sleeping dogs lie, chapter 1 - 6

913 68 105
                                    

Osamu salı sabahı Atsumu'ya gitti. Haftanın dükkanı başka birine açtırdığı tek günüydü, üstelik Atsumu'nun öğleden sonraya veya akşama kadar nadiren antrenmanı veya maçı olduğu oluyordu. Bu yüzden onlar için haftalık standart buluşma günü haline gelmişti.

Karakterine tamamen aykırı olmasa da, bu hafta bir önceki gece Atsumu'ya kısa mesaj atıp ayrıntıları öğrenmeyi unutmuştu, bu yüzden kahve içerken bir mesaj attıktan sonra herhangi bir yanıt alamayınca pek şaşırmamıştı. Günlük işi olmayan tembel piç muhtemelen hala uyuyordu. Osamu, her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak için Onigiri Miya'ya uğrayıp yanında götürmek için yarım düzine onigiri aldı.

Ezbere bildiği apartman şifresini kullanıp Atsumu'nun binasına girdi, aynı şekilde dairesinin elektrikli kilidini de.

Ayakkabılarını çıkarıp ceketini genkana astı, Onigiri Miya'nın plastik çantasını elinde çevirdi. Karanlık koridoru geçip ana odaya çıkarken ışıkların hâlâ kapalı olduğunu görünce sadece birazcık şaşırdı.

"Çık yataktan sersem," diye seslendi mutfağa yönelirken. "Sana yemek bile getirdim. Zavallı bir restoran sahibinin misafirperverliğinden yararlanan sporcu. Annem-"

Işık düğmesini bulup odayı aydınlattığı o anda Osamu bir şeylerin yanlış gittiğini fark etti.

İlk olarak, mutfak tam bir karmaşaydı. Küçüklüklerinden beri arkalarını temizlemeyi çok iyi biliyorlardı, ama Osamu da ben pişirdim sen temizle bahanesini az kullanmadığını itiraf etmek zorundaydı. Bir şeylerin kirlenmesine izin vermezdi ama ortalıktaki ıvır zıvıra karşı iyi bir toleransı vardı; Atsumu hep oldukça titiz olmuştu.

Gençken ettikleri kavgalarının önemli bir kısmı Osamu'nun çorapları yerde veya dergileri Atsumu'nun yatağında bırakması ikizinin huysuz bir sinir krizi geçirmesini tetiklediği için başlardı. Bu nedenle, sadece lavaboda değil, tezgahta da hazır yemeklerin, tabakların ve mutfak gereçlerinin artıklarını görmek garipti.

Atsumu'nun yatağında yeni hareket eden yumruya baktı, yorganın altından bir tutam sarı saç çıkmıştı. Osamu, siktir bugün salı gibi bir şey duyduğunu düşündü.

"Evet, salı bugün." Atsumu doğrulurken konuştu Osamu. "Gece partide falan mıydın?"

Atsumu çıplak göğsünü ve boynunda bir canavarın yaratmış olabileceği, solmakta olan öpücük izini ortaya çıkararak oturduğunda Osamu'nun aklına korkunç bir düşünce geldi.

"Siktir, lütfen orada yalnız olduğunu söyle."

Osamu'nun son istediği şey yataktan başka bir kafanın fırlamasıydı. Dün gece dükkanı geç kapatmıştı. Bunun için çok yorgundu.

En son beklediği şey ise, Atsumu'nun vurulmuş gibi irkilip yüzünün kırışmasıydı. Ağzı kıvrıldı, gözleri yaşlarla dolarken kaşları derin bir şekilde çatıldı.

"Ben hep yalnızım, Samu!" diye bağırdı, sarı ve kabarık bir şeyi eline geçirdiği gibi odanın diğer ucuna, ona fırlattı. Osamu yüzüne çarpmadan yakaladı. "Tabi ki biliyorsun bunu, değil mi?"

"Ne halt demek bu?" Ne olduğunu bile anlayamadan konuştu Osamu, odadaki enerji sıfırdan altmışa yükselmişti.

Ellerine baktığında peluş, köpek şeklindeki bir peçeteliği gördü. Lisedeki ilk yıllarında ikisi de çok üşüttüğünde anneleri onlar için almıştı. Osamu'nunki griydi, ama şimdi nerede olduğundan emin değildi. Atsumu'nun kendininkini saklayacak kadar duygusal olmasına güvenebilirsiniz.

Atsumu dalgın bir şekilde gözlerini ovuşturmak için ellerini kaldırdığında Osamu, Atsumu'nun kendisinin gerçekten bilmediği biri tarafından terk edildiği sonucuna varmanın yarısına ulaşmıştı, ki bu karakterine aykırı olurdu. Köşelerden sızan gözyaşlarına dokunduğunda, sanki yanmış gibi avcunu geri çekti ve şaşkın gibi kendi eline baktı.

Terminal Curiosity | SakuAtsu | +18 ✔çeviriTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon