14. BÖLÜM: BİRA ve ADRES

8.7K 521 72
                                    

"Yüzleri çok komikti ama." Yekta yüksek perdeden bir kahkaha attı.

"Özellikle Serra hanımın peçeteye koşuşu." Efsun'da daha fazla dayanamayıp kahkahlar ile gülmeye başladı. Bende dudağımı ısırmayı kestim ve güldüm.

"Nasıl böyle bir hata yapabildin?" Celal'de restoranttaki işleri bitince bize katılmıştı. Sakince omuz silktim.

"İnan bilmiyorum." Derin bir iç çektim.

"Üçüncülük kupasıda vitrinimizde çok iyi duracak. Boşversene." Yekta yanıma gelerek saçlarımı karıştırıp kolunu omzuma attı.

"Yarışmaya kabul edilmediğin için güzel geliyor olmasın?" Kerem bize dönmeden konuşmuştu. Duyduğum şeyler kaşlarımın havalanmasına sebep olurken güldüğüm belli olmasın diye başımı eğdim.

Yekta'da yarışmaya başvurmuştu. Fakat neden bilmiyorum seçilmemişti. Halbuki Rüzgar'dan referans mektubu aldığına emindim.

"Son kayıt gününü unutmasaydım kabul edilebilirdim." Hepimiz yürümeyi kesip ona döndük. Ardından sokak kahkahalarımız ile yankılandı. Kerem beni yerimden ittirip Yekta ile dalga geçmeye başlarken ben Tuna'nın yanına gitmiştim.

"Bugün yaptığım ekler çok lezzetliydi." Dedim sohbet başlatmak için çabalarken. Omuz silkip gülümsedi. Ama her zamanki gülümsemelerinden değildi.

"Öyle gözüküyordu." Sadece beni onayladı.

"Suffle için kızmadın değil mi?" Korkarak konuştuğumda sonunda yüzüme bakmıştı.

"Bilerek yaptığın bir şey için sana kızacak değilim." Bu kaşlarımın şaşkınlıkla havalanmasına sebep oldu.

"Anladın demek..." Sadece mırıldandım. Fakat aramızdaki gerginlik had safhada olduğu için tekrardan dudaklarımı arladım. "Bana kızgın mısın? Yani daha önce anlatmadığım için..." Öğlen Barbaros ile ilgili gerçeğin büyük bir kısmını öğrenmişlerdi. Diğerleri pek sorun etmese de Tuna da kesinlikle tavır olarak bir değişim vardı.

"Hayır. Sadece üzgünüm." Beni dürüstçe cevapladı. Her zaman kısa kestirdiği saçlarını stresle kaşıdı. "Arkadaş olduğumuzu sanmıştım Kiraz." 

"Öyleyiz zaten!" hızla bağırmam ile gözlerini yoldan çekip bana çevirdi. "Çok üzgünüm gerçekten. Ama anlatmadığım şeyler sana özel değildi. Kimsenin bilmediği benim sakladığım şeylerdi. Ben sadec-"

"Kiraz..." Beni nazikçe kesti. "Kırgınım. Ve bunun söyleyeceğin şeyler ile düzeleceğini sanmıyorum." Buruk bir tebessümle bana baktı. Bugün beni evren ağladığım sırada akan gözyaşlarım ile boğmayı düşünüyor olmalıydı. Milyonuncu kez dolan gözlerimin başka bir açıklaması yoktu.

"Ne yapmalıyım?" dedim sakinliğimi korumaya çalışırken.

"Ne için?"Kaşlarını gerçekten şaşkınlıkla çattı.

"Üzülmemen için." Bir anlığına nefessiz kalmış gibi bana baktı. Parlak gözlerini benden uzağa yanımızda uzanan denize çevirdi.

"Hiçbir şey." Sadece fısıldadı. Bu hali vicdanımı mümkünmüş gibi biraz daha sızlatırken benimle konuşmadığı için neredeyse ona öfkelenecektim. 

"Tun-" İleride kayalıkların üzerinde oturan beden ile odağım kaydı. Rüzgar saatler önce stüdyodan çıkmış ve bizim içinde midye alıp sakin bir yere oturmuştu. Efsun'un attığı tiz kahkahalar bize dönmesine sebep oldu.

Hevesle elime baktığında ise görmek istediği şey turuncu değil sarı bir kupaydı. Ve beklenmedik bu sonuç ile kaşlarını kaldırdı. Yine de yüzünü bana çevirmeden tekrardan önüne döndü.

Yes CHEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin