Sırlar, Sırlarımız

57 4 0
                                    

Daha önce haksızlık kavramıyla bu kadar yakından tanışmamıştım. Özgürle tanıştığımda tanıdım ben haksızlığı. Ona baktığımda kavradım ne kadar da ona yakışmadığını.

Olayların üzerinden bir hafta geçmişti. Özgür okula gelmiyordu. Ama karşılaşmıyorduk da . Ankara da mıydı, neredeydi?

 Ankara öyle gözünüzde büyütülecek bir yer değil. Haritada büyük olabilir o ayrı ama birinden kaçıp saklanmak için küçük bir yer. Özgür nereye saklanmış olabilirdi ya da neden saklanma gereği duyuyordu?

Ne mesajlara ne de aramalara dönüyordu. Yok olmuştu sanki. Ben onu o gün o soğuk, ıssız, uzun ve çirkin koridorda son kez görmüştüm sanki.  Bu sanki  beni esir alınca korku sardı etrafımı.  Gerçekten sok kez görmüş olabilir miydik?

Gerçek olmamalıydı. Bundan sonra hep beraber olmalıydık. Bizden ayrı olamazdı, olmamalıydı. Benden ayrı olmamalıydı. İyi ki varsınız dediğiniz insanları öylece bırakamazdı sonuçta. İyi varsın dediğin birini habersiz öylece bırakamazdı.

Ben Özgür'ü kendi içimde azarlarken otobüs durağına yürüyordum.  Evlerinin önünden geçerken sanki çıkıp da bana yine dikkatli ol diyecek umuduyla takmadım kulaklığımı. Çöp atmaya bile kulaklıkla inerdim ben oysaki.

Efe kendi çapında takılıyor ve Özgür'ün abisinin şokunu atlatıyordu. Kendi abisini en değerlisi yapıyor, yağlayıp ballıyordu. Aylin Özgür için belki yine odasında abisiyle ilgili yaşadıkları aklına geldikçe duvara dalıyor ve gözleri doluyordu. Aile konusunda en bahtsızımız kendisi sanırken artık kendi haline iyisin sen iyisin diyordur içinden. 

Özel dersime gidiyordum. Kafamı evde bırakmadığıma emin olarak gidiyordum. Zorundaydım en azından. 

Efe: Ders çıkışı kahve?

Ahu: Uyar.

Efe: Nerede?

Ahu: Tunalı?

Efe: OKİ.

Gruptan yazmamıştı. Özgür mesajlarımıza dönmüyordu. Efeye göre çekiniyordu abisinden dolayı. Sanki yaşanılanların Özgür'ün suçuymuş gibi utandığını düşünüyordu. Ama benim az buçuk tanıdığım Özgür abisinin yaptığı hiçbir şeyden utanmazdı. Bu intihar olayı da dahildi.

Engin'i görünce sahte bir tebessüm yerleştirdim yüzüme. 

"Hoş geldin Ahu."

"Hoş buldum. Nasılsın?"

"Çok iyiyim teşekkür ederim. Sen?"

"İyiyim" yalandı. Değildim. Ne olduğumu bilmediğim kim olduğumu anlamadığım  ve en önemlisi ya da saçması endişeliydim. Bir başkası adına. 

Dersi anlamak için o kadar çaba sarf ediyordum ki. Bu çabam için bile belki direkt üniversiteyi okumaya hak kazanmalıydım. 

"Sen çöz bakalım bunu da."

"Ahu?"

"Hıı." 

"Duydun mu?" 

"Neyi?"

Boşluktaymışım ben. Anlamaya çalışıyorum sanırken yine boşluğa sapmışım. Ben kendimi toparlamaya çalışırken Engin kapattı önümdeki kitabı ve defteri.

"Ne oldu sana böyle daldın gittin."

"Hiç öyle." 

"Anlat belki yardımım dokunur."

"Bir arkadaşımızla ilgili şeyler yaşadık bir hafta önce. Şimdi de ulaşamıyoruz. Aklım onda." bunu bekliyor gibi tek nefeste anlattım.

"Anladım, tuhaf bir durummuş. Ne yaşadı bilemem. Ama ulaşılmak istemeyecek kadar kötü şeylerdir. Biraz yalnız kalmak iyidir bence." 

MEVSİMLER GEÇERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin