28. BÖLÜM: MERİNGATA ve SU

6K 519 142
                                    

"Efsun restoranda olduğunu söyledi…" suçlayıcı olmamak için yanağımın içini ısırdım. "Sadece merak ediyorum neden öğle arasında beni aramadın? Eğer seni kıracak bir şey yaptıysam söyle lütfen. Ve lütfen artık beni geri ara." Telasekrateri kapatmadan önce dudağımı büzdüm. "Seni seviyorum."

Aramayı sonlandırdığım sırada soyunma odasına giren Carlos ile kendimi rahatlamaya zorlasamda bir şeyler yolunda gitmediği için gergindim.

"Hala geri dönmedi mi?" Dedi yüz ifademden tadımın kaçık olduğunu rahatça anlarken. Öğle vakitlerinde Rüzgar için endişelendiğimi ona söylediğimde gereksiz stres yaptığımı söylemişti. Fakat şimdi o da bana hak veriyor gibi surat asıyordu.

"Bir açıklaması olduğuna eminim." Bir elini omzuma koyarak kendi de böyle düşünmese bile beni rahatlatmaya çalıştı. Sadece gülümsedim.

"Biliyorum. Sadece her ne oluyorsa bana anlatmasını isterdim." Rüzgar'ı biraz olsun tanıyorsam hoşuna gitmeyecek bir şeyler yaşadığını biliyordum. Ve benim canımı asıl sıkan ise bana her ne oluyorsa açıklayıcı bir mesaj bile atmamasıydı...

Bir anda dün gece yaptığımız tuhaf telefon konuşmasını hatırladım. Restoran erken açıldığı için normalde o saatlere kadar içmek şöyle dursun uyanık kalmaktan bile nefret ederdi.

Ne olmuştu?

Ve ben tam olarak ne olurken telefonu kapatmıştım?

Vicdan azabı daha şimdiden, sadece kendi düşüncelerimle bile içimi yakmaya başlamıştı.

"Sanırım batırdım." Dedim başımı duvara yaslayarak gözlerimi kapatırken.

"Kuruntu yapma!" Carlos bu halimden hiç hoşlanmamış gibi homurdandı. "Eminim bir şey olmuyordur." Dedi kafamın içinde ne geçtiğini biliyormuş gibi.

"Umarım öyledir." Gergin omuzlarımı ovuşturarak rahatlamaya çalıştım. Ayağa kalkıp boy aynasından üzerimi son kez düzelttikten sonra, şefler kılık kıyafetimize bile çok dikkat ediyorlardı çünkü, Carlos ile birlikte soyunma odasından çıktık.

Kai ve Daniel'in kapının önünde beklediklerini fark edince Carlos'un benimle konuşabilmek için onları dışarıda bıraktığını anladım. Bu hafifçe gülmeme sebep oldu.

"İyi misin?" Kai canımı sıkan bir şeyler olduğunu tahmin ediyor gibi tereddütle konuştu. Başımı yalnızca sallamakla yetindim. Şuanda tek istediğim şey mutfakta biraz vakit geçirerek, Rüzgar bana cevap verene kadar oyalanmaktı.

"Helena gelmedi mi hala?" Dedim koridor boyunca bakınsamda onu göremeyince. Diğerlerine onunla aramda geçen şeyi anlatmadığım için normal davranmak için bolca çaba sarf ediyordum. Ortamı bozan kişi olmak istemezdim...

"Uyuyakalmış." Daniel gülerek konuştuğunda Kai'ninde dudaklarından bir gülümseme geçti. Onlar en başından beri Helena ile anlaşamıyorlardı zaten. Onu yanımıza çağıran ve kimi zaman arkasını toplayan çoğunlukla ben olurdum. Fakat bir süredir doğal olarak bunu da yapmıyordum...

Sarhoş bir şekilde onları odalarına bıraktığım günün sabahında Helena her şeyden ya gerçekten bir haberdi ya da hatırlamamış gibi davranıyordu. Bana söylediği şeylerin konusunu hiç açmamış eskisi gibi sevecen bir şekilde bana yaklaşmaya çalışmıştı. Onu görmezden gelmeye devam ettiğimdeyse bizimle takılmayı kısmen kesmiş sadece restoranda karşılaşır olmuştuk.

"Şaka gibi ama burada son haftamız!" Daniel konuyu bariz bir şekilde değişerek düşüncelerimden kopmama yardımcı olduğunda tekrardan onlara verdim dikkatimi.

"Altı ay daha buradayız. Farklı yerlerde hatta farklı restoranlarda karşılaşacağımıza eminim." Carlos'un sözleri içimizi rahatlatmamış aksine eninde sonunda ayrılacağımızı adeta yüzümüze vurmuştu.

Yes CHEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin