Bölüm 41: Hedefe Adım Adım

15 2 0
                                    

Melih ağabey sabahın tam anlamıyla köründe aramıştı ve bana geldiğini haber vermişti. Sonuçların çıktığını düşünüyordum çünkü dün beni aramış kapının önünden, siyahlar içindeki adamı vurduğum yerden, kan örneklerinin alındığını ve teste yollandığını söylemişti. İçimde ufak bir tedirginlik vardı. Bu elimizdeki tek kanıt, onu yakalayabileceğimiz tek örnekti. Biriyle eşleştiğini öğrenmek beni, öğrenmemekten daha çok korkutuyordu çünkü yapabileceklerimin bir sınırı olmadığını o gece dans pistinde görmüştük.

Onun canını yakan kişiden öylesine hesap soracaktım ki şimdiye kadar yaşadığı ıstıraplar, bunun yanında hiçbir şey kalacaktı.

O gün tekrar gözlerimin önüne geldi. Eda'nın bana doğru yolladığı silah, silahın emniyetini açıp ona nişan alışım...

Aklımda sadece canını yakmak vardı. Hazar'a ne derece zarar verdiğini o an bilmiyordum. Yerde yatıyor olması bile bana yetmişti. Sanırım kısa süreliğine de olsa Tuna gibi düşünmüştüm. Belki de yaptıklarının öcünü almak için onun gibi olmalıydım.

Ben düşüncelerimle evi toparladığım esnada kapı çaldı.

Kapıya yönelip açtığımda Karan'ı görmeyi beklemiyordum.

"Senin burada ne işin var?" Karan beni es geçip salona doğru ilerlediğinde sorumu cevapladı.

"Melih haber verdi. Sonuçlar çıkmış." Duyduklarım kalp atışlarımı iyice hızlandırırken gerginliğim hat safhaya ulaşmıştı. Demek ki tahminim doğruydu. "Anında harekete geçebileceğini bildiğim için seni durdurmak adına buradayım." Ağabeyim beni tanıyordu. Yapabileceğim herhangi fevri hareket için erken davranıp buraya gelmişti. Karan'a ciddiyetle baktım.

"Eğer ki sonuçlar istediğimiz gibi hedefe ulaşırsa beni durduramazsın Karan." Karan bakışlarını bana kaldırdı ve alayla gülümsedi. Sanırım bu 'O kadar emin olma' deme şekliydi.

"Bunu yakında öğreneceğiz." Ağabeyimin tek amacının beni korumak olduğunun farkındaydım. Yapabileceğim plansız hareketlerinde sonucunun en ağırını yaşayacağımı biliyordu fakat ben kendimi durduramazken onun durdurması fazlasıyla zor olacaktı.

Ben sinir ve stres içinde beklerken kapım ikinciye çaldı. Karan henüz oturduğu yerden kalkıp kapıyı açtığında Melih ağabey girişte göründü.

"Burada olman iyi oldu." Bakışlarının hedefinde Karan varken kaşlarımı çatıp Melih ağabeye baktığım sırada bir terslik olduğu belliydi. Beni sakin tutabilmenin zor olduğunu bildiğinden olsa gerek Karan'ın burada oluşuna sevinmişti.

"Melih ağabey, neler oluyor?" Bakışlarını Karan'ın arkasına yaklaşan bana çevirdikten sonra içeri girdi. Koltuklardan birine oturdu ve bizimde oturmamızı işaret etti fakat benden oturmamı beklememeliydi. Fazlasıyla stresliydim ve bunu evin içinde dolaşarak atmaya çalışıyordum. Bunu anlamış olacak ki uzatmadan konuya girdi.

"Kan örnekleri geldi." Yerimde donup kalırken bakışlarımı hiç çekmediğim Melih ağabeye odakladım. Karan sonuçların geldiğini söylemişti fakat her şey çok hızlı gelişmişti. Saatlerden beri heyecanla beklediğim dakikalar sanki o an için uzundu fakat şimdi çok kısaymış gibi hissettirmişti.

"Sonuçları mail olarak sana yolladım." Duyduklarımla hızla yatak odama gidip yatağımın üstündeki telefonu alarak bana yolladığı dosyayı açtım. Bir ton tıbbi terimi anlamaya çalışıyordum fakat adamın kan grubunun B+ olmasından başka hiçbir şey anlayamamıştım.

Kaşlarım çatıldı.

"Bu da ne böyle?" Melih ağabey her şeyi açıklamadan önce yerinde dikleşti.

Yedi MetreTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang