Kanka?

38 4 5
                                    

Duygu karmaşası yaşadığım, diplerden çıkamadığım onca günden sonra ilk defa iyi hissediyordum kendimi. 

Özgür'ü o çocuk parkında bırakmıştım en son. Gözyaşlarımla. Kendime hakim olamadan anlattığım ve belki de çoktan anlatmam gereken şeylerle. 

Hayat kaldığı yerden devam etti bizim için o akşamdan sonra.

 Özgür okula geldi. Biz onun iyi olduğuna emin olduk.

Yine sormadık bir şey o da sormadığımız için anlatmadı. Ya biz ondan bekliyorduk anlatmasını ya da o sormamızı bekliyordu. Kimsenin bilmediği o ikilemi sürdürüyorduk. 

Ona anlattığım şeylerden sonra bana aynı yaklaştı. Yaralı kuşmuşum da kanatlarımı kırmaması gerekiyormuş gibi yapmadı. Acımadı bana, acıyarak bakmadı, daha iyi de olmadı daha kötü de.  Ben onun yanında belki de bu yüzden rahattım. O kimsenin acısına göre davranmıyordu. Acımıyordu, üzülmüyordu. 

Duygularını ne kadar uçta yaşıyordu bilmiyordum. Ama haklıydı. Kendi onca şeyle savaşırken birde başkasının haline vah diyecek vakti hali de yoktu. 

Özel derslere devam ediyordum. Özgür'ün yok olduğu ve belki de geri dönmeyeceğini sandığım o berbat haftadan sonra şimdi dersi dinlemem gerektiğini bilerek gidiyordum. 

Havalar artık katlanılmayacak kadar soğuk olduğundan kapalı alanlar daha gürültülü ve kalabalık oluyordu. Bu yüzden Engin'in öğrenci evine gidiyordum. 

İlk kez gidecektim evine. Bunu düşününce sırıttım istemsiz. Özgür geldi aklıma. Bize ilk gelişi, çekinerek aldığı hediyeyi vermesi. Hatırlayınca daha da büyük bir gülümseme aldı suratımı. Zaman korkunç hızlı akıyordu. Neresinden tutup da yakalayacağımıza dair en ufak fikrim yoktu. 

Tatlı ve kahve aldım Engin'in evinin oradaki kafeden. Ev hediyesi alamayacak kadar fakirdim. Test kitaplarıma yatırım yapıyordum. Zorla!

Engin'in tarif ettiği apartmana girip oturduğu kata çıktım. Oturduğu apartman tamamen öğrencilerden oluşuyordu sanırım. Pasaklı bir apartmandı. Ayrıca huysuz bir yaşlı olsa çoktan kafasını camdan çıkartıp bakardı çünkü kim gelmiş diye. 

Kapıyı bir kız açınca şaşırdım "Ay çok özür dilerim yanlış geldim sanırım?" dedim utanarak.

"Özel ders için mi?" dedi tebessüm ederek. 

"Evet."

"Yok gel burası. Engin fotokopiciye kadar gitti. Sana vereceği ödevler için." 

"Ha öyle mi? "

 Kısa saçlıydı. Orta boylu, zayıf bir kızdı. Gözleri renkliydi. Çok güzeldi bana kalırsa.

"Şeyda bu arada ben. Engin'in kız arkadaşıyım."

"Ay Ahu ben de. Tanıştığıma çok memnum oldum."

"Ne içersin ders öncesi. Kahve, çay?"

"Ay ben elim boş gelmeyim diye kahve ve tatlı almıştım da iki kişilik seni hesaba katamadım tabii." 

"Engin gelmeden gömelim gel o zaman." dedi göz kırparak.

"Son sınıf mısın?" 

"Evet maalesef."

"Niye maalesef?"

"Bilmem ki. Ders çalışmak sıktı beni."

"Çok iyi anlıyorum. Ne istiyorsun peki?"

"Bilmem."

Şaşırdı bunu deyince. Benden herhalde böyle havalı bir bölüm duyacağını falan sandı. 

MEVSİMLER GEÇERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin