Aylin'den

39 3 0
                                    

                Kendini Büyütmüş Tüm Çocuklara... 

Küçüklük fotoğrafları her insana farklı şeyler hissettirir benimki bana mahvolmuş gibi hissettiriyor. Ben o küçük Aylin'e baktığımda sadece ortada kalmışlık görüyorum. Al yanaklı kız çocuğuyken göz yaşlarını silah olarak kullanmaktan başka bir şey bilmeyen çocuk olmayı öğrenen Aylin görüyorum. 

Bazen bazı hislerden bazen bazı günlerden ve en saçması bazı anlardan da etkinliklerden nefret ettim. Bunlar ortak özelliği aile gerektiren şeyler olmasıydı. Bilinçli miydi bu nefret yoksa zorunluluktan mı ben de bilmiyorum. 

Beş yaşındaydım. O gün bilmiyordum tabii hayatımın da ailemin de  bu yaşımdan sonra eskisi olmayacağını. 

Bağırış, çağırış, kavgalar, hakaretler. 

Ben başta her aile böyle sanırdım. Aslında öyleymiş de benimkiler fazlaymış biraz.

Hiç unutmadığım anlar da var nefret ettiğim kadar. 

Beş yaşımdaydım. Mahallede oynuyordum. Herkes gibi annem ve babam normal insanlardı o zaman. Henüz nefretle tanışmamışlardı yani ben öyle sanıyordum.

Seksek oynuyorduk. Gülüp eğleniyordum ben kendimce. Nerden bilebilirdim. Apartman kapısı açıldı hızla çarptı sonra o kapı. Tuttu annem bileğimden hırsla. Savruldum biraz ama annem istemezdi bunu fark etseydi kahrolurdu. Fark etmedi.

"Yürü gidiyoruz" diye bağırıyordu bana bakmadan. Elindeki küçük çanta ağırdı belliydi, annemin ağırlığı yalnız o çanta değildi çok sonra fark ettim gerçek ağırlığını ama ucundan tutmama izin vermedi seninki sana yeter diye.

"Nereye anne?" diye sorabildim elimde seksek taşıyla.

"Anneannenlere. Yok artık burası bitti tamam mı?" dedi beni silkeleyerek. 

"İstemiyorum ben." diye ağlamaya başlamıştım. Sanki etimden et koparcasına ağlıyordum ama canımdan can kopuyordu zaten. Babamsız bir hayat olur muydu hiç?

Annem çekiştiriyordu beni duymadan. Duymak istemeden. 

"Sus dedim sana Aylin gidiyoruz" dedi emir vererek.

"Gitmeyeceğim ben Momo bensiz ne yapar hem babam da akşam bebek getirecek bana ne."

"Yeni bir Momo alacağım sana ben" dedi sabrı taşmak üzereydi.

"Babam bebek alacaktı bana hem ben başka Momo da istemiyorum." dedim ayaklarımı yere vurarak. 

Annem dayanamamış olacak ki bir tokat attı bana. O tokat o gün değil belki ama çok sonra öğretti bazı şeyleri. Kimsenin arkasından ağlamamayı öğretti, yeni şeyler almanın öyle kötü olmadığını öğretti bana, annenle beraber çekip gitmenin kötü bir şey olmadığını öğretti bana.

İlk olmayacaktı belki bu gidiş. Biz belki annemle bin kere gidecektik o evden ve babam belki bin kere gelecekti arkamızdan. Her gelişinde bir demet gül ve yeni bir oyuncak bebekle. 

O bebekleri hala saklıyorum ben. Babam belki bir gün yine gelip gönlümü almak isterse göstermek için. 

Son gidişimiz acılıydı o evden. Annem yanağını tutuyordu biraz da kan vardı bana söylemedi gerçeği ben bir gece uyumak için tavanı seyrederken anladım olanları. Bana attığın tokadın daha ağırını annem babamdan yemişti. Boşanmak istediği için. İkinci kadını kabul etmediği için. Borçlarını ödemek için daha fazla çalışmak istemediği için.  Benim yediğim tokat daha masum ve daha hafifti. Ben babamı ve Momo'yu bırakmak istemediğim için yemiştim o tokadı. Annem ise daha fazla haksızlığa uğramak istemediği için. 

MEVSİMLER GEÇERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin