Tesadüfün Böylesi

38 5 6
                                    

Bu hayata bir kere geliyorsun. Önüne ne konuyorsa onu yaşıyorsun. Seçemiyorsun bazı şeyleri. Hakkın olanları seçemiyorsun. Bedenini seçemiyorsun mesela, boyunu kilonu ama bunlardan daha fazlası aileni seçememek üzüyor beni. 

Sana ne yazıldıysa onu oynuyorsun hayatın boyunca. Yan roller geliyor ve gidiyor, esas oğlanlar esas kızlar değişiyor, saçın kısalıyor, uzuyor, kilo alıp veriyorsun. Sonra bitiyor oyunun. Erken ya da geç. belki tam zamanında. 

Pek de elinde olmadan geçip gidiyor hayatın. Bu sıkıyor canımı.

Dün geceden önce bana sorsanız sadece Aylin'in aile dramına şahit olmuşumdur bu hayatta. Efe evet çok kez amcamı çileden çıkarttı. Caner abim de öyle. Gizli tercih verip İstanbul'a gittiğinde yine bir aile dramına şahit olmuştum. Fazlası çıkmazdı benden. 

Ama dün gece çok tuhaftı. Özgür bana içini açmıştı. Belki de gerek yoktu. Ama bilmiyorum bazen böyle olması gerekti ve oldu mottosu hayatta tutar beni. Belki de bilmem gerekiyordu. Anlatmak istiyordu ya da anlatması gerekiyordu. Bir yerlerde birilerinin bu hikayeyi onun yaptığı gibi aklının bir köşesinde tutmasını istiyordu. Kimsenin abisini unutmamasını istiyordu tıpkı onun gibi. 

Tüm düşüncelerim kafamda Efelere gidiyordum kahvaltıya. Ona anlatamazdım. Anlatmazdım. Bu defa çok ayıp olurdu. Bu diğer basit verilen 'söz kimseye anlatmayacağım' sözlerinden daha ağır bir sözdü. Belki Efe de aynısını yapardı. Belki değil yapardı.

"Oo Ahu hanım hoş geldiniz.Bakalım Efe gelinin evini nasıl bulacaksınız?" dedi kapıyı açınca Efe.

Asla şaşırmıyordum ona, enerjisini de hafife almıyordum. Alışılmış biriydi bizim için. Her eve lazım biriydi. 

"Ne diyorsun ya yine?Yengemle çok durma artık evde,kocaman bir gündüz kuşağı oldun başıma" dedim. 

Güldü, elini beline koyup "Yemeklerime puan verirken ona göre ver o zaman" dedi.

Kahvaltı yapmak için mutfağa gittim. Yengem ağlamış gibiydi Efe'ye baktım gözleriyle bir şey anlatmaya çalışıyordu ve ben anlamıyordum. Aramızda telepati yoktu ve Efe bunu 17 yılda anlamamıştı. 

"Yenge iyi misin? Bir şey mi oldu? Gözlerin şişmiş gibi." dedim dayanamadığım için.

"Caner'le konuştum da kızım ona biraz duygulandım. Anne yüreği işte, kocaman oldular hala bebek gibiler gözümde." 

Efe annesine karşı hep daha şefkatli daha naifti. Anne kuzusuydu. Çok daha düşkündü. 

Annesine bakarken az önce beni kapıda karşılarken büründüğü enerjik halleri yok olmuştu Efe'nin. Ayağa kalktı annesinin elindeki domatesi aldı ve kendi doğramaya başladı. Kıyamıyordu işte. Belki içeri gitse kaşla göz arasında o da ağlardı abisine. 

"Otur sen yenge,biz yaparız.Sen hattayat istersen,dinlen" dedim. 

"Olur mu ki çocuklar?Halleder misiniz? Bir şey olursa çağırın beni ama" dedi sanki bunu bekliyor gibi.

"Tabii yaparız.Hadi git sen uyu biraz daha" dedi Efe. 

Baş başa kalınca mutfakta dün geceyi öyle anlatmak istiyordum ki. Ama belli bir yere kadar anlatabilirdim. 

"Abimi boğacağım ben ya,başka türlü rahat yok bize" dedi Efe yatak odasının kapısı kapanınca.

O öyle deyince dün Özgür'ün abisi için ağlayışı geldi gözümün önüne. Gerçekten bu hayat çok başka pencereden baktırıyordu herkese. Bazıları bazılarının her gün gördüğüne, dokunduğuna, işittiğine hasret kalıyordu bir ömür. 

MEVSİMLER GEÇERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin