Bölüm 20: Poligon

26 4 24
                                    

Onu karşımda görünce takip edildiğimi anladıktan sonra korktuğumdan daha çok korktum. Her karşılaşmamızda istemediğim o duygu ortaya çıkıyordu. Korku, beni çaresiz bırakıyor, güçsüzleştiriyordu. Öfkeme yönelmiş olsaydım korkanın o olacağının her zaman farkındaydım fakat içimdeki benliği henüz keşfedememiştim. O ise yakında ortaya çıkmaya hazırlanıyordu.

Tuna, adamı üstümden almış ve bir kenara fırlatmıştı. Tekdüze adımların sahibi şimdi arkasına bakmadan kaçıyordu.

"İyi misin? Bir şey yaptı mı?" adamın tuttuğu kollarımı nazikçe inceledi.

"Bırak!" dedim ellerini hızla ittirerek. "Senin yaptığını yapmadı en azından." Yere düşen çantamı omzuma astım.

"Yapma böyle. Canını yakmak istemediğimi biliyorsun." Karşımda iyi birini oynuyordu kendince. Onun psikopat yanını bildiğimden bu yaptığı fazlasıyla komik geliyordu.

"Biliyormuş. Ne biliyorsun sen ya!" diye sesimi yükselttiğimde sokağa giren Karan'ı gördüm. Sakinleşmeye çalıştım.

Karan hızla yanıma geldi ve Tuna'yı omuzlarından itip yere düşürdü. Aslında hak etmişti ama onun sandığı gibi beni takip eden Tuna değildi.

"Sakinleş Karan! Beni kurtaran oydu." dedim Tuna'nın üzerine yürümekte olan Karan'a ama onu tutma girişiminde dahi bulunmadım.

Tuna hızla yerinden kalkıp üstünü silkeledi.

"Seçimlerine şaşırıyorum artık Derin. Para uğruna mı seçiyorsun böyle şerefsizleri." dedi Karan'ı göz hapsine alarak.

"Ne diyorsun sen be!" dedim Tuna'nın üstüne yürüyerek. Karan'da kendine yapılan hakareti çok önemsememiş daha çok ben iyi miyim diye bakıyordu.

"Böyle heriflerle gezeceksen yüzüne söylenenleri de hazmedeceksin güzelim." dedi bana bakarak alaylı bir tavırla. 'Güzelim' kelimesi ağzından düşmeyecekti bu çocuğun.

"Bana baksana sen!" dedi Karan ve ona dönen Tuna'nın yüzüne sağlam bir yumruk geçirdi. İçim rahatlamıştı adeta. Yaptıklarına az kalırdı belki ama iyi gelmişti.

Tuna birkaç sarsak adım atıp düzeldi ve açılan dudağına dokundu.

Alayla güldü ve Karan'ın yanından geçip gitti. Bu kadar kolay vazgeçeceğini düşünmemiştim ayrıca beni kurtaracağını da.

"İyi misin?" diyerek kollarımdan beni sarstı Karan. Ben Tuna'nın ardındaki bakışlarımı yüzüne çekerek onu onayladım.

"Erkek arkadaşlarından gına geldi artık." diye söylenmeye başladı bu defa. Sesindeki imadan bu duruma Hazar'ı da kattığı ortadaydı. Oysa ikisi de hiçbir şeyim değildi.

Uykudan yeni kalkmış olduğu ve yüzünü bile yıkamadan yanıma geldiği her halinden belliydi. Eşofmanları üstündeydi, montu bile yoktu.

"O benim erkek arkadaşım değil, arkadaşım bile değil!" dedim sakin kalmaya çalışarak.

"En azından o yumruğu hak ettiğini biliyoruz." Gülümsedim. Ona sarıldım ve ne kadar üşüdüğünü fark ettim.

"Hadi hızlı yürü de eve gidelim. Donmuşsun."

"Senin yüzünden." diye söylenmeye devam etti. "Takip edeni görebildin mi?" dedi kaşları çatılı, bakışları üzerimdeyken. Başımı olumsuzca salladım.

"Çok ilginçti. Sanki saldırmak değil de korkutmak istiyordu." Tuna'da beni kurtardığına göre o planlamış olamazdı. Gerçi o psikopattan her şey beklenirdi. Hem orada olduğumu nereden biliyordu?

Yedi MetreМесто, где живут истории. Откройте их для себя