Bölüm 19: Siyahlar İçindeki Adam

32 3 0
                                    

"Eda! Alo! Eda!" diye yakarışlarımın hiçbir anlamı yoktu. Tekrar aramaya çalıştığımda da kapalıydı telefonu. Karan "Ne oluyor?" diye sorduğu sırada Melih ağabey aradı ve Karan'a cevap veremeden hızla aramayı cevapladım.

"Melih ağabey bir şey buldun mu?" Bir süre sessiz kaldı. Sessizliği cevap verir nitelikteydi.

"Üzgünüm Derin. Sadece evinden uzaklaşırken görüntüsü var. Gittiği yolun kameralarını da bu saatte inceletmem mümkün değil ama merak etme. Yakındaki taksi durağına soracağım sende Eda'nın fotoğrafı varsa bana yolla." Elinden geleni yapmaya çalışıyordu ama ne yapacağımı bilmiyordum.

"Yollarım ama Eda bana ulaştı. Etrafının çok karanlık olduğunu ve nerede olduğunu bilmediğini söyledi." diyebildim artık gözyaşlarıma hakim olmakta zorlanıyordum.

"Tamam Derin, sakin ol. Konum atmasını istedin mi?"

"İstedim ama orada birilerinin olduğunu ve ona yaklaştıklarını söyledi. Yardım istedi Melih ağabey! Ne olur yardım edelim. Ne olur bir şey olmasın ona." Gözyaşlarım artık gözlerimden firar etmişti ve benim gücüm de bitmişti sanki. Her şey zor geliyordu artık. İnancım kalmamıştı sanki. İnancım, başlaması gereken yerde bitmişti.

"Hemen kendini toparlıyorsun Derin! Eda'nın sana ihtiyacı var ve sen pes edemezsin! Şimdi telefonu Karan'a ver ve gözyaşlarını yanaklarından temizle. Eda'yı bulacağız ve eve gideceğiz tamam mı?" görmeyeceğini bilsem de başımı salladım ve Karan'ın meraklı bakışlarına aldırmadan telefonu ona uzattım. Söylediğini yaptım ve kendime güçlü olmam gerektiğini söyledim. Yanaklarımı kuruladıktan sonra Karan'a döndüm.

Bir süre telefonla konuştuktan sonra Karan, arabayı çalıştırdı ve kapattığı telefonu bana uzattı.

"Nereye gidiyoruz?"

"Bir arkadaşa uğrayacağız."

**

Bir gecekondunun önünde durduğumuzda etrafa şaşkınlıkla bakıyordum. Karan'ın burada yaşayan bir arkadaşı nasıl olabilirdi? Onun çevresini tanıyordum ve onlar genelde zengin insanlardı.

Derme çatma evin önünde durduğumuzda kapıyı çaldı Karan. Biraz daha sert vursa kapı düşecekti neredeyse. İnsanlar nasıl zorluklarda yaşıyorlardı böyle?

Kapıyı 1.60 boylarında, ağabeyimle yaşıt sayılabilecek esmer bir kız açtı. Bizi gördüğüne şaşırmışa benzemiyordu.

"Karan... Ne istiyorsun?" kabaca konuşması yetmezmiş gibi gayet lakayt tavırları da vardı.

"Burada mı konuşmak istersin Melisa?" kızın ismini de öğrendiğimize göre her şey tamamdır değil mi? Karan'ın böyle bir kızla ne işi vardı?

Melisa bizi içeri davet ettiğinde içerisinin dışarısı kadar kötü olmadığını fark ettim. Bir gecekondudan bu derece teknoloji beklemiyordum. Son model bilgisayarlar, bilgisayar kasaları... Bir kenarda duran, kullanılmadığını düşündüğüm gayet yepyeni olan işlemci, ana kart, RAM...

Burada çeşit çeşit parçalarla bir bütün oluşturabileceğim teknoloji vardı resmen.

"Bir bölgede bulunan boş depolara erişim istiyorum Melisa. Özellikle en karanlıkları." dedi son cümlesinde bana bakarken. Melih ağabeyle konuştukları bu olmalıydı ama depoda olduğunu nereden bilebilirdik ki? Onu bir eve de kapatmış olabilirlerdi.

"Bu sana pahalıya patlar yalnız." dedi kız tek kaşını kaldırıp gözlerini kısarken. Bunlar nasıl bir teşkilattı böyle.

"Yeni çıkan modeller ilk sende olacak. Her zaman anlaştığımız gibi." dedi Karan. Nasıl her zaman anlaşıyor olabilirlerdi? Ne işler çeviriyordu böyle?

Yedi MetreWhere stories live. Discover now