10 puan

102 6 4
                                    

Aylinlerin evinin güzel olup olmadığını bilecek kadar mimari bilgim yoktu, bana göre güzel bir evdi burası. Ama en güzeli de Aylin'in odasındaki balkondu. Bayılırdık oraya. Piknik yapardık mesela. Kışın  da kendimizi piknik diye kandırıp montumuzu giyer, o balkonda bisküvili pastamızı yiyerek yanında asiti kaçmış kolamızı yudumlardık. Efe olmadan çok kız gecesi yaptık biz o balkonda. O balkonda ne aşk acısı çektik, ne hayaller kurduk. 

Aylin kapıyı açtı. Saat öğleni geçmişti. Çoktan uyanmış, kahvaltısını yapmıştı. Belliydi yüzünden. Güzel yüzünden. Aylin hep çok güzeldi. Saçları hep uzundu, kıvır kıvırdı, kuaför 2 cm fazla kesti diye daha 10 yaşında bağıra bağıra mahallede ağlamıştı. Ben onun yanında bu konuda daha gamsızdım. O kadar gamsızdım ki, kökü bende zaten diye farklı modeller denerdik saçımda. Evde, kağıt makasıyla...

Gözleri kocamandır. İri gözleriyle bir şey beğenmeyince göz devirir, mutlu olunca da ışık saçardı o gözler. Gülünce gözleriyle gülerdi mesela. Nefretini de sevgisini de o gözlerle belli eder. Kilo takıntısı vardı. Hep az ve vaktinde yerdi. Ben daha kahvaltı bile yapmadım ama bilirim ki Aylin çoktan öğlen yemeğini yiyecek. Güzel olmak, bakımlı olmak zorundaymış gibi hisseder. Babasının annesini bu yüzden bıraktığını düşünürdü.  

 "Ooo Ahu hanım erkenciyiz .Bu saatte kalkmışsın, ne oldu?" Sarıldım boynuna  "Rüyamda gördüm seni. Koştum geldim." İçeri daldık. Efe hemen mutfağa gitti. "Dün gün vardı bu evde. Eğer 1 tabak dahi kalmadıysa unut beni Aylin. Küstük."

Gün tabakları bizim için ziyafetti. Annem günlere pek katılamazdı. Ya nöbeti olurdu hastanede yetişemezdi ya da işte babamın göreve gittiği günlerde kafası dağılsın diye yengem zorla götürürdü annemi.  "Ahu, bu çocuğun nasıl böyle uzun olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Sen cücük kadarsın. Bu senin hakkını da yemiş haberin olsun."

"Yerim. Onu da yerim, hak da yerim, seni de yerim. Hadi ver ya dünden kalanları. Simit de aldık" 

 "Ay tamam! Bekle dana bekle." Efe bizim için şanstı. İki tek çocuğun, hem de kız çocuğunun sahip olabileceği en iyi şeydi. Erkekler hakkında taktik verirdi mesela .Ha aşk hayatımız berbattı o ayrı. Liseye geçene kadar bir kalbimin olduğunu bile bilmiyordum. Kan pompolayan o şeyin aşık olunca hızlı hızlı çarpacağını da bilmiyordum. 

Efe hep çapkındı. Daha 2.sınıfta teneffüste bizden para alıp başka kızlara tost ve  ayran ısmarlardı. Uzun boyluydu, sarışındı, amcama hiç benzemezdi. Caner abim amcamın aynısıydı. Hatta seni çöpten aldık şakasını Efeye  her yaptığında Efe bize gelip odamda bana fısıldayarak " gerçek ailemi bulmama yardım et"  derdi.  Komikti mesela. Ve sürekli bizimleydi. Okuldan arkadaşı çoktu. Ama kız arkadaşı sadece bizdik. Hatta o kadar yakındık ki, bir keresinde Efeye makyaj yaparken amcama yakalanmıştık ve amcam Efeyi gay sandığı için 1 ay boyunca her gün aslan oğlum nidalarıyla işe gitti, yetmedi beraber halı saha da maç yaptılar. Sonra okul müdürü Efe'yi bir kızla okulda öpüşürken yakalayıp amcama şikayatte bulununca, amcam Efe'nin yakasından düştü. 

"Ahu tabak getirsene dolaptan. "Aylin balkonu açmış piknik örtümüzü sermişti.

"Bahçeye mi inseydik ya?" 

"Ay Efe hiç uğraştırma. Şurada yiyelim işte.

"Aman iyi be." 

"Karşı binaya biri mi taşınıyor?"

"Evet. Ahu sabah tanıştı bile kızım. Oho! Sen de erken kalkıyorum, hayattan geri kalmıyorum diye gezin."

"Ay sus bir. Ne ara Ahuu?" diyerek bana döndü Aylin.

 "Tanışmadık ya, eczane nerede diye sordular sadece. Tanışma yok yani bakma şuna sen." diye elimde tabaklarla geldim oturdum.

 "Nasıllar peki yaşlı bir çift falan mı?" diye meraklı meraklı sordu Aylin.

MEVSİMLER GEÇERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin