Bölüm 12: Kura Çekimi

35 3 3
                                    


"Sonunda seni görebildim cevapsız kız!" dedi geçmişten gelen ama bana yabancı insan. En azından ben böyle olsun isterdim.

"Sen...Sen..." cümlem de düşüncelerim gibi tamamlanamıyordu. Buraya gelmemeliydi. Gelemezdi. Öyle değil mi?

"Evet ben. Geri döndüm. Her ne kadar bazı şeyler senin yüzünden olsa da ben bunları sorun etmem güzelim." Güzelim mi? Bu kelimeden daha önce hiç bu kadar nefret etmemiştim. Hatta severdim de fakat onun ağzından duymak...

Hızlı adımlarla ve titremeye başlayan bedenimle bir an önce Eda'nın yanına gitmeli ve ona burada olduğunu söylemeliydim. Masaların olduğu bölüme geldiğimde kızların üç masaya dağıldığını ve erkeklerin de bu bölümde bulunduğunu fark ettim. Eda beni gördü.

"İçecekler nerede?" dedi ilk başta ellerimi boş görünce. Ellerimin titrediğini fark ettiğinde "Derin bir şey mi oldu?" diye sesli ve endişeli bir tonda sorusunu yöneltti. Gayet yüksek olan sesi kafeteryayı inletebilecekken sadece kızların ve erkeklerin bakışları bana döndü. Anlaşılan sandığım kadar yüksek değildi.

Hazar erkeklerin masasının yanında ayakta duruyordu ve Eda'nın sesiyle endişeli bir şekilde bana yöneldi. Titrediğimi gördüğündeyse Eda'dan önce davranıp koluma girdi.

"İyiyim..." Eda ve Hazar'a güvence vermeye çalıştım ama buna ben bile emin değildim.

"Hadi gel, biraz hava alalım." dedi Hazar. Sanki uzaklaşmak istediğimi anlamış gibiydi.

"Bende geliyorum." dedi Eda ve biz çıkışa yöneldiğimizde kızların sorularını susturmaya çalışıyordu.

Hazar'ın konuşmadan durması bana en büyük destekti. Sorsaydı anlatamayacağım için nefes almamı daha da zorlaştırırdı.

Dışarısı içerisine nazaran daha sakindi. Hazar, beni boş banklardan birine oturtmak yerine ormana daha yakın ve daha az insanın bulunduğu bir odun parçasına götürdü. Şimdiden daha iyi hissediyordum ve titremem gözle görülür şekilde azalmıştı.

"Daha iyi misin?" başımı onaylarca salladım ve bu sırada hızını alamadan gelen Eda'yı izledim. Önümde diz çöktü ve bana sarıldı.

"İyi olduğuna emin misin? Revire gitmek ister misin?" dedi Eda kollarını gevşetirken. Başımı olumsuzca salladım.

"Ben sizi yalnız bırakayım." dedi Hazar ve centilmenliğini takdir etmemi sağladı. Bir başkası olsa konuşmam için zorlayabilirdi.

Hazar yanımızdan uzaklaşırken gözlerimle onu takip ediyordum ve otelin kapısından çıkan Meryem'i gördüm. Etrafta birini arıyor gibiydi. Gözleri beni bulduğunda aradığının ben olduğumu anladım. Adımlarını buraya doğru hızlandırdı. Eda bakışlarımın onda olduğunu görünce "Derin ne oldu?" diye beni sarstı bu defa ama ona cevap vermeden artık yanımıza gelmiş olan Meryem'e sorumu yönelttim.

"Biliyor muydun?" Meryem başını yavaşça salladı.

"Seni uyaracaktım ama fırsatım olmadı."

"Geldiğimde o yüzden 'Seninle konuşmak istediğim bir şey var' dedin." dedim ve başını yeniden onaylarca salladı.

"Biri ne olduğunu anlatacak mı?" dedi Eda. O da fazlasıyla telaşlanmıştı fakat ismini dahi anmak istemediğim kişinin burada olduğunu söylemek içimden gelmiyordu. Gördüklerime rağmen burada olduğunu inkar ediyordum.

Yanıma çöken Meryem ona cevap verdi. "Tuna burada." İsmini duyduğum anda diken diken olan tüylerime karşın Eda konuşmaya başladı.

"Ne? Geçen seneki Tuna? Kristallerden atılan Tuna? Sana asılan Tuna?" dedi Eda her cümlesinde sesini yükseltirken.

Yedi MetreWhere stories live. Discover now