18. BÖLÜM: TİRAMİSU ve SÜT

8.2K 471 113
                                    

Şarkıyı şimdi değil ben size söyleyince başlatın lütfen. Keyifli okumalar <3

***

"Hey!" Tuna ellerini ceplerine sokmuş bir şekilde yanıma gelince oturduğum taş basamaklardan kalkıp yanına gittim.

"Nasılsın?" dedi ifademden hala hasta olup olmadığımı anlamak ister gibi bakarken.

"Daha iyi. Geldiğin için de teşekkür ederim." sorun değil der gibi omuz silkip cebinden anahtarı çıkardı.

Bana uzattığında almak için elimi uzatsamda hızla geri çekerek yüzüne bakmama sebep oldu.

"Önce konuşalım." dedi derin bir nefes alırken.

Özellikle onunla hiç sohbet etme havamda olmadığım için reddetmek istedim. Öte yandan anahtarı vermeyeceğinden korkarak başımı salladım.

Eliyle işaret edince tekrardan restorantın önündeki merdivenlere oturdum. O da hemen yanıma geçmişti.

"Bak," nereden başlayacağını bilemiyor gibi bir kaç derin nefes aldı. Bacaklarını kendine çekip kollarını sıkı sıkı doladı. "Seni üzdüğümün farkındayım. Ve ne kadar özür dilesem az olacağını her zaman benimle ilgili tereddütlerin olacağını da biliyorum..."

"Bu kadar kafaya takma ya..." dedim konuşması bir süre yarım kesilince. Onunla bu konu hakkında gerçekten konuşmak istemiyordum. Yüz çevirdiğim geçmişimden biri karşıma çıkınca dahi gerim gerim geriliyordum. Bir de bu boş günümde bunu düşünmek saçmalıktı. Bir an önce söyleyeceklerini söyleyip gitse iyi olurdu.

"Ama yapamıyorum." dedi yüzünü bana çevirip tepkimi ölçmek için çabalarken. Çok uyuduğum için şişen gözlerimi ona çevirdim. Yeni traş olduğu için açığa çıkmış yüz hatlarına baktım.

"Neyi?" kaşlarımı çattığımda dertli bir şekilde saçlarını kaşıdı. Söyleyeceği şeylerin canımı sıkacağını düşünüyordu. Hayır aslında düşünmüyordu. Biliyordu.

"Ondan ayrılamıyorum." sözleri ile dudağımı büzdüm.

"Neden?" onunda bilmediği her halinden belliydi.

"Bilmiyorum sadece güldüğünde bunun hoşuma gittiğini hissediyorum. Özellikle buna sebep olduğumu düşünmek iyi hissettiriyor." farkında olmadan dudaklarında bir sırıtış yer etti. Ne kadar tehlikeli kelimeler kullandığından bir haberdi.

"Bunu neden bana söylüyorsun?" günler önce Rüzgar'dan duyduğum soruyu ona yönelttim. Tekrardan ciddiyetini takındı.

"Sen sahip olduğum en iyi arkadaşlardan birisin. İlişkimin bunu etkilemesini istemedim." kahkaha atmamak için dilimi ısırdım.

Gerçekten Peride'nin onu sevdiğine inanıyordu. O kız gerçekten ya çok iyi bir yalancıydı ya da görmeyeli gerçekten değişmiş ve Tuna gibi birini kendine aşık etmişti.

Aralarındaki şey tam olarak aşk mıydı emin değildim tabi... Fakat daha önce hiçbir kız arkadaşından bahsederken bu kadar güzel gülümsediğini görmemiştim.

"Hiç senin tarzın bir kız değil." yinede düşündüklerimi söylemeden geçmeyecektim. Eğer Peride onu gerçekten kandırıyorsa ona delicesine kızgın olsam bile uyarmak zorundaydım. "Tek bildiği gezip tozmak olan uçuk bir kız." fakat sözlerim canını sıkmış gibi değildi. "Kitap okumaz, dizi film izlemez, seninle tiyatro ya da sinemaya hiç gelmez." sözlerime hızla devam ettim. Fakat Tuna aynı aptal bakışla bana bakmaya devam etti.

"Hoşuma gidiyor işte Kiraz." dedi onu vazgeçirmeye çalıştığımı düşünerek karşı saldırıya geçerken. "Onunla aptal kıyafetler denemek hoşuma gidiyor. Ya da inanılmaz saçma tatlılar yapmaya bayılıyorum." eh, Peride'nin tatlıcı olması onun için başlı başına bir artıydı zaten. "Bana eskiden inanılmaz aptalca gelen kalpli kurabiyeler getirmesi içimi ısıtıyor." utançla başını dizlerine yasladı.

Yes CHEFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin