5. BÖLÜM: MİDYE ve LİMON

11.2K 647 60
                                    

"Kiraz." Duyduğum ses ile iliklerime kadar titrerken yavaşça ona döndüm. Her zamanki gibi pudra rengi gömleği ile beyaz pantolonunu giymişti.

"Neden buradasın?" Dedim araladığım kapıyı geri kapatırken. Kimsenin onu görmesini istemiyordum.

"Konuşmamız gerekmiyor mu sence de?" Dedi ellerini cebine sokarken.

"Konuşacak tek kelimemiz bile yok Barbaros." Dedim başımı iki yana sallarken. Derin bir nefes alıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Ona bakmak istemediğim için her zamanki taktiğini uygulayıp gözlerimi ellerime diktim.

"Kiraz, geri dön hadi?" Dedi ellerini ürkekçe kaldırırken. Bir adım geriye çekilmem ise geri indirmesine sebep olmuştu.

"Nereye?" Dedim öfke ile başımı kaldırıp. "Peride ve Aras gibi beni aşağılayarak süzecek insanların arasına mı?" Bağırmamak için kendimi frenlemem gerekmişti.

"Kimse benim yanımda sana böyle davranamaz. Biliyorsun." Dedi kaşlarını kırgın bir şekilde çatarken.

Histerik bir şekilde güldüm.

"Bırak Allah aşkına ya." Ciddi mi diye ifadesini süzmeyede devam ediyordum. "O aptallardan neredeyse nefret ettiğimi biliyordun. Yinede onları buraya gönderdin!"

"Arayı düzeltmenizi istedim."

"Beni garson sandılar." Her kelimeme vurgu yaptım. "Aras bana bahşiş bıraktı Barbaros." Dediğimde dudakları düz bir çizgi haline gelecek kadar somurttu.

"Ama sen bunu zaten biliyorsun değil mi?" Dediğimde onaylama veya reddetme girişiminde bulunmadı. Her zamanki gibi sessiz kaldı. Her zamanki Barbaros oldu. Değişmediğinden bahsettiğimde tek kast ettiğim şey parfümü ve saç stili değildi. Karakterinde de en ufak bir değişme olmamıştı.

"Söylesene ne kadar dalga geçtiniz benimle?" Dedim sessizliği sinirlerimi bozarken. Öfke ile omzundan onu ittirdim.

"Mehi-"

"Kiraz!" İçimde biriken öfke ile bağırdım.

"Kiraz..." Dedi bir elini kaldırarak beni yatıştırmaya çalışırken. "Onlara bende çok sinirliyim. Ve buraya bunu konuşmak için gelmedim." Dedi tahammülü kalmamış gibi.

"Senden nefret ediyorum." Dedim söylediklerini duymazdan gelerek. İki yıldır içimde birikenler ağzımın içine dolarken çenemi sıktım. "Senden nefret ediyorum Barbaros. Senden o kadar nefret ediyorum ki sana bir şey yapamayacak olmak sinirden titreme sebep oluyor. Beni arayıp sormadıktan sonra buraya gelip bana hesap sormaya çalışman beni deli ediyor. Arayıp bir kere annemi sormazken diğerleri ile aramı yapmaya çalışman başımı öfkeden ağrıtıyor. Seninle ve babamla geçirdiğim çocukluğu hatırlayınca hepsini unutmak zorunda hissetmek kalbimi acıtıyor. Çünkü geriye hiçbir şey kalmıyor." Kendimi belkide ilk kez ona karşı durdurmadım. Yirmi iki yıldır beraberdik ve ona ilk kez bu kadar açıktım. Ancak söylediğim şeyler iyi şeyler değildi...

"Bu şehirden senin yüzünden nefret ettim. Senin yemeklerin yüzünden babam benden nefret etti. Senin o aptal aileme yaranmak için girdiğin roller yüzünden annem benden nefret etti. Kardeşime göz boyamak için aldığın hediyeler yüzünden o bile benden nefret etti." Barbaros sabit bir yüz ifadesi ile beni dinlemeye devam etti.

"Buraya gelip bana sarıldığın için Rüzgar bana şüphe ile yaklaştı. Ben her şeye sıfırdan başlamaya çalıştım fakat sen her şeyi yine mahvediyorsun. Her zaman mahvettin!" Çığlığım adeta sokakta yankılanırken Barbaros sözlerimin bittiğini anlayınca derin bir nefes aldı.

"Sen bunlara inanıyor musun peki?" Dedi kaşlarını çatıp cevabı gerçekten merak eder gibi bana bakarken.

Dehşetle başımı iki yana sallayarak restoranta ilerledim.

Yes CHEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin