Kokoreç

35 5 4
                                    

Günler birbirinin aynısıydı. Uyuyor uyanıyor aynı şeyleri yaşıyorduk. Bu muydu son sınıf dedikleri? Bilmiyordum.

Efe dışında hayatına farklılık katan yoktu. Okul başkanlığı demek gereksiz bir sürü boş sorumluluk demekti. Efe'nin en sevdiği şey yani. Amcam duyunca o kadar kızmıştı ki "Ne yapacaksın oğlum son sene otur adam gibi çalış." cümlesinin belki kırk farklı şekilde söylemişti.

Bugün hafta sonuydu. Normal şartlarda bu saatlerde sol kolumu bile kaldırmam ama babamın çırpınışları sonucu şu an kaldırmayacağım o sol kolum matematik çalışıyordu.

Hep dediğim gibi sene sonunda ben elimden geleni yaptım demek içindi bunlar. Annem de babam da çok umutluydu. Beni dahi olarak görmüyorlardı evet ama istiyorlardı bir şeyler başarmamı.

Sabahın o sessizliği gece sessizliği kadar rahatlatmıyordu beni. Neden bilmiyorum. Belki de kış olduğundan. Sevmiyordum kışı. Hele Ankara'nın kışı mahvediyordu beni. Camdan dışarı bakıp da biraz ayılmak umuduyla ayağa kalkıp penceremin önüne yaklaştım. Soğuk, iç bunaltan ve daha yeni yeni aydınlanan hava beni yatağıma itiyordu.

Ankara'nın kasvetine yenilmemek için masamın başına döndüm. Aylin'i aradım. Birbirimizi uyandırmak zorundaydık. Aslında o zaten hep uyanırdı ama beni de teşvik etmek için böyle bir çözüm bulmuştu. Birbirimizi arayalım her sabah çözümü. O zaten çoktan masa başında olurdu ama ben de uyandım bak demek için arardım.

Efe tabii ki katılmıyordu bize. Çok kasıyorduk ona kalırsa. Abisi gibi kazanırdı o da gen aynı gendi ona göre. Haksız çıkmaması için içten içe çok dua ediyordum. Çünkü gen aynı gense ben de almışımdır belki o gen havuzundan.

Soru çözerken en alakasız yere yaklaşık on dakika odaklanıp ne çözdüğümü bir unutup bir hatırlayarak öğleni etmiştim. Akşama Efe bizi bir yere götürecekti. Başkanlığını kutlamamız gerekiyordu. Nil'in de gelecek olması ayrı bir hava katıyordu bu buluşmaya. Bizi ne bekliyordu bilmiyorduk. Bol bol şapşal Efe görecektik bir ondan emindik.

Öğlen bir şeyler atıştırmak için ara verdim derse. Aylin aradı ben kendime bir şeyler hazırlarken.

"Ahu yaa!"

"Ne oldu?"

"Ay hani akşam çıkacağız ya ne giyeceksin?"

"Dümdüz kalın şeyler işte. Efe'nin bizi şık yere götürmek için parası yok ki zaten kasma sen de."

"Ya kızım tamam da başkaları da gelecek oğlan çocuğu gibi giyinmeyelim derim ben."

"Nil gelecek Aylin bir şey olmaz ondan."

"Ulaş gelmeyecek mi?" dedi bir anda. Sesi düşmüştü.

İstemsiz güldüm "Hayırdır ya bi sesin düştü?"

"Ha yok sordum gelmeyecek mi?"

"Gelir gelir daha buradaymış ya işte Özgür dedi de. Ne oluyor sana hoşlanıyor musun?"

"Ahuuuu!"

"Aylin yuh daha ikinci görüşün saçmalama."

"Ya evet mi dedim sanki. Ama hoş çocuk gibi sanki ay ne biliyim kızım ben kaç zamandır birinden iltifat almıyorum. Arada bakkalın çırağın iltifat ediyor o da ergenliğe yeni giriyor. Pis pis sırıtıyor söyledikten sonra."

Kahkaha attım dediklerini duyunca "Oha Oğuz sana iltifat mı ediyor? Kızım on üç yaşında be o."

"Bak işte sen bile üzüldün bana."

MEVSİMLER GEÇERKENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin