Bölüm 26: Baş Başa Bir Antrenman

23 4 0
                                    

(Hazar Koru)

Onunla olmak o kadar iyi geliyordu ki onsuzken ne yaptığımı unutmuştum sanki. Ondan önce ben kimdim? Ne yapıyordum? Ne yaşıyordum?

Yanımda olması bana yeterken ayrılmak dahi istemiyordum. İki akşamdır onu odasına zoraki bıraktığımı fark ettim. Ayrılmak istemiyordum ama gitmek zorundaymış gibiydi.

Odama döndüğümde Kerim ve Yiğit yemeğe ineceklerini söyleyerek yanımdan ayrıldılar. Bu sırada yatağın üstündeki ceketi gördüm. Ona benden daha çok yakışırken bunu nasıl bana geri getirirdi? Hem ben bir parçamın onda olmasını istiyordum.

Sabah Eda'nın söylediklerini duymuş olsam da lafların bana geldiğini anlamam uzun sürmüştü. Tabağıyla oyalandığında üstündeki ceketin benimki olduğunu anca fark etmiştim. Sanki ceketi giyme amacı beni yanından ayırmak istemiyormuş gibi hissettirmişti. Ya da ben çok egoistçe düşünüyordum.

Belki de sadece sıcak tuttuğundan giymişti.

Ceketi elime aldığımda kokusu burnuma geldi. Kokusu benimkiyle harmanlanırken ezgisi sanki kulaklarımda çınlıyor ve biz bir uyumun içinde dans ediyorduk. Daha az önce ona sarılırken burnuma dolan kokusunu tekrar almak tarifsiz bir huzur ve mutluluk getiriyordu. Ceketi bırakıp aşağı inmem gerektiğini biliyordum fakat elim onu bırakmaya gitmiyordu.

Sanki ceketi bırakırsam onun kokusunu duyma ihtimalimi de bırakacaktım, sanki onu kendimden uzaklaştıracaktım.

Üstümdekileri önemsemeden yatağa girdim ve sanki ona tekrar sarılıyormuş gibi cekete sarılarak kafamı içine gömdüm.

Belki kokusu onu rüyamda görmeme neden olurdu ve ben terastaki güzel anlarımızın devamını getirebilirdim.

**

(Derin Esen)

Sabah 6'ya kurduğum alarm deli gibi çalıyordu fakat gözlerimi açacak gücü bulamıyordum.

"Kapat şunu!" diye bağıran Erva yüzünden açılmayan gözlerimle hızla doğruldum ve alarmı kapattım. Hazar'la videoları izleyebilmek açısından saat yedide buluşma kararı almıştık, sekizde de çalışmaya başlayacaktık.

Ayaklarımı sürüyerek banyoya girdim ve soğuk suyla yüzümü yıkayarak açılmayı beklerken kaç kere yüzüme su çaldığımı sayamadım.

Dişlerimi fırçaladım ve saçlarımı tepeden atkuyruğu yaptım. Dün uyumadan çantamı hazırladığım için sadece üstümü giyinmem gerekiyordu.

Valizden siyah bir kot pantolon ve uzun, belime kadar sağdan yırtmacı olan haki renk boğazlı bir kazak aldım. Kabanımı da koyduğum dolaptan çıkararak üstüme geçirdim. Yanımda getirdiğim siyah postallarımı ayağıma giyerek çantamı koluma astım ve odadan çıktım.

Henüz açılmamış bar bölümüne gelerek acı bir kahve istedim. Uykumu açmam gerekiyordu ve saat henüz yedi olmamıştı. Bilgisayar işini Hazar halledecekti ve ortak alanda buluşarak salona gidecektik.

Kahve geldiğinde teşekkür ettim ve yudumlarken haber sitelerinde gezinmeye başladım.

Siyaset ve magazin haberlerini inceledikten sonra spor bölümünde gözüme bir şey takıldı.

"Bölgesel Turnuvanın İlk Elemeleri Başladı."

Haberin THF ile ilgili olması dikkatimi çekerken hızla okumaya başladım.

"Türkiye Hentbol Federasyonu tarafından gerçekleştirilen bölgesel turnuvada ilk dört maç oynandı. Yarı finale geçen ilk kulüp Kristaller olurken bölgesel turnuvadan ilk elenen kulüp ise Yoncalar oldu. Sıradaki maç Bolu'nun Mudurnu ilçesinde gerçekleşecek olup ev sahipliğini yapacak olan Abant Spor Kulübünün Vaşakları, üçüncü olarak oynayan takım olacak. Rakipleri olan Agoralar ve Mavi Melekler ile oynanacak maç yarın saat 14.00 de başlayacak olup açılış kadınlarla yapılacak. Saat 16.00'da erkeklerin karşılaşmasının ardından sıradaki durak olan Antalya'ya geçilecek."

Yedi MetreWhere stories live. Discover now