Onu arada bırakmak istemiyordum, aklının bende kalması iyi olmazdı. Ayrıca haklıydı. Lucy ile detaylıca konuşmaları gerekiyordu.

PABUCUMUN KANIWhere stories live. Discover now