İstanbul'dan Gelen Misafir

45 5 3
                                    

Gerçek arkadaşlar birbirlerinin mutluluğuyla mutlu olanlardır. Eğer onun için de gülebiliyorsan, o halinden memnun diye memnunsan gerçekten arkadaşsındır. Dertleriyle dertleniyorsan, düştüğünde kaldırıyorsan eğer arkadaştan ötesindir. 

Efe ve Aylin'in mutluluğu ile hep mutlu oldum. Ortaokulda Efe'nin maçları olurdu kupa aldığında aynı mutluluğu onunla yaşardık tüm hafta. Aylin bilgi yarışmasında yarışırken onunla aynı heyecanı hissederdik. Biliyordum ki birimize bir şey olsa en önde koşardık. Başarıda da başarısızlıkta da herkesten önce biz sahip çıkardık bize. 

Uzaktan izlerken onları bunları düşünüyordum. Ne kadar mutlularsa ben de o kadar mutluydum. Özgür ve Begüm için de böyle düşünüyordum istemsizce. 

"Off ne biçim şoförüm gördün mü Ahum" diye yanıma geldi Efe.

"Of neydin sen öyle Efe? Herkes hasta oldu senin sürüşüne." dedim. Saçlarını arkaya doğru atıp "Biliyorum alışkınım." dedi. 

Begümle Özgür arkadan geliyorlardı. Begüm abisine heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatıyor Özgür ilgiyle dinliyordu. "Ay ben çok sıkıştım." dedi Aylin huysuz huysuz. 

"Şurada vardı tuvalet gir istersen." dedim. 

Tam gidecekken Efe "Hop nereye tek başına kızım? Bana emanetsiniz." deyip arkasından gitti Aylin'in. 

Özgür, Begüm ve ben kalmıştık. "Ahu abla şurada atlı karınca var binelim mi?" dedi Begüm tatlı tatlı. 

Atlı karınca deyince Özgür'e baktım. Hediyesi geldi aklıma. O da bana bakıyordu ama aklına hediyesi mi gelmişti yoksa kardeşinin sorusuna cevap vermem için mi bakıyordu? İkinci seçenek daha mantıklı geldi.

 "Binelim canım. Gelsinler de binelim."

 "Efe binecekse benimle binebilir mi?" dedi. 

Özgür biraz ciddi biraz da kızıyormuş gibi bir tavırla "Hayırdır Begüm Efe falan ayıp değil mi? Efe abi desene kızlara abla diyorsun. Hem çarpışan arabalarda da dedin aynısını. Bozuluyorum" dedi tek kaşı havada. 

Begüm biraz ciddiye aldı bu tavrı ya da abisi olduğu için ciddiye alması gerekti "Abi herkesle kaynaşayım diye dedim. Yoksa iyi senle binerim" dedi mahcup mahcup. 

Geldiler sonra. Bize doğru gelirken Aylin Efe'yi azarlıyordu. "Ya madem sen de sıkışmıştın ne artist artist geldin peşimden." 

 "O zaman havalı olmuyor dışarıdan bakıldığında." dedi Efe.

Efe hep hazır cevaptı. Sadece flört ettiği kızlar ya da sevgilileri bayılırdı bu özelliğine. Biz hep yaka silktik bu kadar çabuk ve mantıklı cevaplar vermesinden. 

Begüm'ün istediği oyuncaklara da bindikten sonra çıktık parktan. Efe rotaları belirlediği için sadece onu takip ediyorduk. Aylin de ben de sanki ilk kez geziyor gibi davranıyorduk. Efe arada yanlış yerlere götürüyor sonra hiçbir şey olmamış gibi aynı  yolları tekrar yürütüyordu. 

Anıtkabir'e gidecektik. Ankara'nın en güzel yerine. En gidilmesi gereken yerine. Sonra hep gittiğimiz o aspavacıya gidecektik. Anlamıştım Efe'nin çizdiği rotayı. Ama yine de sanki ilk kez geziyormuş gibi yapıyordum. 

Anıtkabir'e yürüdük hep beraber. O yolda yürürken ne konuştuk ne de güldük. Garip bir his vardı herkesin içinde. Minnet, özlem, saygı, sevgi. Hissedebiliyordum. Begüm her yere büyülenmiş gibi bakıyordu. Abisine fısıldadığını sanarak "Okul gezisiyle de gelmiştik ya hani abi. Ne güzel yer değil mi?" 

Anıtkabir'de ilk kez görüyor gibi bakıyorduk, aynı şekilde büyüleniyorduk hepimiz. Bittikten sonra tam da dediğim gibi Efe o meşhur ışıklara  doğru döndü. Biraz yürüdükten sonra geldik. Efe durup  "ASPAVA yemeye hazır mısınız bakalım İstanbullular?" dedi heyecanlı heyecanlı. Tam o sırada Özgür'ün telefonu çaldı. Çok neşeli açtı telefonu. Sanki çalmasını bekliyormuş gibi. Uzaklaştı biraz konuşurken bizden. 

MEVSİMLER GEÇERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin